Dijital dönüşümün hızlandığı, verinin artık bir ekonomik değer olarak “yeni petrol” misali stratejik öneme kavuştuğu günümüz dünyasında, verinin nasıl üretildiği, paylaşıldığı, yönetildiği ve korunduğu konuları sadece teknik bir mesele olmaktan çıkmış durumda. Artık “veri yönetişimi”, kurumsal kapasitenin, kamu yönetiminin ve uluslararası dijital ekonominin merkezinde yer alan bir kavram haline geldi. Bu noktada, veri yönetişimi standartları; kurumların veriyle ilgili kararlarını sistematik, şeffaf, güvenli ve hesap verebilir biçimde alabilmelerini sağlayan bir kural seti olarak öne çıkıyor.
Veri yönetişimi nedir, neden standart gerektirir?
Veri yönetişimi, kısaca bir kurumun veya ülkenin sahip olduğu verinin yaşam döngüsü boyunca –toplanmasından saklanmasına, paylaşılmasından imhasına kadar– nasıl yönetileceğini belirleyen ilke, politika ve süreçlerin bütünüdür. Bu yönetişim anlayışı; verinin doğruluğunu, bütünlüğünü, güvenliğini ve kullanılabilirliğini garanti altına almayı amaçlar. Ancak bu süreçler kurumsal tercihlere bırakıldığında, kurumdan kuruma farklılık gösteren, uyumsuz ve riskli uygulamalar ortaya çıkabiliyor. İşte tam bu noktada uluslararası veri yönetişimi standartları devreye giriyor.

ISO (Uluslararası Standardizasyon Örgütü), OECD, Avrupa Birliği gibi kurumların geliştirdiği standartlar, kurumlar arasında ortak bir dil oluşturmayı hedefliyor. Örneğin ISO/IEC 38505-1 Veri Yönetişimi Standardı, kuruluşların veriyle ilgili stratejik karar alma süreçlerine yön verirken, veriyi sadece teknik değil, yönetsel bir varlık olarak da ele alıyor. Benzer şekilde, ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, verinin güvenliğini ve erişim kontrollerini düzenleyen küresel bir çerçeve sunuyor.
Bu standartlar sadece teknik uyumun değil, aynı zamanda kurumsal güvenilirliğin ve vatandaş nezdinde şeffaflığın da temelini oluşturuyor. Bir kamu kurumunun veya özel sektör kuruluşunun veri süreçlerini uluslararası standartlarla uyumlu hale getirmesi hem veri kalitesini artırıyor hem de karar alma süreçlerinde objektifliği güçlendiriyor.
Kamu yönetiminde veri yönetişiminin yükselişi
Son yıllarda özellikle kamu yönetimi alanında veri yönetişimi standartlarına olan ihtiyaç daha da belirginleşti. Dijital devlet uygulamaları, e-devlet kapısı hizmetleri, açık veri portalları, veri paylaşım protokolleri gibi alanlar, kamu kurumları arasında büyük miktarda veri alışverişini gerektiriyor. Bu verilerin doğru biçimde tanımlanması, saklanması, paylaşılması ve korunması, sadece teknolojik bir gereklilik değil; aynı zamanda hukuki, etik ve yönetsel bir zorunluluk.
Türkiye’de son dönemde, Ulusal Veri Sözlüğü, Açık Veri Portalı ve Veri Paylaşım Platformu gibi uygulamalar, veri yönetişimi kültürünün geliştiğini gösteriyor. Ancak bu sistemlerin etkin işlemesi, veri yönetişimi standartlarının uygulanmasına bağlı. Kurumlar arasında veri tanımları, formatları, sınıflandırmaları veya güvenlik seviyeleri uyumsuz olduğunda, kamu politikalarının izlenebilirliği zayıflıyor ve karar süreçleri dağınıklaşıyor.
Bu nedenle, kamu kurumlarında veri yönetişimi standartlarının sistematik biçimde benimsenmesi; performans ölçümlerinden bütçe planlamasına, vatandaş odaklı hizmetlerden kriz yönetimine kadar her alanda verimliliği artırabilir. Aynı zamanda, veri yönetişimi politikaları, “veriye dayalı yönetim” anlayışının kurumsallaşmasına da zemin hazırlar.
Küresel standartlar ve iyi uygulama örnekleri
Dünya genelinde veri yönetişimi standartlarının en iyi uygulandığı örneklerden biri Avrupa Birliği’dir. AB, Veri Yönetişimi Tüzüğü (Data Governance Act) ve Veri Yasası (Data Act) ile verinin kamusal değerini korurken, veri paylaşımını etik, güvenli ve denetlenebilir bir zemine oturtmuştur. Bu düzenlemeler, kamu kurumlarının ve özel sektörün sahip olduğu verinin “adil kullanım” ilkesi çerçevesinde paylaşılmasını, kişisel verilerin ise sıkı koruma altında tutulmasını sağlar.
Bir diğer örnek olarak, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerde geliştirilen “veri sorumluluğu çerçeveleri” dikkat çekicidir. Bu çerçeveler, her kamu kurumunda bir “veri yönetişimi sorumlusu” atanmasını, verinin etik kullanımını ve toplumsal fayda odaklı paylaşımını güvence altına alır.
Türkiye açısından bakıldığında, uluslararası standartlarla uyumlu bir ulusal veri yönetişimi stratejisi oluşturmak, dijital kamu altyapısının olgunlaşması için kaçınılmazdır. Bu stratejinin odağında, ISO standartlarının yerelleştirilmesi, veri yönetim rollerinin netleştirilmesi ve veri paylaşım protokollerinin yasal zemine oturtulması yer almalıdır.
Veri yönetişiminin geleceği: Etik, yapay zekâ ve güven
Veri yönetişimi standartlarının geleceğini belirleyecek üç temel dinamik öne çıkıyor: etik, yapay zekâ ve güven. Günümüzde yapay zekâ sistemlerinin beslendiği verilerin kaynağı, niteliği ve tarafsızlığı büyük önem taşıyor. Veri yönetişimi standartları, bu sistemlerin adil, hesap verebilir ve önyargısız şekilde çalışmasını sağlayan temel mekanizma olarak karşımıza çıkıyor.
Ayrıca, veri paylaşımında etik ilkelere dayalı yönetişim anlayışı gelişiyor. Bu, bireylerin mahremiyetine saygı gösteren, kamu yararını gözeten ve veri temelli kararların sosyal etkilerini dikkate alan bir yaklaşımı zorunlu kılıyor. Veri yönetişimi standartları, sadece teknik uyum değil, aynı zamanda değer temelli yönetim anlamına geliyor.
Küresel düzeyde dijital güvenin inşası, bu standartların yaygınlaşmasına bağlı. Güvenilir, şeffaf ve denetlenebilir veri süreçleri hem vatandaşların kamuya olan güvenini hem de uluslararası veri ekonomisinde ülke markasını güçlendiriyor.
Sonuç: Veriyi yöneten, geleceği yönetir
Veri yönetişimi standartları, çağımızın dijital ekonomisinin en sessiz ama en güçlü yapı taşlarıdır. Bu standartlar olmadan, veri sadece bilgi yığınlarına dönüşür; yönetilemeyen, analiz edilemeyen ve güven veremeyen bir varlık haline gelir. Oysa doğru uygulandığında, verinin her aşaması bir kamu değeri yaratır, karar alma süreçlerini hızlandırır ve toplumsal güveni pekiştirir.
Türkiye’nin dijital devlet vizyonunun başarısı, sadece teknolojik altyapılarda değil; bu altyapıların yönetişim kalitesinde saklıdır. Dolayısıyla, veri yönetişimi standartlarının benimsenmesi, ulusal dijital kapasitenin kurumsal bir çerçeveye oturması anlamına gelir. Kısacası, veriyi yöneten, geleceği yönetecektir.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı