SÜMEYYE YALÇIN- 16.12.2023 – HİBYA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da “İlim Yayma Ödülleri Takdim Töreni”nde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Bugün vefat haberini derin bir teessürle öğrendiğimiz aziz kardeşim Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf'a Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyorum.
İlim Yayma Ödülleri daha doğrusu 2019'daki ödül törenindeki teklifimizle sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. 2 yılda bir yılda yapılan mükafat törenimizin üçüncüsü takdim ettiğimiz ilim erbabımızı cani gönülden tebrik ediyorum.
Bu yıl Prof. Dr. Aziz Sancar hocamıza özel mükafat takdim ediyoruz. Gençlerimizin ufuklarının açılmasına yaptığı katkılar için Aziz Sancar hocamıza şükranlarımızı gönderiyoruz.
Tek parti faşizmi döneminde yasakların ve baskıların altında ezilen milletimiz Demokrat Parti iktidarıyla adeta yeniden kendini bulmuştur.
İlim Yayma Cemiyetimiz bu uyanışın meyvelerinden biridir. Bu kardeşiniz de bir İlim Yayma meyvesidir. Her ne kadar darbe dönemlerinin ardından cemiyetin çalışmaları bir süre engellenmiş olsa da şartlar düzeldiğinde faaliyetler yeniden hızlanmıştır.
Nitelikli insan gücünü yetiştirmek üzere kurulan cemiyetimizin 72. yıldönümünü geride bıraktık. Ülkemizin en önemli manevi kaynaklarından imam hatip okullarının kuruluşunda ve yaşatılmasında cemiyetimizin hayati katkıları olmuştur. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyorum. Ebediyete irtihal etmiş büyüklerimizi de Rabbim cennetiyle taltif etsin.
Bir alanda sağlam yetişmenin diğer alanlardaki bilgileri kolayca kavramayı ve kendinizi sürekli geliştirmeyi kolaylaştırdığı gerçektir. Büyüklerimiz bilhassa teknik sahadan gelen öğrenci ve akademisyenler içtimai sahada eksikliklerini kapatmak için Milli Türk Talebe Birliği bünyesinde sosyal bilimler enstitüsü kurmuşlardır.
Sebahattin Zaim hocamız asıl ilim payesinin ilim rütbeleri bittikten sonra başlayacağını belirtiyordu. Sahasında otorite olmayan, güzel eserler yazmayan ve güzel halefler yetiştirmeyen ilim adamı ömrü boşa gideceği için bu dünyada vefatından sonra eserleri okunarak, izi takip edilerek amel defteri açık kalamayacağı için de öteki dünyada da zarardadır.
Sabahattin Zaim hocamıza göre izafi gelip geçici bir uğraş olan bilimi değerli kılan sürekli düzeltile düzeltile kendini geliştirmesidir. Kendi alanındaki en önemli 80 kitabın diğerini naksettiğini belirten hocamız, asıl olanın yaratıcı ile irtibatı kesmeden bunlardan istifade etmek olduğunu söylüyor.
Kainatta söylenmemiş söz olmadığı bu gerçeği bilen ilim adamı telif eser vermekten, kendisini takip edecek öğrenciler yetiştirmekten asla geri duramaz.
Ülkemiz bu bakımdan maalesef kurak bir süreçten geçmektedir. Kendi alanında yeni çığırlar açma potansiyele sahip telif eser sayımız bir hayli düşüktür. Tercüme eserler elbette önemlidir; ama bunlar telif eserlerle taçlandırılmadıkça hedeflerimize varmamız mümkün değildir.
Rahmetli Ayhan Songar hocamız insanlar mefhumlarla konuşur, mefhumlar kelimelerle gelişir, kavramlar bozulduğu zaman fikir üretilemez diyor. Biz kendi kavramlarımızı kaybettiğimiz, yenilerini üretemediğimiz için fikir kuraklığı yaşıyoruz.
Ne zaman ki ilim insanlarımız yaptıkları çalışmalar, verdikleri eserlerle dünya çapında söz sahibi olurlarsa o zaman kendi kavramlarımızla konuşma ve düşünme imkanı buluruz.
Bir milletin varlığını sürdürebilmesi, geleceğine güvenle bakabilmesi yetiştirdiği nesillerin donanıma bağlıdır. Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde toplumların endişelerinin en önemli sebebi yeni nesillerin adeta avuçlarından kayıp gittiğini görmektedir. Biz de kendi evlatlarımızın yeni iletişim mecralarının sinsi ve yıkıcı etkilerine karşı korumak zorundayız.
Yabancı sosyal medya platformlarının kullanımlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ahlaki erozyonu ve yozlaşmayı görüyoruz. Milli birliğimizi tahrif eden sapkın akımların toplumumuzu sirayet etmeye başladığını görüyoruz.
Bunun için önce yine Sabahattin Zaim hocamızdan ilhamla bugüne nasıl geldiğimize bakmamız gerekiyor. Otomobil insanları sokağa çıkarttı. Televizyon insanları eve kapattı. İnternet insanları dijital dünyaya hapsetti. Toplumları ayakta tutan iki önemli unsur vardır.
Birincisi insan yetiştirmektir. İkincisi ise üretimdir. İnsan ailede yetişir. Üretim ise iktisadi işletmede yapılır. Eğer ailede güzel insan yetiştirilirse işletmede de helal rızık üretimi olur. Helal rızık insanları refaha kavuşturur. Saadeti ailesinde refahı işletmesinde aramayan toplumlar nihayetinde yıkılıp gitmeye mahkumdur.
Hayırlı insan yerine nefsinin ve hırsının kölesi bireyler yetiştiren yapıdan helal rızık ve onun getirdiği refah çıkmaz. Eskiden çocuklara ilmihal; yani hayatın içinde nasıl davranmamız gerektiğini hatırlatan kurallar öğretilirdi. Bu terbiye eğitimini veren sosyal ve kurumsal yapı
1. Dünya Savaşı ile birlikte yıkıldığı için uzun bir süre tabir yerindeyse pusulasız kaldı. Sömürgeci emperyalistlerin haricindeki dünyanın tamamı benzer bir savrulmaya maruz bırakıldı.
2. Dünya Savaşı sonrasında İslam dünyasında pek çok bağımsız devlet ortaya çıktıysa da bunların kağıt üzerinde kaldığını gerçekte durumun hiç de öyle olmadığını biliyoruz.
1947'deki Filistin'i düşünün ve şu andaki Filistin'i düşünün. Nereden nereye? Nasıl sömürdüler? Dünya siyonizmi işte Filistin'de yaşananları nasıl bu mahkumiyeti, bu sınırları belirlediyseler şu an itibariyle bunu daha da ileri götürmenin gayreti içindeler.
Ülkemizdeki darbeleri, 'Bizim çocuklar başardı' cümlesiyle kendi yöneticilerine işaret ettiği gerçek işte budur. En son örneklerini sosyal kaos boyutuyla Gezi'de, silahlı kalkışma boyutu 15 Temmuz'da hayasız akını Allah'a hamdolsun göğsümüzü siper ederek durdurduk.
Çok büyük bedeller ödedik. Ülkemizi üç çeyrek asırdır içinde çırpındığı bataklıktan çıkarmakta başardık. Türkiye artık demokrasi, güvenliği, ekonomi, savunma, diplomasisiyle çok daha hürdür, geleceğine çok daha güvenle bakabilmektedir.
Biz siyasi, askeri ve ekonomik olarak güçlendikçe umutlarını bize bağlamış olan dost ve kardeşlerimizin özgüvenleri de arttı. İslam alemi ve Türk dünyasında geçmişe göre olumlu, cesur bir hava vardır. Karabağ'ın işgalden kurtuluşu bu havayı daha da güçlendirmiştir.
Zalim İsrail devletin Batı devletlerinden desteği ile sürdürdüğü Gazze'deki katliamın önüne geçeceğimiz günler de endişe etmeyin Allah'ın izniyle yakındır. Yakaladığımız bu ivmeyi sürdürebilmek için çocuklarımızı medeniyetimize, tarihimize ve kültürümüze uygun şekilde yetiştirme meselesini önceliklerimizin en başına koyma mecburiyetiyle karşı karşıyayız.
Bunun yolu da eğitim vasıtasıyla çocuklarımızın maddi ve manevi beslenme kaynaklarını millileştirmekten geçiyor. Devletin görevi bu sürecin önünü açmak ve kolaylaştırmak işinde rol oynamaktır.
Sizin bıraktığınız her boşluğu doldurmak için emperyalist beslemesi nice yapılar hazır bekliyor, dünya siyonizme hazır bekliyor. Onlara bu fırsatı veremeyiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla ödüllerini takdim ettiğimiz bilim insanlarımızı tebrik ediyorum. Sizleri sevgi, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.”
SANAYİ HABER AJANSI