1-6 EYLÜL HAFTASI EKONOMİK PANAROMASI

1-6 EYLÜL HAFTASI EKONOMİK PANAROMASI
Yayınlama: 07.09.2025
14
A+
A-

Büyüme, Enflasyon ve Küresel Rüzgârlar Arasında Türkiye

Türkiye ekonomisi Eylül ayının ilk haftasında hem iç hem dış kaynaklı kritik gelişmelerle gündeme geldi. TÜİK’in ikinci çeyrek Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verileri, beklentilerin üzerinde bir büyümeyi işaret ederken; yüksek seyreden enflasyon, para politikası kararlarını zorlaştırdı. Küresel piyasalardan gelen zayıf veriler de Türkiye açısından dikkatle izlenmesi gereken sinyaller sundu.

Makroekonomik Görünüm: Beklentilerin Üzerinde Büyüme

TÜİK verilerine göre, Türkiye ekonomisi 2025’in ikinci çeyreğinde yıllık bazda %4,8 büyüdü. Bu oran, ekonomistlerin %3,87’lik tahminini geride bıraktı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriler çeyreklik %1,6’lık artışa işaret etti. Böylece Türkiye, üst üste 20 çeyrek boyunca büyüme trendini sürdürmüş oldu.

Sektörel dağılım, büyümenin kaynaklarını net biçimde ortaya koyuyor. İnşaat sektörü %10,9’luk büyüme ile başı çekti. Büyük altyapı yatırımları, kentsel dönüşüm projeleri ve konut talebindeki canlılık bu artışta belirleyici oldu. Bilgi ve iletişim sektörünün %7,1’lik büyümesi, Türkiye’nin dijitalleşme hamlesinin ekonomiye yansıması olarak öne çıkıyor. Sanayi %6,1, ticaret-ulaştırma-turizm sektörü ise %5,6 büyüme ile katkı verdi. Ancak tarımda %3,5’lik daralma, kuraklık ve girdi maliyetlerindeki artışın sektörü zorladığını gösteriyor.

Büyüme verileri olumlu olsa da ekonominin en kırılgan noktası enflasyon olmaya devam ediyor. Ağustosta TÜFE yıllık bazda %32,95’e, ÜFE ise %39,62’ye yükseldi. Aylık artışların %2’nin üzerinde seyretmesi, fiyat baskılarının henüz kontrol altına alınamadığını ortaya koyuyor. Bu tablo, özellikle dar gelirli kesimlerin alım gücünü zorlarken, büyüme ile refah arasındaki makasın açılmasına neden oluyor.

Para Politikası: Zor Bir Denge Arayışı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), temmuz ayında sürpriz bir kararla politika faizini %46’dan %43’e indirmişti. Bu adım, piyasada faiz indirimlerinin devam edebileceği yönünde beklenti yarattı. Ancak yüksek enflasyon, Merkez Bankası’nın manevra alanını sınırlıyor.

Goldman Sachs, Eylül toplantısında 200 baz puanlık indirim öngörüyor. Fakat Ağustos’ta açıklanan enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesi, TCMB’nin daha temkinli davranmasına neden olabilir. Bir yandan büyümeyi desteklemek, diğer yandan fiyat istikrarını sağlamak gibi zıt hedefler, para politikası kararlarını her zamankinden daha hassas hale getiriyor.

Türkiye’nin yüksek faiz–yüksek enflasyon ikileminden çıkabilmesi için sadece para politikasına değil, yapısal adımlara da ihtiyaç var. Verimlilik artışı, üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve tarımda arz güvenliğinin sağlanması, fiyat baskılarını azaltacak orta vadeli önlemler arasında öne çıkıyor.

Piyasalar ve Döviz Cephesi

1 Eylül’de Borsa İstanbul, hafif düşüşle 11.279 puanda haftayı açtı. Küresel ekonomiden gelen zayıf sinyaller ve içerideki enflasyon verileri, borsada yatırımcı iştahını sınırladı.

Dolar/TL 41,11 seviyesini gördü; kurdaki yukarı yönlü baskının sürdüğü görülüyor. Yatırımcılar, TCMB’nin faiz adımlarını ve küresel merkez bankalarının kararlarını yakından izliyor. Gram altın ise güvenli liman talebiyle %0,8 artarak 4.598 liraya çıktı.

ABD’den gelen veriler küresel risk iştahını azalttı. Tarım dışı istihdam Ağustos’ta yalnızca 22 bin artarken, işsizlik oranı %4,3’e yükseldi. Bu, 2021’den beri en yüksek seviye. ABD ekonomisinde yavaşlama sinyalleri, FED’in faiz indirim sürecine yönelik beklentileri güçlendirse de belirsizlikler sürüyor.

Dış Ticaret ve Maliye Politikası

4 Eylül’de açıklanan dış ticaret verileri, ithalatın ihracattan hızlı arttığını ve dış ticaret açığının genişlediğini gösterdi. Küresel emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar ve enerji ithalatı, açığın büyümesinde etkili oldu.

İhracat pazarlarında ise özellikle Avrupa’daki talep zayıflığı Türkiye’nin elini zorluyor. Türk ihracatçılar, yeni pazarlara açılmak ve katma değerli ürün üretmek zorunda. Aksi halde cari dengedeki kırılganlık devam edecek.

Bütçe verileri ise 15 Eylül’de açıklanacak. Kamu maliyesinin seyri, yıl sonu hedeflerinin tutup tutmayacağını gösterecek. Seçim sonrası dönemde kamu harcamalarının hızlanması, bütçe disiplinini zorlayabilir.

Küresel Gelişmeler ve Türkiye’ye Etkileri

ABD’de kişisel gelirlerin %0,4, tüketim harcamalarının %0,3 artması, enflasyonist baskıların hâlâ canlı olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, FED’in faiz kararlarını daha da belirsiz hale getiriyor.

Euro Bölgesi’nde yüksek enflasyon, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) para politikasını sıkı tutmasına yol açabilir. Türkiye açısından bu gelişme, ihracat pazarlarında daralma ve finansman maliyetlerinde artış riskini beraberinde getiriyor.

Genel Değerlendirme

Eylül ayının ilk haftası, Türkiye ekonomisi için hem güçlü yönleri hem de kırılganlıkları bir arada gösterdi. Büyüme verileri umut verici olsa da yüksek enflasyon, genişleyen dış ticaret açığı ve küresel belirsizlikler ekonominin önündeki en önemli sınamalar olarak öne çıkıyor.

Önümüzdeki dönemde:

TCMB’nin faiz kararı, piyasaların yönünü belirleyecek.

Bütçe dengesi kamu maliyesinin sürdürülebilirliği hakkında ipuçları verecek.

Küresel ekonomi ise ihracat ve sermaye akımlarını doğrudan etkileyecek.

Türkiye’nin güçlü büyüme performansını kalıcı refaha dönüştürebilmesi için enflasyonu kontrol altına alması, dış ticaret açığını azaltacak yapısal reformlara yönelmesi ve küresel dalgalanmalara karşı daha dayanıklı bir ekonomi inşa etmesi gerekiyor.

 

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.