Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) TBMM Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Genel Başkan Yardımcıları Gökan Zeybek, Özgür Karabat, Sevgi Kılıç, Parti Meclisi üyeleri, milletvekilleri, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP’li belediye başkanlarının katılımıyla basın toplantısı düzenledi.
Beşiktaş Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan İmamoğlu, ilçe Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın hukuksuz biçimde gözaltında tutulmasına tepki gösterdi.
Sözlerine iki taziye mesajı ile başlayan İmamoğlu, “İkisi de ne yazık ki, hukuk dünyasından. Geçen hafta, iki genç hukukçu, yaşamlarına son verdi. Bunlardan bir tanesi stajyer savcı merhum Mithat Can Yalman'dı. İntiharında mobbing iddiaları ve şikayetlerine yanıtsız kalınması, hukuki hakkının aranmasında yalnız bırakılması gibi nedenler gösterildi. Nedeni bilinmeyen, mesleki bir yalnızlığa bırakılmıştı aslında. Ve gencecik hukukçu kardeşimiz, dayanamadı, canına kıydı. Allah'tan rahmet diliyorum. Aynı hafta, genç yaşta canına kıyanlardan bir başkası, avukat Mert Akdoğan'dı. Bu genç rahmetli kardeşime başsağlığı diliyorum, bütün yakınlarına, ailelerine.” dedi.
İstanbul’da, adil ve tarafsız olmayan bir başsavcılıkla karşı karşıya olduklarını söyleyen İmamoğlu, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan beyefendi ve genç savcılardan oluşan ekibinde, bu adaletsizliği aylardır yaşıyoruz; yaşamaya devam ediyoruz. Örnekleyerek anlatayım. Mesela, gözaltı tedbiri, hukuken, ancak taraflarının ifadelerinin normal şartlarda alınamadığı engellerin oluştuğu ya da oluşacağı durumlarda uygulanacak bir tedbirdir. Sanki bu rutin bir uygulamaymış gibi, yani her gün evinden şafak vaktinde insanlar baskınla alınıyormuş gibi, nerede oldukları belli olan, ne zaman çağrılsa gelecek ve hesap verebilecek olan kamu görevlileri ve tabii ki belediye başkanımız Rıza kardeşim, şafak operasyonuyla gözaltına alınmıştır. Burada bir şafak operasyonu yapılmasına ve gözaltı tedbirine başvurulmasına sebep olan zorunluluk nedir? Bunu niçin yapıyorsunuz?” sorusunu sordu.
İstanbul'da yaşanan bu gözaltılar ve kayyum atanmasını Esenyurt ile başladığını belirten İmamoğlu, “Devletine yıllarca akademisyen olarak hizmet eden, dekanlık, rektörlük yapmış bir profesör, 65 yaşında, bir gecede ‘terörist’ ilan edilip, yine tamamen ahlak dışı bir şafak operasyonuyla cezaevine atıldı. Ne yazık ki çabuk unutuyoruz. Böyle bir sorunumuz var. Ama ben sizi unutturmayacağım. 30 Ekim gecesi, İstanbul Başsavcılığı'nın Ahmet Özer operasyonu için basın bilgilendirmesinin flaş bilgisi aynen şöyleydi: ‘Ahmet Özer, terör örgütü liderlerinden biriyle 14 kez telefonla görüştü’ diyor. Sanki yeni gibi lanse edilen bu iddia, bir bakıyoruz ki, 10 yıl öncesine ait çıkmış. 80 gün geçmiş yahu, 80 gün! Hala bir iddianame yazabilmiş değiller. Operasyon hazırlanırken, 10 yıl öncesinin telefon kayıtlarına bile bakanlar, hazırlıklarını yapıp operasyonu başlatanlar, hukuksuz operasyon yapanlar, ne acı ki 80 gündür bir iddianameyi dahi yazmıyor. ” şeklinde konuştu.
“Bugün bizim belediye başkanlarımızın meselesi gibi görenler, öyle kafasını kuma sokarak bunu görmezden gelemezler.” ifadelerini kullanan İmamoğlu, “Yarın sizin gazetelerinizin, televizyonlarınızın başına gelir. Sizin başınıza gelecek. İnanın, dokunulmazlığı olan milletvekillerinin başına gelecek. Bugün sessizce ya da sadece içinden hayıflanarak ama ses çıkartmadan gelişmeleri izleyen iş dünyasının başına gelecek. Tarih tekerrürden ibaret.” dedi.
İmamoğlu, bir gazeteciden gelen, “Dediniz ki; ‘Bana ulaşmak istiyorsanız arkadaşlarımı rahat bırakın. Hedefin bütünüyle siz olduğunuzu mu düşünüyorsunuz” sorusuna, “Vallahi herkes öyle düşünüyor, ben değil ki. Yani benim düşünmeme vesile olan şey, herkes öyle düşünüyor. Sokakta gidin, hangi partiye oy versin, vermesin, sorun yüz kişiye, deyin ki, ‘Bu işlerin sebebi nedir?’ İddia ediyorum, en az 90’ı, AK Partililerin tamamı, onlar bile ‘Evet, o’ diyecek yani. Ben anlamadım yani, ne var bu İstanbul'da? Bu İstanbul'un koltuğu, 16 milyon insanın koltuğu. Millete ait. Millete olan işleri yönetmeye çalışıyoruz. Bir sürü sorunu var, sorunlarımız var. Bu milletin ekonomi sorunu da bizim İstanbul'un sorunu da bizim. Hakkari'nin sorunu da bizim Sinop'un da Kastamonu'n da deprem bölgesinin de… Birlikte çözmek varken, nedir bu bu anlamadım yani. Seçimle geldik, seçimle gideceğiz. Ben demiyorum bunu, millet diyor” yanıtını verdi.
SANAYİ HABER AJANSI