Türkiye ekonomisi 2025 yılının üçüncü çeyreğinde, küresel belirsizliklerin sürdüğü bir dönemde yüzde 3,7’lik yıllık büyüme kaydetti. TÜİK’in dönemsel GSYH verileri, ekonomideki temel dinamiklerin sektör bazında önemli ayrışmalara sahne olduğunu gösteriyor. Özellikle inşaat, finans ve bilgi-iletişim sektörleri büyümenin ana sürükleyicileri olurken, tarımdaki sert daralma genel görünümü aşağı çekti.
Ekonomide Kompozisyon Değişiyor: İnşaatta Çift Haneli Canlanma
Verilere göre 2025 yılının üçüncü çeyreğinde en dikkat çekici performans inşaat sektöründen geldi. Geçen yılın aynı dönemine göre %13,9 büyüyen sektör hem kamu hem özel projelerdeki hızlanmanın, birikmiş talebin ve kentsel dönüşüm adımlarının etkisiyle güçlü bir ivme yakaladı.
Ekonomi genelinde uzun süredir yavaş seyreden sabit yatırımların yeniden hızlanmasının da inşaatı desteklediği belirtiliyor. Bu performans, üçüncü çeyrek büyümesine en yüksek katkıyı yapan kalemlerden biri olarak öne çıkıyor.
Benzer şekilde finans ve sigorta faaliyetleri %10,8, bilgi ve iletişim sektörü %10,1 büyüme kaydederek hizmetler bileşenindeki canlılığı ortaya koydu. Dijitalleşme ivmesinin artması, finansal hizmetlerde ürün çeşitliliği ve elektronik altyapılara olan talep iki sektörü de yukarı taşıdı.

Sanayi sektörü ise %6,5’lik büyüme ile orta güçlü bir performans sergiledi. Yılın ilk yarısındaki toparlanmanın üçüncü çeyreğe taşındığı görülüyor.
Buna karşılık tarım sektörü %12,7 daralarak dönem bazında en olumsuz tabloyu çizdi. İklim koşulları, verim kaybı, üretim maliyetleri ve mevsimsel dengesizlikler tarımdaki düşüşün nedeni olarak değerlendiriliyor.
Arındırılmış Veriler Ilımlı Seyri Gösteriyor
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH, bir önceki çeyreğe göre %1,1 arttı. Bu oran, ekonominin yıl ortasında yakaladığı toparlanmanın yılın üçüncü çeyreğinde de sürdüğüne işaret ediyor.
Takvim etkisinden arındırılmış yıllık büyüme ise %3,4, yani manşet veriye yakın. Bu durum, takvim farklılıklarının bu dönemde belirgin bir etki yaratmadığını gösteriyor.
Nominal GSYH 17,4 Trilyon TL’yi Aştı
Cari fiyatlarla toplam GSYH, üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre %41,6 artışla 17 trilyon 424 milyar TL oldu.
Döviz bazında ise GSYH 432,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Döviz kuru oynaklığı dikkate alındığında bu seviye, ekonomik aktivitenin dolar cinsinden istikrar arayışını yansıtan bir gösterge olarak değerlendirilebilir.
TÜKETİMDE Ilımlı, YATIRIMDA Güçlü Seyir
Harcama kalemleri büyümenin yapısını yeniden şekillendiriyor:
Hane halkı tüketimi %4,8 arttı.
Bunun, ekonomik aktiviteyi destekleyen ancak önceki dönemlere göre daha temkinli bir harcamaya işaret ettiği görülüyor.
Devletin nihai tüketim harcamaları yalnızca %0,8 arttı.
Kamu harcamalarının sınırlı seyri, mali disiplin politikasının sürdüğünü düşündürüyor.
Gayrisafi sabit sermaye oluşumu %11,7 arttı.
Yatırımlardaki bu sıçrama, özellikle makine-teçhizat ve inşaat yatırımlarının güçlendiğini gösteriyor. Bu veri, büyümenin kalitesini artıran unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.
Dış ticaret tarafında ise tablo dengeli değil:
İhracat %0,7 daraldı,
İthalat %4,3 arttı.
Dış ticaretin büyümeye bu çeyrekte negatif katkı verdiği anlaşılıyor. Küresel talepteki yavaşlama ve altın/enerji ithalatındaki artış bu tabloyu şekillendiriyor.
Gelir Dağılımında Değişim Sınırlı: İşgücü Payı Sabit Kaldı
Gelir yöntemiyle GSYH verileri işgücü ödemelerinde yüksek artışa işaret ediyor:
İşgücü ödemeleri %41,1 arttı,
Net işletme artığı/karma gelir %43,5 arttı.
Ancak bu artışlara rağmen işgücünün toplam katma değerden aldığı pay %35’te sabit kaldı. Buna karşılık sermaye gelirlerinin payı %46’dan %46,7’ye yükseldi.
Bu dağılım, ücretlerdeki nominal artışa rağmen reel satın alma gücünün ve artan üretkenliğin daha çok sermaye gelirlerine yansıdığı şeklinde yorumlanabilir.
Genel Değerlendirme
2025 üçüncü çeyrek büyümesi, ekonominin dengeli ancak sektörel açıdan ayrışmış bir yapıda ilerlediğini gösteriyor.
İnşaat, finans ve bilgi-iletişim ekonomiyi taşırken,
Tarımdaki ciddi düşüş risk unsuru olarak öne çıkıyor.
İç talepte aşırı olmayan ama sürdürülebilir bir artış mevcut.
Yatırımlar büyümeyi güçlendiren önemli bir kaynak haline geldi.
Dış ticaret ise büyümeyi aşağı çeken zayıf halka konumunda.
Önümüzdeki dönemde büyümenin sürdürülebilirliği;
Tarımdaki kayıpların telafi edilmesine, dış ticaret dengesinin korunmasına ve yatırım ivmesinin devam etmesine bağlı olacak.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı