DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Alevi toplumunun karşılaştığı sorunlar ile bu sorunların çözümü için kurulan Alevi ve Bektaşi Başkanlığına yönelik eleştirileri Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı.
Plan ve Bütçe Komisyonunda Kültür ve Turizm Bakanlığının 2025 yılı bütçe görüşmelerinde Alevi toplumunun yaşadığı sorunlara değinen Avşar, hükümetin katettiği yolun önemli olduğunu ancak yeterli olmadığını kaydetti. Alevi toplumunun bir bakan yardımcısına bağlı bir başkanlık olarak düzenlenmesinin inançları incittiğini ve toplumun görüşü alınarak Cumhurbaşkanlığına doğrudan bağlı, nüfus oranında eşit bütçeli bir yapının oluşturulması gerektiğini söyledi.
Alevi camianın Başkanlıkla ilgili görüşlerine değinen Avşar, ekseriyetinde Başkanlığın asimilasyon, şiileştirme çabası, yönetim şekli, kadrosu gibi eleştirilerin kurumlardan ve toplumdan geldiğini belirtti. Avşar; “Onlar politik diyebilirsiniz, ama bu eleştirileri de yok sayamazsınız. Çünkü Başkanlık o topluma hitap ediyor. Ben şahsi eleştirilere girmem ama kendi açımdan Cumhuriyet tarihinde (öncesi Osmanlı’da) bu kadar ayrımcılığa, zorunlu göçlere, kıyımlara varılana kadar katliamlara maruz kalan ancak buna rağmen ‘incinsen de incitme’ düsturu ile bu günlere hep barış, demokrasi, eşitlik, kardeşlik diyerek gelen bir toplumu dış etkenlerle asimile edilemeyeceğini, inandığından vazgeçiremeyeceğini, tarihten ders almamız gerektiğine inanırım” ifadelerine yer verdi.
Daha büyük sorunun toplumun kendi inancını yaşatma ve sonraki kuşaklara aktarması sorunu olduğunu belirten Avşar, bu haliyle bu Başkanlık sadra şifa olamaz, derde çare değildir” dedi. “Daha Başkanlık ‘cemevleri Alevilerin ibadethanesidir’ bile diyemiyor. Neymiş ibadethane denirse sadece cem salonunun ihtiyaçları karşılanırmış. Geri kalan kısımları karşılanmazmış. Bu konuya nötr kalmak lazımmış” diyen Avşar şunları söyledi:
“Yahu Cemevlerinin yerleri yakın geçmişe kadar bütçeden gelen payla mı alınıyordu? İhtiyaçları oradan mı karşılanıyordu? Bu toplumun kendisi yapıyordu. İbadethane olarak tanımanın karşısında bu ölçü olabilir mi? Anayasa’nın 24’ncü maddesi ortada, AİHM kararları ortada. Bugün Türkiye’de iktidarından muhalefetine siyasetin ve en önemlisi de toplumun kendisinin tarifi ortadayken sen bu açıklamanla toplumda nasıl kabul göreceksin?”
SANAYİ HABER AJANSI