İngiliz medyasında yer alan haberlere göre, İngiltere Ulusal Elektrik Şebekesi (National Grid), “güvenlik” gerekçeleriyle Çinli bir şirket tarafından sağlanan bileşenleri kaldırdı. Bu konuda İngiltere Ulusal Elektrik Şebekesi’nden şu ana kadar doğrudan bir yanıt gelmedi.
İngiliz medyasında yer alan haberlere göre, İngiltere Ulusal Elektrik Şebekesi (National Grid), “güvenlik” gerekçeleriyle Çinli bir şirket tarafından sağlanan bileşenleri kaldırdı. Bu konuda İngiltere Ulusal Elektrik Şebekesi’nden şu ana kadar doğrudan bir yanıt gelmedi. Ancak, kurum tarafından yapılan açıklamada, altyapı tesislerinin güvenliğine büyük önem verdikleri ve bu nedenle etkili kontrol tedbirleri aldıkları belirtildi. Uzmanlar, eğer bu durum doğruysa, İngiltere’nin “Çin tehdidi” bahanesiyle Çinli şirketleri karalamaya ve bu şirketlerin yurt dışındaki gelişimini engellemeye çalıştığını ifade etti. Bu tür politik hamlelerin asıl zararını İngiltere’nin kendisinin göreceği belirtiliyor.
Financial Times gazetesinde yer alan bir habere göre, ilgili Çinli şirketten bir çalışan, şirketin İngiltere Ulusal Elektik Şebekesi’yle daha önce siber güvenlik konusunu ele aldığını ve hiçbir sorun tespit edilmediğini söyledi. Mühendislerin gerçekleştirdiği testlerde herhangi bir olası riskin bulunmadığı belirtilmiş. Ancak şu anda bu şirketin çalışanlarının, bileşenlerin kurulu olduğu fabrikaya girişi yasaklandı ve İngiltere Ulusal Elektrik Şebekesi işbirliğinin sonlandırılma nedenini henüz açıklamadı.
Hiçbir riskin olmadığının belirtilmesine rağmen, söz konusu “güvenlik” sorunu neden ortaya çıktı? Uzmanlar, İngiltere’nin bu hamlesinin çifte siyasi amacının bir tezahürü olarak görüyor. Bir yandan İngiltere, ABD’nin izinden giderek Çinli bilimsel ve teknolojik şirketlere baskıyı artırırken, diğer yandan iktidar partisi önümüzdeki yıl ülkede yapılacak genel seçimlerde Çin’e karşı sert bir tutum sergileyerek daha fazla oy kazanmayı hedefliyor.
İlgili Çinli şirketin temiz enerji alanında öncü bir rol oynadığı ve güçlü bağımsız araştırma ve geliştirme yeteneklerine sahip olduğu bildirildi. Bu tür şirketlerin rollerinin kolaylıkla başkaları tarafından doldurulamayacağı, İngiltere’nin Çinli tedarikçileri dışlaması durumunda ağır bir bedel ödeyeceği ifade ediliyor.
Rusya-Ukrayna çatışmasından etkilenen İngiltere’de enerji fiyatları ve yaşam maliyetleri artarken, bu durum hükümeti elektrik şebekesindeki dönüşümü hızlandırmaya zorluyor. Ancak Çinli şirket tarafından sağlanan bileşenlerin dışlanması, elektrik şebekesi dönüşümünün süresini ve maliyetini artırabilir. İngiltere, gelecek yılın ocak ayından itibaren enerji için tavan fiyatı yükseltmeyi planlıyor. Bir hane için yıllık enerji faturası bin 834 pounddan bin 928 pounda çıkarılacak, bu da İngiliz halkının yüksek enerji fiyatlarına uzun süre katlanmak zorunda kalacağı anlamına geliyor.
İngiltere hükümeti, 2021’de yaptığı açıklamada 2035’te yüzde 100 temiz enerjiyle elektrik üretimi hedefine ulaşılacağını duyurmuştu. Ancak elektrik şebekesinin yetersizliği, İngiltere’nin enerji dönüşümünü engelliyor. Enerji altyapısı inşasında ileriye dönük planlama eksikliği ve deneyimli Çinli şirketlerin dışlanması nedeniyle İngiltere, karbon emisyonlarını azaltma hedeflerine ulaşmada büyük zorluklar yaşayacak. Bu, Avrupa genelinde temiz enerji kullanımına yönelik çabaların yavaşlamasına neden olabilir.
İngiliz Ulusal Elektrik Şebekesi, Çinli şirketler tarafından sağlanan bileşenleri çıkardıktan sonra alternatif tedarikçi bulma sorunuyla karşı karşıya kalabilir. İngiltere’nin ticari ve teknik konuları siyasallaştırması, büyük uluslararası şirketlerin İngiltere pazarının açık, adil ve ayrımcılık yapmayan bir pazar olup olmadığı konusunda şüpheye düşmesine ve İngiltere’ye olan yatırım güveninin azalmasına yol açabilir.
Aslında İngiltere’nin karşılaştığı asıl tehditler, Çinli şirketler değil, halkların çıkarlarını gözetmeyen ve siyasi manipülasyon yapan politikacılardır. “Güvenlik” gerekçesiyle ayrıştırma arayışı ve Çinli şirketlere yönelik sebepsiz baskılar, Çin’in kalkınmasını engelleyemez.
İngiltere yönetimi, Çin’in bir işbirliği ortağı ve kalkınma fırsatı olduğunu; iki ülkenin iyi geçinmesinin doğru yolunun, karşılıklı yarar ve kazan-kazan anlayışına dayalı pragmatik iş birliğini güçlendirerek, ikili ilişkilerin sağlıklı ve istikrarlı gelişimini ilerletmek olduğunu anlamalı.
SANAYİ HABER AJANSI