Türkiye’nin eylül ayına ilişkin petrol ithalat verileri hem enerji piyasasının dinamiklerini hem de dışa bağımlılığın yarattığı ekonomik kırılganlığı bir kez daha gündeme taşıdı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) yayımladığı son “Petrol Piyasası Sektör Raporu’na göre Türkiye’nin toplam petrol ve petrol ürünleri ithalatı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 30,1 artarak 4 milyon 227 bin tonun üzerine çıktı. Bu rakam, sadece aylık bir yükselişe işaret etmiyor; aynı zamanda Türkiye’nin enerji talebindeki yapısal baskının, rafineri ve tüketim eğilimlerinin ve dış kaynağa bağımlı enerji modelinin ne denli güçlü olduğunun da altını çiziyor.
Ham Petrol İthalatı Yüzde 62’yi Aştı: Rekor Girdi
Petrol ithalatındaki artışın en çarpıcı kısmını ham petrol oluşturuyor. Eylülde ham petrol ithalatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 62,4’lük ciddi bir sıçrama göstererek 2 milyon 738 bin tona ulaştı. Türkiye’nin ham petrolü işleyen rafineri kapasitesi uzun yıllardır artış eğiliminde olsa da bu ölçekte bir ithalat artışı, özellikle küresel petrol fiyatlarının dalgalandığı bir dönemde dikkat çekiyor.

Rusya, Türkiye’nin ham petrol ve petrol ürünleri tedarikinde açık ara en büyük kaynak olmaya devam ediyor. Eylül ayında yapılan toplam ithalatın yaklaşık 3 milyon tonu Rusya’dan geldi. Bu ülkeyi Kazakistan (269 bin ton) ve Irak (209 bin ton) izledi. Söz konusu tablo, Türkiye’nin jeopolitik olarak çeşitlendirmeye çalışsa da pratikte tek kaynağa giderek daha fazla bağımlı hale geldiğini ortaya koyuyor. Bu durum hem uluslararası yaptırımlar hem de enerji güvenliği bakımından stratejik riskleri büyütüyor.
Motorin İthalatı Gerilerken Satışlar Artıyor
İthalattaki yükselişe rağmen motorin türleri ithalatı yıl bazında yüzde 3,4 düşüş kaydederek 1 milyon 123 bin tona geriledi. Ancak benzer dönemde yurt içi motorin tüketimi yüzde 6,9 yükselerek 2 milyon 392 bin tona ulaştı. Bu çelişkili gibi görünen tablo, yerli üretim kapasitesindeki artış ve rafineri çıkışlarının iç pazara yönlendirilmesiyle açıklanabilir.
Yurt içi benzin satışları da eylülde kayda değer bir artış göstererek yüzde 19,4 yükselip 519 bin tona çıktı. Toplam petrol ürünleri satışlarının ise yüzde 8,9 artarak 3 milyon 73 bin tona ulaşması, iç talepte ekonomik yavaşlamaya rağmen güçlü bir tüketim eğiliminin sürdüğünü gösteriyor.
İhracat 1 Milyon Tonu Aştı: Motorin ve Deniz Yakıtlarında Patlama
İthalattaki artışın yanı sıra ihracat tarafında da benzer bir hızlanma göze çarpıyor. Eylül ayında petrol ürünleri ihracatı yüzde 24,2 artışla 1 milyon 42 bin tonu aştı. En dikkat çekici kalemlerden biri motorin oldu. Motorin ihracatı yüzde 277 gibi olağanüstü bir oranda artarak 78 bin tona ulaştı. Aynı şekilde denizcilik yakıtları ihracatı da yüzde 86,6 artışla 117 bin ton seviyesine çıktı. Havacılık yakıtları ihracatı ise yüzde 19,3’lük artışla 621 bin tona yükseldi.
Bu gelişmeler Türkiye’nin yalnızca iç talebe değil, bölgesel pazar dinamiklerine göre hareket eden bir “enerji ticaret üssü” rolünü daha fazla üstlendiğini gösteriyor. Ancak içeride ithalata bağımlılık devam ederken ihracat artışı bir başarı göstergesi kadar, enerji stratejisinin karmaşıklığına da işaret ediyor.
Rafineri Üretimi Yüzde 40’a Yakın Arttı
Petrol piyasasındaki diğer önemli gelişme üretim tarafında yaşandı. Rafineri petrol ürünleri üretimi eylülde geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 39,7 artarak 3 milyon 254 bin tona ulaştı. Özellikle motorin üretimi yüzde 46,5 artarak 1 milyon 375 bin tona çıkarken; benzin üretimi yüzde 10,3, havacılık yakıtları üretimi ise yüzde 26,5 arttı.
Bu tablo, Türkiye’nin rafineri yatırımlarında son yıllarda yaptığı kapasite artışlarının sahaya yansıdığını gösteriyor. Ancak ithalat rakamlarından da görüldüğü üzere, üretimdeki yükseliş henüz dış bağımlılığı azaltacak düzeyde değil. Özellikle ham petrol temininde büyük ölçüde dışa bağlılık sürdükçe, Türkiye’nin enerji maliyetleri uluslararası piyasalardaki fiyat dalgalanmalarına açık kalmaya devam ediyor.
Enerjide Dışa Bağımlılık Devam Ederken Riskler Büyüyor
EPDK verileri ışığında yapılan değerlendirmeler, Türkiye’nin petrol ürünlerindeki üretim ve ticaret hacmini büyütmesine rağmen, enerji güvenliği açısından kırılganlığın sürdüğünü gösteriyor. Rusya’nın en büyük tedarikçi konumunda olması, özellikle son yıllarda küresel enerji piyasasında yaşanan siyasi gerilimler düşünüldüğünde stratejik bir risk alanı yaratıyor.
Öte yandan son aylarda petrol fiyatlarında yaşanan oynaklık, döviz kuru baskısıyla birleştiğinde hem rafinerilerin maliyet yapısını hem de tüketicinin nihai fiyatla karşılaştığı sorunu daha da ağırlaştırıyor. Bu nedenle sadece üretim artışı değil, kaynak çeşitliliği, yenilenebilir enerji yatırımları ve yakıt verimliliği politikaları da enerji yönetiminin merkezinde olmayı sürdürüyor.
Sonuç Yerine: Güçlü Üretim, Yüksek İthalat, Stratejik Dönemeç
Türkiye’nin eylül ayı petrol raporu hem ilerleme hem çelişki barındıran bir tabloyu ortaya koyuyor. Rafineri üretimi ve ihracat kabiliyeti artıyor, ancak ithalat faturası yükselmeye devam ediyor. Bu durum Türkiye’yi bölgesel enerji ticaretinde güçlü bir aktör haline getirse de dışa bağımlılığın sürdüğü gerçeğini değiştirmiyor.
Önümüzdeki dönemde fiyat dengeleri, jeopolitik ilişkiler, küresel petrol arzı ve alternatif enerji kaynaklarının yaygınlaşması Türkiye’nin enerji stratejisinin yönünü belirleyecek. EPDK raporu, bir ayın bilançosundan öte, Türkiye’nin enerji geleceğine ilişkin uyarılarını ve imkânlarını aynı anda barındırıyor.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı