Son yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri Çin’i en büyük stratejik rakibi olarak nitelendiriyor ve bu ülkeye karşı çok yönlü bir baskı ve dizginleme politikası uyguluyor. Kamuoyu savaşı ve bilişsel savaş benzeri görülmemiş boyutlara ulaştı. Amerikan medyası, özellikle Kuşak ve Yol girişimi, Çin ekonomisi ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi ile ilgili konular üzerinde asılsız iddialar üretiyor.
Son yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri Çin'i en büyük stratejik rakibi olarak nitelendiriyor ve bu ülkeye karşı çok yönlü bir baskı ve dizginleme politikası uyguluyor. Kamuoyu savaşı ve bilişsel savaş benzeri görülmemiş boyutlara ulaştı. Amerikan medyası, özellikle Kuşak ve Yol girişimi, Çin ekonomisi ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi ile ilgili konular üzerinde asılsız iddialar üretiyor. Peki Washington, Çin’e karşı kamuoyu savaşını gerçekleştirmek için medya kuruluşlarını nasıl manipüle ediyor?
Yanıltıcı bilgiler üretmek için, ilgili birimler, medya kuruluşları ve hükümet arasında koordinasyon sağlayan bir zincir oluşturuldu. Uzun süredir uluslararası kamuoyu alanında avantajlı bir konuma sahip olan Amerikan medyası, kamuoyu savaşlarına girme konusunda oldukça beceriklidir. Bunlar arasında Amerikan Küresel Medya Dairesi’ne (USAGM) bağlı Voice of America (VOA) ve Radio Free Asia (RFA) gibi kuruluşlar kurulduğu günden bu yana son derece politik bir niteliğe sahiptir.
Verilere göre, VOA'da yer alan Kuşak ve Yol girişimi hakkındaki haberlerin yüzde 93’ü olumsuzdur ve “borç tuzağı” gibi olumsuz ifadeler haberlerde sıklıkla kullanılmıştır. “Borç tuzağı” ifadesi, ilk kez Mayıs 2018'de kamuoyunun gündemine geldi. O sırada ABD Dışişleri Bakanlığı, Harvard Kennedy Okulu'ndan “Borç Diplomasisi” başlıklı bir belgeyi medya kuruluşlarına dağıtmıştı ve belgenin yazarlarından biri ABD İç Güvenlik Bakanlığı'ndan bir yetkiliydi. Veriler, 2018 yılından bu yana Kuşak ve Yol girişiminin borç tuzağını oluşturduğuna ilişkin haberlerin önemli ölçüde arttığını ortaya koydu. Bu bağlamda “borç tuzağı” sadece Amerikan medyası ile siyasi çevrelerin iş birliğinin bir ürünü.
Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı sözde akademik kurumlar da bu tür girişimlere katıldı, böylelikle yanlış bilgilerin üretilip yaygınlaştırılması için endüstriyel bir zincir oluşturuldu.
Ayrıca, dünyadaki hegemonyasından güç alan ABD, “Amerikan tarzı” sahte haber yaratma rutinini tüm dünyaya ihraç ediyor. Hükümet fonlarının desteğiyle, ABD yönetiminin dünyanın çeşitli yerlerindeki şubeleri, yerel birimlerle iş birliği yaparak yerli gazetecileri yetiştiriyor ve onları Çin’in ilgili projeleri ve işletmelerine iftira atmaya cesaretlendirmeye çalışıyor.
Haberlerdeki “Aktör” tanıklar rüşvetle satın alınıyor
Sahte haberlerin daha “gerçek” görünmesi amacıyla ABD, Çin karşıtı yerel örgütlere destek veriyor, haberlerde tanık rolü oynayan “aktörler”e rüşvet vererek onları satın alıyor. Amerika Birleşik Devletleri bu tür konularda oldukça tecrübelidir.
2019 yılında, Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nden geldiğini ifade eden Zemire Davut isimli kadın, kamera karşısında ağlayarak babasının defalarca yargılanmasından sonra öldüğünü ve kendisinin mesleki eğitim merkezinde zorla kısırlaştırıldığı iddiasında bulundu. Kadının kardeşi, kısa süre sonra adı geçen söylentinin yalan olduğunu açıkladı.
Amerikan bağımsız haber sitesi “Gri Bölge”de yer alan haberde, söz konusu Xinjianglı kadının, ülkedeki Çin karşıtı örgütlerin Xinjiang hakkında yaptığı provakasyonlara dair bir örnek olduğuna işaret edildi. Bu tür Çin karşıtı örgütlere mali destek sağlayan kuruluşlardan biri, dünya genelinde darbeler ve kargaşalar yaratmak için kullanıldığı bilinen ABD Ulusal Demokrasi Vakfı'dır (NED).
Uzun zamandan beri, ABD’nin sürdürdüğü kamuoyu savaşı, dünyanın tek süper gücü statüsünün korunmasını hedef alarak askeri, ekonomik ve diplomatik araçlarla sıkı bir şekilde koordine ediliyor. Ancak, ulusal gücü giderek zayıflayan ABD sözde “ahlaki zemini”ni şekillendirmek için kamuoyu savaşına gittikçe daha fazla güveniyor. Analistler, ABD’nin Soğuk Savaş dönemindeki kamuoyu savaşını yeniden canlandırma girişiminin mevcut dönemle bağdaşmadığı ve artık dünyayı aldatamayacağı görüşündeler.
Giderek daha fazla insan, gerçek Xinjiang’ı gördükten sonra bilinçli olarak “Xinjiang’ın elçisi” haline geldi. Geçen yaz aylarında Çin’de görev yapan 25 ülkenin elçileri ve misyonları, ziyaret sonrası şu ifadeleri kullandı: “Kendi gözlerimizle gördüğümüz Xinjiang, Batı medyasında tarif edilen Xinjiang’dan tamamen farklı.”
Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin dünyanın en büyük kamu ürünü haline gelmesiyle birlikte, Çin sadece gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümesine güç katmakla kalmayıp, küresel yönetime yeni model ve yeni konsept getirdi.
2021 yılında Alman yazar Michael Lueders, “The Hypocritical Superpower” adlı kitabında ABD yönetiminin doğru ile yanlışı karıştırma ve gerçekleri çarpıtarak kamuoyunun yargısını etkileme konusunda çok becerikli olduğuna dikkat çekti. Lueders, bu kitabı aracılığıyla insanlara bağımsız düşünme becerilerini geliştirmelerini ve ABD kontrolündeki medya ile kamuoyunun yarattığı yanıltıcı bilgilere karşı dikkatli olmaları gerektiğini hatırlatmayı amaçlıyor.
SANAYİ HABER AJANSI