Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, ASO Meclis Toplantısına Katıldı

Ankara Sanayi Odası Ağustos ayı Meclis Toplantısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’ın katılımıyla yapıldı.
ASO Başkanı Seyit Ardıç toplantıda gündemdeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, ASO Meclis Toplantısına Katıldı
Yayınlama: 13.09.2023
5
A+
A-

Ardıç’ın toplantıda yaptığı konuşma şöyle:
“Sayın Bakanım, Sayın Meclis Başkanım, Değerli Divan, Kıymetli Meclis Üyeleri, Basınımızın Değerli Temsilcileri,
Sizleri şahsım ve Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım yoğun programınız içinde bize zaman ayırdığı için teşekkür ediyor, Meclisimize hoş geldiniz diyorum.

“EKONOMİ YÖNETİMİ FEVKALADE BİR ÇABA İÇİNDE”
Bulunduğumuz dönemde hükümetimiz ve ekonomi yönetimi fevkalade bir çaba içindeler. Son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntıların giderilmesi için gösterdiğiniz yoğun gayreti takdirle karşılıyoruz. Ekonomi politikalarının rasyonel bir çerçevede tesis edildiğini, bunun da makroekonomik istikrar hedefine güçlü bir zemin sağladığını gözlemliyoruz.
Küresel piyasalara baktığımızda; FED başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının enflasyonla mücadele amacıyla gerçekleştirdiği faiz artışlarını görüyoruz. Küresel piyasalarda sıkılaştırma artarken Çin ekonomisinin yavaşlamasına ilişkin sinyaller, belirsizlik ve risk algısına neden oluyor. Bu duruma jeopolitik çekişmelerin de eklenmesiyle, küresel ticaret hacmi daralıyor.
İçeriye baktığımızda, enflasyon eğilimleri bozulurken, diğer taraftan dövize olan ihtiyacımız yüksek kalmaya devam ediyor. İhracat pazarlarımızda bir daralma yaşanırken, uluslararası finansal piyasalarda dış kaynağa ulaşmak zorlaşıyor. Dolayısıyla içeride yapılacak olan düzenlemelerin etkinliği son derece önemli.
Sayın Bakanım, Değerli Meclis Üyeleri,
Ekonomik ve sosyal hayatı tahrip edici sorunlara yol açan yüksek enflasyon ülkelerin en çok kaçındığı problemdir. Maalesef enflasyon ülkemizde oldukça yüksek seyretmeye devam ediyor.
İpsos’un Haziran 2023 araştırmasına göre Türkiye’de vatandaşların en büyük endişesi enflasyon. Türkiye, Arjantin’den sonra fiyat artışlarından en çok tedirgin olan ve hayat pahalılığı endişesi yaşayan ikinci ülke.
Gıda, barınma, ısınma, borç ödeme konusunda OECD ülkeleri arasında en büyük endişeyi yaşayan aileler yine Türkiye’de.
Üreticiler açısından baktığımızda, enflasyonun yüksek seyri reel sektörün yatırım kararlarında belirsizliğe neden olmaya devam ediyor. Üretim maliyetleri artarken, işletme sermaye ihtiyacı da her geçen gün artıyor.
Yüksek enflasyon, ekonomik dengesizliklere yol açıyor. Nitekim perakende satış hacmi artarken, sanayi üretimi ikinci çeyrekte geçen yıla göre yüzde 3,4 düştü. Büyümeye sınai üretimin değil, canlı iç talebin kaynaklık ettiğini görüyoruz. Oysa ülkemizin istikrarlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için sınai üretime büyük önem verilmesi gerekiyor.

“REEL SEKTÖR FİNANSMANA ULAŞMAKTA ZORLUK YAŞIYOR”
Sanayi üretimindeki gerileme, reel sektörün finansmana ulaşabilme zorluklarının da bir yansıması. Bu sorunun acilen çözülmesi gerektiği açıktır. Sayın TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da ifade ettiği gibi, hükümet ile iş dünyasının iletişim ihtiyacı cari dönemde oldukça yüksektir.
Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, TOBB Türkiye Ekonomi Şûrası’nı, Rifat Başkanımızın ev sahipliğinde 16 Ağustosta gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanı yardımcımız ve aralarında sizin de olduğunuz değerli bakanlarımızın katılımlarıyla, oldukça verimli bir toplantı oldu. Oda ve borsa başkanları olarak ekonomi yönetimine talep ve ihtiyaçlarımızı ilk ağızdan aktardık. Bunların birçoğunun süratle hayata geçirileceğine inanıyoruz.
Vurguladığımız konuların başında, reel sektör firmalarının son dönemde finansmana erişimde yaşadığı zorluklar yer alıyor. Özellikle KOBİ kredilerinin reel olarak artmaması, zincirleme etkiyle ülkenin ve sektörlerin tamamına olumsuz yansıyor. Büyümenin her kesime yansımasını istiyorsak, KOBİ’lerimize yeterli destek sağlanmalıdır. Yatırım ortamı iyileştirilmelidir.
Şûrada belirttiğimiz üzere, iş dünyası olarak önümüzü görmek istiyoruz. İş planları yapmak ve güven içinde ilerlemek üzere, kamu idaremizin hazırlayacağı orta ve uzun vadeli planları önemsiyor ve açıklanmasını bekliyoruz. Öncelikle makroekonomide istikrar sağlanmalı. Enflasyonla mücadele kapsamlı ve koordineli bir yaklaşım gerektirir. Beklentilerin yönetilmesi, güvenin yeniden sağlanması çok önemlidir. Parasal sıkılaşma, mali disiplin ve yapısal reformlar, ülkemizin istikrara giden yolda temel politikası olacaktır. Yapısal dönüşüme ilişkin somut bir yol haritasının ortaya koyulması lazım.
Makroekonomik istikrarı sürdürmek, döviz ihtiyacımızı kalıcı olarak azaltmak için gerekli değişimi ve dönüşümü sağlamalıyız. İşletmelerimizin teknolojik seviyelerini yükseltmeli, verimliliği arttırmalı ve daha çok katma değer üretmeliyiz.

“AKTİF BİR SANAYİ POLİTİKASI İZLENMELİ”
Sayın Bakanım,
Bu noktada hükümetten beklentimiz, ekonominin yapısal dönüşüm hedeflerine uygun aktif bir sanayi politikası izlenmesidir. Bütün dünyada sanayi politikalarının ağırlığının giderek arttığı bir süreçteyiz. Nitekim 2010’lar boyunca sanayi politikası müdahalelerinin toplam sayısında bir artış olduğunu, sınai destek uygulamalarının 2018 ve 2021’de büyük bir ivme kazandığını görüyoruz.
Serbest piyasa ekonomisinin beşiği olan ülkelerde, hatta en ileri sanayi ülkelerinde aktif sanayi politikaları uygulanıyor, sanayi sektörü mutlaka devlet tarafından destekleniyor. Sanayileşmenin tarihine bakınız, eskiden de böyleydi. Son yıllarda bilhassa gelişmiş ülkelerin kendi hedefleri uyarınca sanayi desteklerini yoğunlaştırdığını görüyoruz. Bu hedefler yeşil ve dijital dönüşüm ve teknolojik gelişim, tedarik zincirlerinin esnekliği, istihdam hedefleri, ihracatı arttırmak, ithalatı azaltmak, nitelikli işleri arttırmak ve bölgesel dengesizlikleri gidermek gibi sıralanabilir. Yani devletler giderek daha hedefli sanayi politikalarına yöneldiler.
Bizim de titizlikle tasarlanmış ve güçlü destekler içeren bir sanayi politikası uygulamamız gerekiyor. Yeni hazırlanan Orta Vadeli Program bu açıdan oldukça önemlidir. Ülkemizi kalkınma ve uluslararası rekabet hedeflerine ulaştıracak sektörel deseni yeniden tanımlayan, kaynakları stratejik ve verimli imalat alanlarına yöneltecek bir bakışın programa yansımasını ümit ediyorum.
Sayın Bakanım, Değerli Meclis Üyeleri,
Bu noktada yapısal reformların eğitim ve istihdam boyutuna tekrar dikkat çekmek istiyorum. Her konuşmamda eğitim politikalarının önemini vurguluyorum.

“SANAYİCİNİN EN ÖNEMLİ SORUNU ‘İŞÇİSİZLİK’”
TÜİK verilerine göre işsizlik %10’a yakın. Fakat biz sanayicilerin en önemli sorunu “işçisizlik”. Eğitim politikaları revize edilirken üretimin işgücü ihtiyacını gözeten bir tasarım ortaya koyulması gerekiyor.
Mesleki eğitimi güçlendirmemiz, işgücüne yeni beceriler kazandırılmasına yönelik projeler yürütmemiz ve işgücü piyasasının aradığı nitelikte uygulayıcı insan kaynağı yetiştirilmesine öncelik vermemiz gerekiyor.
Özellikle son dönem yetişen mühendislerden verim alamıyoruz. Birçok mühendis sanayi görmeden teorik bilgilerle çalışma hayatına başlıyor. Nasıl ki bir doktor, eğitiminin önemli bir kısmını hastanede hastaları görerek, uygulamalı olarak alıyorsa, mühendislik eğitiminin de aynı şekilde yapılması gerekiyor.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, geçtiğimiz günlerde benim de şikâyetçi olduğum bir konuya değindi. Sunak, üniversiteden mezun olunduğunda iş garantisi olmayan bölümlere kontenjan sınırı getirileceğini söyledi. Buna ilave olarak, ‘düşük’ puanlar alarak üniversiteye giren öğrencilerin sayısını da azaltacaklarını açıkladı.
Hayatta başarılı olmak için üniversiteye gitmek zorunda değiliz. Onun yerine, potansiyelinizi gerçekleştirmenize yardımcı olacak türden beceri eğitimleri, çıraklık eğitimi ve stajlar ile aslında kendiniz ve ülkeniz için daha faydalı olabilirsiniz.
TÜİK’in göç verilerine göre geçen yıl ülkeyi terk eden Türk vatandaşları, bir önceki yıla göre %35 artarak 140 bin kişiye dayanmış. Ülkemizden gidenlerin yüzde 70’e yakını 15-44 yaş aralığındaki oldukça verimli nüfus. Gidenlerin yüzde 13’ü 20-24 yaş aralığında ise, biz bu gençleri üniversitelerde tutamıyoruz, akademiyi ve akademi sonrası iş olanaklarını cazip hale getiremiyoruz demektir.

“ATIL İŞGÜCÜ SANAYİDE İSTİHDAM EDİLMELİ”
Türkiye’de verimliliği artıracak en etkili yol, atıl işgücünün sanayi ve ilişkili sektörlerde istihdam edilmesidir.
Unutmayalım ki ülkemiz genelinde verimliliğin ve istihdamın en fazla arttığı dönemler sanayinin en fazla genişlediği dönemlerdir. Bu noktada sanayi, eğitim ve işgücü politikalarının bütüncül bir yaklaşımla bir arada dizayn edilmesi gereğini yeniden vurgulamak isterim.
Sayın Bakanım, Değerli Meclis Üyeleri,
Ankara Sanayi Odası olarak biz her gün iş dünyasının nabzını tutuyoruz. Sahaya iniyoruz, firmalarımızla düzenli olarak görüşüyoruz. Meslek komitelerimizle sürekli iletişim halindeyiz. OSB’lerimizi ziyaret ediyoruz, sanayicilerin yaşadığı sorunları yerinde dinliyor ve gözlemliyoruz. Bu yoğun faaliyetlerimizde bize aktarılan, tecrübe ettiğimiz, şahit olduğumuz ve firmaları mevcut süreçte zorlayan bazı hususları, burada Sayın Bakanımızın huzurunda aktarmak istiyorum.
– Asgari ücret artışlarını, büyümenin kapsayıcılığını artırması bakımından değerli buluyoruz. Çalışanlarımızın refahının artmasını destekliyoruz. Öte yandan, işveren üzerinde oluşacak yükün bir kısmının devletimiz tarafından karşılanması da önemli bir husustur. Zira son dönemde enflasyon oranının üzerinde artırılan asgari ücret işletmelerimizi zorlamaktadır. 2016 yılında uygulanmaya başlandığında brüt asgari ücretin %6’sı oranında olan asgari ücret desteği, bu oran dikkate alınarak sürekli hale getirilmelidir.
– Sanayicilerimiz tarafından istihdama ilişkin olarak her fırsatta dile getirilen sorunların başında, vergi, SGK ve işsizlik sigortası gibi ücret dışı kalemlerin daha düşük düzeylere indirilmesi hususu yer almaktadır.
– Özellikle, ücretlilere uygulanan gelir vergisi basamakları önemli ölçüde açılmalıdır. Gelir vergisinin birinci basamağı geçmişte brüt asgari ücretin 22 katı iken mevcut durumda 6 katına gerilemiş durumdadır. Uygulanan gelir vergisi oranları işçilik giderlerini yükseltmekte, ancak çalışanlarımızın aldığı net ücreti ise önemli oranda düşürmektedir. Gelir vergisi basamakları yeniden düzenlenerek her yıl yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
– Engelliler tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde çalışmak istemediği için istihdam edecek engelli bulunamadığı halde bile firmalara yaptırım uygulanmaktadır. Bu tür işyerlerinde zorunlu istihdam yerine başka uygulamalar geliştirilmelidir.
– EYT düzenlemesi sebebiyle emekli olacak yaklaşık 1 milyon 750 bin çalışanımıza ödenen/ödenecek olan yaklaşık 300 milyar TL tutarındaki kıdem tazminatı yükünün işletmelerimizin finansman yapısını bozmaması için uygun şartlarla KGF kredisi sağlanması talebimiz bankalarca karşılık bulmamıştır. Mevzuat gereğince işçinin emekli olması durumunda kıdem tazminatı derhal ödenmek durumundadır. Bu yasal yükümlülük dikkate alınarak uygun şartlarla işletmelerimize kredi sağlanmalıdır.
– Sosyal güvenlik sisteminin aktüerya dengesini, işletmelerimizin işgücü yapısını bozacak EYT benzeri uygulamalara son verilmelidir.
– İmalat ve bilişim sektörlerine yönelik istihdam teşvikinin süresi 2022 yılı sonu itibariyle sona ermiştir.  İstihdamın artırılmasına büyük katkı veren söz konusu teşvik tekrar uygulamaya alınmalıdır.
– SGK ve maliye borcu olan işverenler borçlarını taksitlendirmek istediklerinde, borç miktarı 50 bin TL üzerinde ise teminat istenmektedir. Söz konusu düzenleme 2008 yılında çıkarılan 5766 Sayılı Kanunun 6.maddesi ile yapılmıştır.  Aradan geçen süre içerisindeki enflasyon ve günümüz ekonomik şartları dikkate alınarak bu rakamın en az 250 bin TL olarak güncellenmesi ve her yıl yeniden değerleme oranında yükseltilmesi gerekir.
– Üyelerimiz, işçi çalıştırma uygulamaları ile ilgili sehven yapmış olduğu hatalardan dolayı bile kayıt dışı olarak değerlendirilerek istihdam teşvikleri kaldırılmaktadır. Bu gibi durumlarda sadece hata yapılan ayın teşvikleri iptal edilmelidir.
– İşbaşı eğitim programlarını düzenleyen yönetmelikte 2022 yılında yapılan değişiklik kapsamı çok daralttı. Mevcut uygulama istihdama önemli bir katkı vermemektedir.  İşbaşı eğitim programları; bütün sektörleri kapsayacak şekilde süreleri uzatılmalı, küçük işletmelerin ihtiyacına cevap vermeli, taahhüt oranı azaltılmalı, taahhütler hesaplanırken kısmi çalışanlar dikkate alınmalıdır.
– “Mesleki Yeterlilik Belgesi” desteği 31.12.2021’de sona erdi. Belgeli çalışan sayısının artmasına büyük katkı veren destek, belge yenilemeyi de kapsayacak şekilde sürekli hale getirilmelidir.
–  TOBB ve İŞKUR arasında imzalanan protokol ile işletmelerin kendi ihtiyaçlarına göre işsizlere mesleki eğitim vermelerini ve kurslarını tamamlayanların işe başlamasını sağlayan MEGİP projesi sayesinde ülke genelinde 100 binden fazla yeni istihdam oluşturduk. Ancak İŞKUR 2022 yılından itibaren projeyi uzatmadı. MEGİP projesi tekrar uygulanmaya alınmalıdır.
– Sanayi kesiminin süregelen uygulayıcı kadrolar sıkıntısını gidermek üzere, İşsizlik Fonunun Sanayici İşbirliğinde Mesleki Eğitim Projesi (SİMEP) gibi programlarda kullanılması ve böylece çıraklık eğitiminin cazip hale getirilmesi faydalı görülmektedir.
– Tacir ve sanayici ayrımı için işletmelerde istihdam edilen işçi sayısının bilinmesine ihtiyaç bulunmaktadır. SGK, sanayi odaları ile işletmelerin işçi sayısını paylaşmalıdır.
– İş kanunumuzda yer alan esneklik hükümleri işletmelerimizin ihtiyaçlarına cevap vermemektedir. Esnek çalışma biçimlerinin istihdama katkısını azaltan mevzuat katılıkları ortadan kaldırılmalıdır.
– Diğer yandan, işletmelerimizin kar elde ederek ve öz sermaye biriktirerek büyümelerini sağlamak üzere büyümelerinin önünde engel teşkil eden yükümlülüklerin giderilmesi gerekmektedir. Bu yükümlülüklerden biri de, zorunlu istihdamdır. Zorunlu istihdam yükleri kaldırılarak yükümlülüklerin hizmet alımı yolu ile yerine getirilmesi sağlanmalıdır.
– Ağır sanayi sektörlerinde çalışacak işçilere ek katkı sağlayacak vergi ve sosyal güvenlik teşvik uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Sanayi işletmelerinde istihdamı özendirmek için ağır sanayilerde çalışanlara erken emeklilik hakkının verilmesinin yararlı olabileceği düşünülmektedir.
Sözlerime son vermeden önce Kurtuluş Savaşımızı, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir zaferle taçlandıran, her aşaması vatanseverlik ve kahramanlık destanlarıyla dolu 30 Ağustos Zaferi’nin 101. Yıl dönümünü kutluyor, bu zaferi bize armağan eden başta Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi ve kahramanlarımızı saygı, minnet ve şükranla anıyorum”

IŞIKHAN: BAŞKENT, ANKARALI SANAYİCİLERLE ETKİN BİR KONUMA ULAŞTI
Başkan Ardıç’ın ardından kürsüye çıkan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan Ankaralı sanayicilere hitap etti.
Başkent’in birçok alanda etkin bir konuma Ankaralı sanayiciler sayesinde ulaştığını vurgulayan Işıkhan, ASO’nun sanayi, teknoloji ve eğitim alanındaki hizmetlerine dikkat çekti. Ankara’nın eleman ihtiyacını karşılamak için, sanayicilerle istişare içinde olarak istihdamı daha da güçlendireceklerini belirten Işıkhan, istikrarlı yatırım ve üretim sürecinin, istikrarlı çalışma hayatını da beraberinde getirdiğini vurgulayarak şöyle devam etti:

“Ankara Sanayi Odası, organize sanayi bölgeleri, teknoparklar ve eğitim merkezi gibi organizasyonlarla ekonomimize dolayısıyla istihdama büyük destek verdi. İş yapma kolaylığını artırmak, yatırım ortamını iyileştirmek ve istihdamı desteklemek gibi konularda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, üretim süreçlerini daha verimli hale getirmek için adımlar atıyoruz. İş güvenliği ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi de önceliklerimiz arasında yer almaktadır. İş kazalarını en aza indirmek ve iş sağlığı konusunda daha bilinçli bir toplum oluşturmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İşçilerimizin daha sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlayarak, üretkenliğimizi artırmak temel hedeflerimiz ara
sında.”

“SANAYİ EKONOMİNİN BEL KEMİĞİ”
Işıkhan, Türkiye’nin, küresel finans koşulları, üst üste atlattığı doğal afetler ve salgın dönemi nedeniyle son yıllarda zor bir süreçten geçtiğini belirtti.
“Buna rağmen yatırım, üretim, istihdam ve cari büyüme yoluyla gelecek adımlarımıza her zaman önem veriyoruz.” diyen Işıkhan, sanayi sektörünün, ekonominin belkemiğini oluşturduğunu, Türkiye’nin bu alanda büyük başarılara imza attığını, yoğun teknolojik ve uluslararası pazarda rekabet gücü yüksek ürünler üretme kabiliyetine sahip bir ülke haline geldiğini söyledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak, Türkiye’nin sanayi alanındaki büyümesini sürdürmek, işverenlerin ve işçilerin refahını artırmak için kararlı bir şekilde çalıştığını belirten Işıkhan, “Bakanlık görevini devraldıktan sonra işverenlerimizin ve sanayicilerimizin önündeki bürokratik engelleri azaltarak, sizlerin dünyayla rekabet edecek bir güce kavuşmasını sağlamak için çalışmalarımıza çok büyük bir hız verdik. İki önemli kurumumuz SGK ve İŞKUR aracılığıyla istihdam gücünüzü destekleyerek her zaman sizlerin yanında olduk ve olmaya da devam edeceğiz.” diye konuştu.
İş güvenliği, çalışma koşulları, dijital ve yeşil dönüşüm ile işçi hakları konularında daha da ileri gitmeyi hedeflediklerini vurgulayan Işıkhan, sadece ekonomik büyüme için değil, aynı zamanda insan odaklı büyüme için de çaba sarf ettiklerini belirtti.
Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün burada siz kıymetli Ankaralı sanayicilerimizin görüş ve önerilerini dinlemek yolumuza ışık tutacaktır. Bizler kurulduğu günden bu yana milletiyle birlikte yürüyen bir hükümetin temsilcileriyiz. Biliyorsunuz bu hafta 22. yaşımızı kutladık. Ülkemiz ve milletimiz için belirlediğimiz hedeflerimizi boş hayaller olarak görenlere, en iyi cevabı o hedeflerin çok daha ilerisine yürüyerek verdik. Attığımız her tarihi adım, büyük cesaret, geniş bir ufuk gerektiren adımlardı. Ancak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın milli iradeden aldığı güçle ortaya koyduğu duruş, cesaret, geçmişten gelen tecrübelerimizin kazandırdığı feraset bunlardan daha büyüktü. Hamdolsun, hem Allah’ın yardımıyla hem de politik vizyonumuzun sağladığı katkıyla binbir badire atlatarak bugünlere ulaştık.”
Işıkhan, 2002’den bugüne attıkları kararlı adımlar neticesinde, Türkiye’nin güçlü bir ekonomiye geçiş sürecine hep birlikte tanıklık yaptıklarını, bu kalkınma ve kazanım sürecinde her şeye rağmen önlerindeki tüm engelleri birer birer aşarak vatandaşların refahını artırmak için pes etmeden yollarına devam ettiklerini söyledi.
“Türkiye’nin ekonomisi kırılgan bir ekonomi değildir. Biz zorlu finans koşullarına ve ülkemizin içerisinden geçtiği en zor zamanlara rağmen büyüme oranlarını istikrarla yukarı taşıyan köklü bir ekonomiye sahibiz.” diyen Işıkhan, şunları kaydetti:
“Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen milletimizin refahını gözetmekten asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Kovid-19 pandemisi sürecinde dünya ekonomileri sürekli gerileme yaşadığı bir dönemde biz yatırım üzerine yatırım yaptık. Ekonominin çarkları hiçbir zaman durmadı. Ülkemiz, zorlu küresel koşullara ve yaşadığımız afetlere rağmen, AB ve OECD ülkeleri arasında yıllık bazda en yüksek büyüme kaydeden 2. ülke olmuş durumda. 2023’ün ilk çeyreğinde, ocak-mart aylarında yüzde 4 oranında büyüdük. Bu büyümenin yıl boyunca da artacağı öngörülüyor, inşallah 2. çeyreği de büyümeyle kapatacağız.”
Türkiye’nin 20 yılı aşkın yatırım hamlesinden Ankara’nın da payını aldığını, başkente bugüne kadar 604 milyar liraya yakın yatırım yaptıklarını, bunun 33 milyar lirasının çalışma hayatı özelindeki yatırımlar olduğunu anlatan Işıkhan, Ankara’da 2002’den bugüne yaklaşık 260 bin kişinin mesleki eğitim kursları, işbaşı eğitim programları ve girişimcilik eğitim programlarından yararlanmasını sağladıklarını aktardı.
Işıkhan, “2012’den günümüze kadar iş ve meslek danışmanlarımız aracılığıyla başkentimizde 2 milyon 400 bin bireysel görüşme, 440 bin iş yeri ziyareti ve 10 bine yakın okul ziyareti gerçekleştirdik. İşsizlik ödeneğine hak kazanan 705 bin vatandaşımıza 4,4 milyar ödeme yaptık.” dedi.
Bakan Işıkhan, araştırmalarına göre Ankara’da temininde en fazla güçlük çekilen mesleklerin makine işçisi, perakende gıda satış elemanı, fast food hazırlayıcısı, mobilya döşeme işçisi ve lehim bandı işçisi olduğunu ifade etti.
Bakan Işıkhan, Türkiye’nin son yıllarda istihdam rakamlarında tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını, özellikle 2017 başında Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde başlattıkları Milli İstihdam Seferberliği kapsamında bugüne kadar milyonlarca vatandaşın aş ve iş sahibi olmasını sağladıklarını bildirdi.
Bakanlık olarak işverenlere istihdam seviyelerini artırmalarında mümkün olan en büyük katkıyı sağlamak için İŞKUR ve SGK aracılığıyla önemli teşvik ve destek uygulamalarını hayata geçirdiklerini belirten Işıkhan, “Bu kapsamda, bakanlığımızın güncel İŞKUR istihdam verilerine bakıldığında temmuz 2023 itibarıyla İŞKUR aracılığıyla 103 bin 500 kişi işe yerleştirilmiştir. 2023 yılı ocak-temmuz arasındaysa 687 bin işe yerleştirmeye aracılık ettik. Sektörler itibarıyla ise ocak-temmuz 2023 arası en fazla işe yerleştirme sanayi sektöründe imalat alanında gerçekleştirilmiştir.” bilgisini verdi.
2023 yılı ocak-temmuz döneminde 1 milyon 554 bin açık iş alındığını, sanayi sektöründe aynı dönemde 778 bin açık işe 322 bin yerleştirme yapıldığını bildiren Işıkhan, işverenlerin aradığı niteliklerde işçi bulmalarına aracılık edeceklerini belirtti.
Bakanlığın en önemli sorumlulukları arasında yer alan bir diğer konunun da işsizlikle mücadele etmek olduğunu söyleyen Işıkhan, “İŞKUR Temmuz 2022’ye göre kayıtlı işsiz sayısında yüzde 24 düşüş sağlamış bulunmaktayız. İşçilerin mesleki deneyim kazanmasını sağlamak ve istihdam edilebilirliklerini arttırmak amacıyla işbaşı eğitim programlarına hız vermiş durumdayız. 2023 ocak-temmuz döneminde 34 bin kişi bu programlardan yararlanmıştır.” dedi.
İşverenlerin ihtiyaç duydukları nitelik ve beceride işçileri doğrudan yetiştirebilmelerine olanak sağlayan İşbaşı Eğitim Programı ve mesleki eğitim kurslarının etkinliğini artırmak için göreve başladığında değişiklik talimatı verdiğini dile getiren Işıkhan, kısa zamanda sonuçlanacak çalışmalarla bu program ve kurslardan faydalanarak hem aranılan nitelikte işçinin bulunabileceğini hem de finansal destek alarak istihdama katkı sağlanabileceğini ifade etti.
Türkiye’nin 22 yılda kendi uçağını, kendi arabasını üreten bir ülke haline geldiğini anlatan Işıkhan, bütün bunları içeride ve dışarıda Türkiye’nin gücüne inanmayan, destek olmak yerine köstek olmak için elinden geleni ardına koymayanlara rağmen başardıklarını vurguladı.
Işıkhan, “Binlerce yıllık kadim yönetim geleneğimizin kazandırdığı sosyal devlet anlayışımızın yanı sıra bugün ulaşmış olduğumuz başarıların asıl mimarları, Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın yatırım-üretim-istihdam çağrısına kayıtsız kalmayarak, ülkemizin gerçek potansiyelini görerek destek veren işverenlerimiz, yatırımcılarımız ve çalışanlarımızdır. İş dünyasıyla işbirliği içinde, istihdamın artırılması, nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda daha güçlü adımlar atmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Sağlam ekonomik altyapı, sanayi üretim kapasitesi, gelişen ekonomi, genç ve dinamik nüfus açısından avantajlı bir konumda olunduğunu vurgulayan Işıkhan, Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum itibarıyla da üretim ve lojistik üssü olma özelliği taşıdığını, bu nedenle herkese önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi.
“Sizlerin görüşleri, önerileri ve deneyimleri, bu yönde atacağımız adımları daha etkili ve gerçekçi hale getirecektir. Ankara Sanayi Odası üyeleri olarak sizler, ülkemizin ekonomik büyümesinde ve istihdam artışında büyük bir rol oynuyorsunuz. Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde milletimizin engin feraseti, dayanışma ruhu ve azmiyle son yılların zorluklarını hep birlikte atlatacağımıza, sizlerin desteği ve işbirliğiyle Türkiye’nin sanayi alanındaki başarısını daha da yukarılara taşıyacağımıza sağlıklı, güçlü ve güvenli bir çalışma hayatını, daha müreffeh bir toplumu birlikte el ele inşa edeceğimize inancım tamdır. Bizler de hükümet olarak, her zaman yanınızda olmaya ve gereken desteği sağlamaya devam edeceğiz. Geleceğin güçlü müreffeh Türkiye’sini inşallah hep birlikte inşa edeceğiz.”

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.