Türkiye’nin dış ticaretindeki fiyat (birim değer) ve miktar hareketlerini birlikte izlemeye imkân veren dış ticaret endeksleri, Ekim 2025 döneminde ihracat ve ithalat görünümünde belirgin bir ayrışmaya işaret ediyor. Veriler, ihracatta birim değer artışının devam ettiğini ancak miktar tarafında kayıpların sürdüğünü gösterirken; ithalatta hem birim değer hem miktar endekslerinde artışlar görülmesi, dış ticaret dengesinin Türkiye aleyhine geliştiğine dair güçlü sinyaller veriyor.
Ekim 2025’te ihracat birim değer endeksi yıllık bazda %9,6 artarak, Türkiye’nin ihraç ettiği malların ortalama fiyatının yükseldiğini gösterdi. Bunun temel nedenleri arasında:
Küresel emtia fiyatlarındaki kademeli toparlanma,
Avrupa başta olmak üzere dış talepteki kısmi iyileşme,
Türk lirasının döviz karşısındaki göreceli istikrarının fiyatlama davranışlarını değiştirmesi,
İmalat sanayiinde yüksek teknolojili ürünlerin payının yavaş da olsa artması bulunuyor.

Sektörel kırılımlar dikkat çekiyor:
Küresel tarım ürünleri fiyatlarının yüksek seyretmesi Türkiye’nin ihracat birim değerlerini yukarı çekti. Ancak miktarlardaki sert düşüş (aşağıda ele alınacak) bu olumlu etkinin ihracat gelirlerine katkısını sınırladı.
Ham madde fiyatlarındaki artış, hem küresel arz zincirindeki maliyet yönlü baskıları hem de Türkiye’nin bu alandaki düşük katma değerli ihracat yapısını teyit ediyor.
Enerji fiyatlarının geçen yılki zirvelerinin altında seyretmesi, Türkiye’nin bu kalemde birim değer kaybetmesine yol açtı.
Bu kalemdeki artış olumlu: Sanayi ürünlerinde fiyat yükselişi, daha kaliteli ve katma değeri yüksek ürün kompozisyonuna geçişin işareti olabilir. Ancak miktar tarafının zayıf olması, fiyat artışının tam olarak gelir artışına dönüşmesini engelliyor.
İhracat miktar endeksinin yıllık bazda %7,0 gerilemesi, Türkiye’nin dış pazarlara fiziksel olarak daha az mal gönderdiğini gösteriyor. Bu veri, fiyatların yükselmesinin talep esnekliği nedeniyle miktarda kayba yol açtığını gösteren örneklerden biri.
Sektörel detaylar tabloyu daha net ortaya koyuyor:
Bu kalemde hem üretim maliyetlerindeki artış hem de bazı ürünlerin döngüsel olarak arzının düşük olduğu dönemler etkili. Yüksek fiyatlar nedeniyle dış talep de baskılanmış olabilir.
Sanayi üretimindeki küresel yavaşlama, ham madde ihracatını özellikle Avrupa pazarında sınırladı.
Bu sert düşüş, Türkiye’nin enerji ürünleri ticaretinde daha düşük hacimlerle çalıştığını gösteriyor; özellikle rafineri ürünlerindeki üretim ve satış planlamalarının etkisi olabilir.
Türkiye ekonomisinin güçlü olduğu imalat alanındaki bu düşüş, rekabet gücünün zayıfladığına işaret ediyor. Kurun reel olarak değer kazanması ve üretim maliyetlerinin artması, ihracatçıların fiyat avantajını daraltmış olabilir.
Genel tablo: İhracat fiyat artışı var ama hacim kaybı bu artışı karşılamıyor.
Türkiye’nin ithal ettiği malların ortalama fiyatını gösteren ithalat birim değer endeksi yıllık bazda %3,7 arttı. Artış, ihracattaki artış kadar güçlü olmasa da özellikle imalat sanayi ve gıda tarafındaki fiyat yükselişleri dikkat çekiyor.
Küresel gıda piyasalarındaki yüksek fiyatlar, Türkiye’nin ithalat faturasına da yansımaya devam ediyor.
Bu kalemdeki düşüş kritik önemde. Petrol ve doğal gaz fiyatlarının son dönemde daha ılımlı seyretmesi Türkiye’nin enerji maliyetlerini düşürüyor.
Ham maddenin ucuzlaması, üretici maliyetleri üzerinde bir miktar rahatlatıcı etki yaratabilir.
Yüksek teknolojili ara malı ithalatında fiyat artışı, Türkiye’nin sanayi üretimini maliyet açısından zorlayabilir.
İthalat miktarındaki %3,3’lük artış, iç ekonomide talep canlılığının sürdüğünü gösteriyor. Bu artış:
İç tüketimde hızlanma,
Üretim için ara malı talebinin yükselmesi,
Kurun istikrarlı seyretmesiyle siparişlerin öne çekilmesi
Gibi unsurların birleşimiyle oluşmuş olabilir.
Sektörel olarak:
Gıda, içecek ve tütün: %15,3 artış → İç piyasadaki talep artışı ve bazı ürünlerde dışa bağımlılık.
Ham maddeler: %5,1 artış → Üretim cephesinde canlanma.
Yakıtlar: %1,8 artış → Talep stabil, fiyatlar nispeten düşük.
İmalat sanayi: %1,4 artış → Sanayi üretimindeki ivme hafif ama pozitif.
İhracatın düştüğü, ithalatın arttığı bir ortam dış ticaret açığını büyüten bir bileşimdir.
Bu göstergeler trendi daha doğru okumamızı sağlar:
İhracatta düşüş eğilimi kısa vadeli olarak da devam ediyor.
İthalattaki yükseliş oldukça güçlü, ekonomik aktivitenin iç pazarla beslendiği bir dönemi işaret ediyor.
Dış ticaret haddi (Terms of Trade), ihracatın birim değerinin ithalatın birim değerine oranıdır.
2024 Ekim: 86,2
2025 Ekim: 91,2 → 5 puanlık iyileşme
Bu artış, “Türkiye sattığı malları daha pahalıya, aldığı malları ise daha ucuza temin ediyor” anlamına gelir. Ancak 100’ün altındaki değerler hâlâ Türkiye’nin dezavantajlı konumda olduğunu gösterir.
Yani iyileşme olsa da tablo hâlâ olumsuz.
Ekim 2025 verileri dış ticarette şu tabloyu ortaya koyuyor:
Olumlu yönler
İhracat birim değerleri (fiyatlar) artıyor.
İthalat birim değerleri sınırlı artış gösteriyor.
Yakıtta hem ihracat hem ithalatta fiyat düşüşü var.
Dış ticaret haddi iyileşiyor.
Olumsuz yönler
İhracat miktarında ciddi düşüş: %7
İthalat miktarı artıyor: %3,3
Bu durum dış ticaret açığını büyütüyor.
İmalat sanayi ihracatının hem fiyatı yükselmiş hem miktarı düşmüş, bu talep elastikiyeti açısından riskli.
Gıdada ithalat artışı çok yüksek, dışa bağımlılık göstergesi.
Makroekonomik yorum
Veriler genel olarak Türkiye’nin dış ticaretinin Ekim 2025’te iç talep kaynaklı ithalat artışı ve zayıflayan dış talep ile rekabet gücünün etkilediği ihracat düşüşü arasında sıkıştığını gösteriyor. Bu durum yılın son çeyreğinde dış ticaret açığının büyümesine neden olabilir.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı