Avrupa Birliği, son on yılda sanayiden tüketime kadar tüm üretim zincirini yeniden tarif eden büyük bir dönüşüm içerisinden geçiyor. “Azalt, yeniden kullan, geri dönüştür” mottosu ilk bakışta çevreci bir çağrı gibi görünse de bugün geldiğimiz aşamada bu slogan Avrupa ekonomisinin dayanıklılık stratejisinin tam merkezine oturmuş durumda. Jeopolitik baskılar, kritik ham madde tedarik riski, enerji fiyatlarındaki kırılganlıklar ve karbon nötr hedefleri, AB’yi daha döngüsel bir ekonomik modele geçmeye zorluyor.
Ancak Eurostat’ın yayımladığı 2024 verileri, bu dönüşümün hızının hâlâ istenen seviyeden uzak olduğunu gösteriyor: Avrupa son bir yılda ilerleme kaydetse de ülkeler arasındaki devasa farklar dikkat çekiyor.
Avrupa’nın Döngüsellik Karnesi: İlerleme Var Ama Hedef Uzak
2024’te AB’nin döngüsellik oranı %12,2 olarak kaydedildi. Bu oran, Avrupa genelinde kullanılan malzemelerin yalnızca sekizde birinin geri dönüştürülmüş içerikten geldiğini gösteriyor. Bir başka ifadeyle, hammadde kullanımında hâlâ büyük ölçüde “doğrudan çıkarılan” kaynaklara bağımlılık devam ediyor.

Küresel döngüsellik oranının %6,9 olduğu düşünüldüğünde, AB dünya ortalamasının oldukça üzerinde; ancak Avrupa’nın kendi koyduğu hedefler pamuk ipliğiyle birbirine bağlı. Çünkü AB, 2030’a kadar döngüsellik oranını iki katına çıkarıp %24’e yükseltmek istiyor. Bu zorluğun boyutunu anlamak için son dokuz yıldaki ilerlemeye bakmak yeterli: 2015–2024 arasında artış yalnızca 1 puan oldu.
Bu tablo, Avrupa’nın geri dönüşüm altyapısında önemli bir kapasite artışı yaşansa bile, atık oluşumunun hâlâ çok yüksek olduğunu ve sistemin bir “kaynak verimliliği devrimi” gerektirdiğini ortaya koyuyor.
Liderler: Hollanda Açık Ara Önde, Belçika ve İtalya İstikrarlı
2024’te AB ülkeleri arasında döngüsellik oranında tartışmasız lider Hollanda oldu. Ülkede kullanılan tüm malzemelerin %32,7’si geri dönüştürülmüş kaynaklardan geliyor. Bu oran neredeyse AB ortalamasının üç katı. Hollanda’nın başarısının arkasında üç temel dinamik bulunuyor:
Yıllardır süren agresif geri dönüşüm politikaları,
Atık yönetiminde yüksek teknolojili sistemler,
İthal ham maddeye bağımlılığı azaltma stratejisinin ekonomik bir zorunluluk haline gelmesi.
Hollanda 2015’ten bu yana döngüsellik oranını 5,3 puan artırarak liderliğini perçinledi.
Belçika (%22,7) ve İtalya (%21,3) da geri dönüşüm kapasitesini ekonomik modellerine başarıyla entegre eden ülkeler arasında yer alıyor. Belgeler bazen küçüktür ama geri dönüşümde büyük işler yapar; Belçika’nın istikrarlı ve uzun süredir oturmuş olan atık yönetim sistemi, Avrupa’nın en verimli modellerinden biri.
Almanya’nın %15 seviyesinde kalması ise dikkat çekici. Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya, geri dönüşümde disiplin örneği olarak bilinse de ağır sanayi yapısı ve hammadde yoğun üretim modeli, döngüsellik oranını sınırlı tutuyor.
Sıçrama Yapanlar: Malta, Çekya ve Slovakya
2024 verilerinin en dikkat çekici noktalarından biri, küçük ve orta ölçekli bazı AB ülkelerinin son yıllarda gösterdiği hızlı ilerleme:
Malta, 2015’ten bu yana döngüsellik oranını 14 puan artırarak tüm AB’de en hızlı gelişen ülke konumuna geldi.
Çekya: +7,9 puan
Slovakya: +7,2 puan
Bu ülkelerin ortak özelliği, 2010’lu yılların ikinci yarısında yapısal geri dönüşüm reformlarına başlamış olmaları. Özellikle AB fonları sayesinde modern tesislerin kurulması, toplama sistemlerinin dijitalleşmesi ve belediye altyapılarının yenilenmesi süreci, bu sıçramayı mümkün kıldı.
21 AB ülkesinde döngüsellik oranının yükselmiş olması ise, Avrupa genelinin dönüşüm yolunda adım adım ilerlediğini gösteriyor.
Geride Kalanlar: Romanya Listenin En Altında, Finlandiya ve Polonya’da Geriye Gidiş
Avrupa’nın liderlerinden oldukça uzakta kalan ülkeler de var.
Romanya: %1,3 ile son sırada
Romanya’nın döngüsellik oranı sadece %1,3. Bu oran Avrupa ortalamasının neredeyse 10’da biri. Sorunun temel sebepleri arasında:
Atık toplama sistemlerinin yetersizliği,
Depolama ve ayrıştırma kapasitesinin düşük olması,
Geri dönüşüm ekonomisinin henüz sanayiye entegre edilememiş olması yer alıyor.
İrlanda, Portekiz ve Finlandiya da düşük performanslı ülkeler arasında.
Finlandiya ve Polonya: Geriye Gidenler
Özellikle Finlandiya dikkat çekiyor: Ülkenin döngüsellik oranı son dokuz yılda 3,2 puan geriledi. Aynı şekilde Polonya’da da 4,2 puanlık bir düşüş yaşandı.
Bu gerilemenin nedenleri arasında:
Yeni kaynak çıkarımının artması,
Atık oluşumundaki yükseliş,
Malzeme döngüsünün yavaşlaması,
Bazı sektörlerde geri dönüşüme kıyasla “birincil hammadde kullanımının” daha ekonomik hale gelmesi bulunuyor.
Eurostat raporu, ülkeler arasındaki büyük farkların temelinde “yeni kaynak çıkarımı ile ekonomiye geri kazandırılan malzemeler arasındaki dengenin bozulması” olduğunu vurguluyor.
2030 Hedefi Mümkün mü? Büyük Farkların Gölgesinde Zorlu Bir Yol
AB’nin döngüsellik oranını 2030’a kadar %24’e çıkarması, mevcut hızla neredeyse imkânsız görünüyor. Çünkü:
Toplam atık miktarı hâlâ yüksek,
Sanayi yapısı ülkeden ülkeye keskin biçimde farklılık gösteriyor,
Kritik ham maddelerde geri dönüşüm teknolojileri henüz ölçek ekonomisine ulaşmadı,
Tüketim alışkanlıkları istenen hızla dönüşmüyor.
Ancak Avrupa’nın enerji bağımsızlığı hedefine ulaşması, tedarik zinciri kırılganlıklarını azaltması ve stratejik sektörlerde (pil, elektronik, otomotiv) daha rekabetçi hale gelmesi için döngüsel ekonomiye geçiş kaçınılmaz.
Sonuç olarak, Avrupa’da döngüsel ekonomi yarışı hızlanıyor; liderler ivmesini artırırken, bazı ülkeler yolun oldukça gerisinde. 2024 verileri, AB’nin sürdürülebilir geleceği için bir alarm olduğu kadar, Avrupa ekonomisinin yeni rekabet alanının da net bir göstergesi: Artık sadece büyümek değil, malzemeyi döndürerek büyüyebilmek önem taşıyor.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı