Riyad’da Arap Ligi ile İslam İşbirliği Teşkilatı’nın birlikte toplanarak 31 maddelik ortak bildiri açıklaması, kimi eksiklerine rağmen olumludur, değerlidir. Dahası “iki devletli çözüm”cülük Kahire’den sonra Riyad’da daha da genişlemiş ve asıl çözüm adresi olan “uluslararası konferans”ın aşamasını oluşturmuştur.
Riyad’da Arap Ligi ile İslam İşbirliği Teşkilatı’nın birlikte toplanarak 31 maddelik ortak bildiri açıklaması, kimi eksiklerine rağmen olumludur, değerlidir.
Dahası “iki devletli çözüm”cülük Kahire’den sonra Riyad’da daha da genişlemiş ve asıl çözüm adresi olan “uluslararası konferans”ın aşamasını oluşturmuştur.
İsrail’e ambargo eksikliği
Eksiklikle başlayalım. Arap-İslam ülkeleri, 4. madde ile İsrail’e silah ve mühimmat ihracatının derhal durdurulmasını istedi. İsrail’in silah ve mühimmatının yüzde 80’ini ABD, kalan yüzde 20’sini de Almanya, Fransa ve İngiltere sağlıyor.
Haliyle dört Batı ülkesine “silah ambargosu” çağrısı yapan Arap-İslam ülkelerinin kendilerinin hangi ambargoyu uygulayacağı önem kazanıyor. Ancak 31 madde arasında ne yazık ki ambargo yok.
Oysa zirve sırasında 10 maddelik çözüm taslağı açıklayan İran Cumhurbaşkanı Reisi, Arap-İslam ülkelerinin İsrail’le siyasi ve ekonomik ilişkileri kesmesini, enerji alanında ticari ambargo uygulanmasını ve halkların İsrail mallarına boykot çabalarının desteklenmesini önermişti.
‘Tek temsilci FKÖ’ mesajı
Ortak bildirinin 27. maddesi, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğunu vurguluyor ve tüm Filistinli grupların FKÖ çatısı altında toplanmasını istiyor.
28. maddede Gazze’nin Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’dan ayrılmasını içeren tüm önerilerin reddedildiği belirtiliyor.
Ayrıca 15. maddede ister Gazze ve Batı Şeria içinde ister dışında olsun, her türlü yer değiştirme, yerinden etme ve sürgün kırmızı çizgi ilan ediliyor.
Bu maddelerle, Hamas faktörü üzerinden İsrail’e destek veren Batılı ülkelerin elindeki dayanak alınmaya çalışılıyor. Gazze ile Batı Şeria ayrılığının İsrail’e sağladığı avantaj ortadan kaldırılmak isteniyor. Böylece bir süredir “Gazze’yi kim nasıl yönetecek” sorusu üzerinden Batı’nın ürettiği çözüm modelleri reddedilerek “tek Filistin” kararlılığı ilan ediliyor.
Konferansın ağırlık merkezi çin
Arap-İsrail zirvesi ortak bildirisinin 29. maddesinde ise işgalin sona erdirilmesini ve iki devletli çözümün uygulanmasını sağlamak üzere uluslararası barış konferansının toplanması çağırısı yapılıyor. İşte asıl önemli konu budur.
Tamam, ABD ve İsrail, etrafında bir düzine tam destekçiyle yalnızlaşmış durumda. Tamam, Avrupa kamuoyunun ardından Avrupa hükümetleri de sıra sıra İsrail işgaline karşı konumlanmaya başladı. Tamam, ABD ile İsrail arasında çelişkiler artmaya başladı. Tamam, dünyanın büyük çoğunluğu Filistin’i destekliyor. Ancak yine de bu sorunun çözümü için mutlaka ABD çözüme mecbur edilmeli. Bunun yolu ise uluslararası bir konferans, konferansın ağırlık merkezi de Çin’dir. (Çin, çözüm için bir süredir uluslararası konferans çağrısı yapıyor zaten.)
Arap-İslam ülkeleri ancak Çin’in ağırlık koymasıyla ABD’yi çözüme mecbur edebilir; Çin ancak arkasında geniş bir cephe oluştuğunda ABD’yi çözüme mecbur edecek ağırlığı sağlayabilir.
İşte Riyad’daki Arap-İslam ülkeleri konferansı, asıl bu karşılıklı etkiyi sağlayacak sürecin aşaması olması nedeniyle değerlidir.
İKi devletli çözüme yaklaşırken
75 yıllık bu sorunun tek çözümü, iki devletli çözümdür. 7 Ekim, iki devletli çözüm destekçiliğinin yükselmesinin önünü açtı ve mevcut statünün artık devam edemeyeceğini ortaya koydu. Yani artık ya iki devlet ya iki devlet!
75 yıllık sorunun çözümüne hemen yarın ulaşmak mümkün değil elbette ama 75 yılda ilk kez çözüme bu kadar yaklaşılmış durumda. İnşa olmakta olan çok kutuplu dünya şartlarının bunda payı büyük. Küresel Güney bu sorunu çözerken uluslararası ilişkileri de yeniden biçimlendirmede yol almış olacak…
SANAYİ HABER AJANSI