Ekim 2025 işgücü verileri, Türkiye ekonomisinin istihdam cephesinde ılımlı ancak dikkat çekici bir toparlanma eğilimi sergilediğini gösteriyor. TÜİK’in mevsim etkilerinden arındırılmış göstergelerine göre işsizlik oranındaki hafif düşüş, istihdamdaki güçlü artış ve işgücüne katılımın yeniden yükselişe geçmesi, ekonominin yılın son çeyreğine görece dirençli bir görünümle girdiğine işaret ediyor. Bununla birlikte genç işsizlikteki keskin yükseliş ve âtıl işgücündeki artış, olumlu tabloyu gölgeleyen önemli kırılganlık alanları olarak öne çıkıyor.
İşsizlik Oranı %8,5: İyileşme Sınırlı Ama Yön Pozitif
Türkiye’de mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı Ekim ayında 0,1 puanlık sınırlı bir gerilemeyle %8,5 olarak gerçekleşti. Bu azalış, işsiz sayısının bir önceki aya göre 27 bin kişi düşerek 3 milyon 33 bin kişiye gerilemesinden kaynaklanıyor.
Ancak bu düzelme, cinsiyet bazında oldukça asimetrik bir yapıya sahip:
Erkek işsizlik oranı: %7,0 (0,3 puan düşüş)
Kadın işsizlik oranı: %11,3 (0,2 puan artış)

Bu tablo, kadınlarda işgücüne katılımın önceki aylara kıyasla daha hızlı artmasıyla birlikte işsiz sayısının yükseldiğine işaret ediyor. Kadın işgücü katılımındaki artış uzun vadede olumlu bir gelişme olarak görülse de kısa vadede işsizlik oranına yukarı yönlü etki yapmış durumda.
İstihdam Artışı Güçlü: 185 Bin Kişilik Kazanım
Ekim ayında istihdam edilenlerin sayısı 185 bin kişi artarak 32 milyon 772 bin kişiye ulaştı. Ay bazındaki bu artış özellikle yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan yavaşlamaya kıyasla daha güçlü bir toparlanmayı temsil ediyor.
İstihdam oranı ise %49,2’ye yükseldi. Erkeklerin istihdam oranı %66,5 seviyesinde güçlü konumunu korurken, kadınlarda oran %32,4 ile düşük kalmaya devam ediyor. İki grup arasındaki 34 puanı aşan fark, Türkiye işgücü piyasasının en temel yapısal problemlerinden birinin devam ettiğini gösteriyor.
Kadın istihdamındaki artış (192 bin kişi) erkeklere kıyasla (−9 bin kişi) daha belirgin olup kadınların işgücüne katılım yönünde ivme kazandığına işaret ediyor. Bu eğilim, ekonomik dönüşümler ve hizmetler sektöründeki genişleme ile uyumlu bir görünüm sunuyor.
İşgücüne Katılım %53,8: Toparlanma Belirginleşiyor
Ekonominin gücünü ölçmede kritik bir gösterge olan işgücüne katılma oranı Ekim’de 0,2 puanlık artışla %53,8’e ulaştı. Çok daha önemlisi:
İşgücüne katılanların sayısı 157 bin kişi arttı.
Erkeklerde oran %71,5 seviyesinde yüksek kalırken,
Kadınlarda oran %36,5 ile tarihsel eğilimin biraz üzerinde seyrediyor.
Somut bir göstergede dikkat çeken ayrıntı, “işgücüne dahil olmayanlar” kategorisinin 115 bin kişi azalması. Bu düşüş, özellikle ev kadınları, emekliler, öğrenciler veya çalışmaktan vazgeçmiş bireylerin yeniden iş aramaya yöneldiğini ve ekonomik hayata katılım isteğinin güçlendiğini gösteriyor.
Genç İşsizlik %15,6’ya Yükseldi: En Kritik Uyarı Noktası
15-24 yaş arasındaki genç nüfusta işsizlik oranı 0,6 puan artarak %15,6 oldu. Bu artış, Ekim ayının genel iyileşme eğiliminin aksine gençlerde daha zorlayıcı bir tabloya işaret ediyor.
Cinsiyet bazında tablo şu şekilde:
Erkek genç işsizliği: %12,9 (1,2 puan artış)
Kadın genç işsizliği: %20,6 (0,7 puan düşüş)
Bu ayrışma özellikle dikkat çekici: Kadın genç işsizliğinde düşüş var ancak hâlâ erkeklerin 7,7 puan üzerinde. Gençlerdeki bu kırılganlık, eğitim-istihdam uyumsuzluğunu, iş bulma süreçlerindeki zorlukları ve yüksek eğitimli gençlerdeki beklenti-fırsat dengesizliğini yeniden gündeme taşıyor.
Haftalık Çalışma Süresi 42,2 Saat: Ekonomik Aktivitede Denge Arayışı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ortalama haftalık fiili çalışma süresi, bir önceki aya göre 0,7 saat azalarak 42,2 saate geriledi. Bu düşüş, işbaşında geçirilen sürede belirgin bir normalleşmeye işaret ediyor.
Ekonomide aşırı çalışmaya bağlı dönemsel dalgalanmalar azalıyor.
Hizmet ve sanayi sektörlerinde iş yükü dağılımının daha dengeli hale geldiği görülüyor.
Ekim ayında üretim temposunun bir miktar yavaşlaması da bu göstergede etkili olabilir.
Âtıl İşgücü Oranı %29,6: Yapısal Sorunların En Güçlü Kanıtı
İşgücü piyasasının gerçek durumunu ortaya koyan en kritik göstergelerden biri olan âtıl işgücü oranı, Ekim’de 1,1 puan artarak %29,6’ya çıktı. Bu oran, klasik işsizlik göstergesinin ötesinde çok daha geniş bir sorun alanına işaret ediyor.
Âtıl işgücünün bileşenlerine bakıldığında:
Zamana bağlı eksik istihdam + işsizler: %20,0
İşsiz + potansiyel işgücü: %19,5
Yaklaşık üç kişiden biri ya işsiz ya iş aramaktan vazgeçmiş ya da eksik süreli çalışıyor. Bu görünüm, ekonomik aktivite toparlansa dahi istihdam kalitesinin hâlâ arzu edilen düzeyde olmadığını gösteriyor.
Âtıl işgücü göstergesi, Türkiye’de işgücü piyasasındaki “gizli işsizlik” ve “nitelik uyumsuzluğu” gibi kronik sorunların sürdüğünü teyit ediyor.
Genel Değerlendirme: Manşet Veriler Olumlu, Yapısal Zorluklar Devam Ediyor
Ekim 2025 verileri, Türkiye işgücü piyasasının kısa vadede olumlu bir ivme yakaladığını gösteriyor. İşsizlik oranındaki düşüş, istihdam ve işgücüne katılım oranlarındaki artış, ekonominin son çeyreğe dirençli girdiğini ortaya koyuyor.
Ancak bu iyileşmenin sürdürülebilirliği konusunda önemli başlıklar hâlâ masada:
Gençlerin iş bulma zorlukları ekonomik büyüme temposu üzerindeki en kritik baskılardan biri olarak duruyor.
Kadınların işgücüne katılımındaki ivme, Türkiye’nin büyüme potansiyelini artırabilir ancak halen düşük seviyede.
Bu oran, işsizlikte kaydedilen iyileşmeyi sınırlayan yapısal sorunları net biçimde gösteriyor.
Üretim temposu, istihdam ve çalışma saatleri arasındaki ilişki daha sağlıklı hale geliyor.
Sonuç: İyileşme Var, Fakat Kırılganlıklar Güçlü
İşgücü piyasasında sağlanan kazanımlar, Türkiye ekonomisinin 2025 yılı sonu itibarıyla istihdam tarafında yumuşak bir güçlenme evresi yaşadığını gösteriyor. Ancak genç işsizliği, kadın-erkek eşitsizliği ve yüksek âtıl işgücü oranı gibi yapısal problemler, daha uzun vadeli ve kapsamlı politika müdahaleleri gerektiriyor.
Beklenti, ekonomik aktivitenin yıl sonuna doğru canlanmasıyla birlikte istihdam göstergelerindeki pozitif seyrin bir miktar daha güçlenmesi yönünde. Ancak bu tabloyu kalıcı bir başarıya dönüştürmenin yolu, istihdamın niteliğini ve kapsayıcılığını artıracak politikaların istikrarlı biçimde uygulanmasından geçiyor.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı