Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ortaya çıkanlar, ortaya çıkacakların habercisidir

Ankara, 8 Nisan (Hibya) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ortaya çıkanlar, ortaya çıkacakların habercisidir
Yayınlama: 08.04.2025
2
A+
A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Genişletilmiş İl Başkanları Toplantı’mızın ülkemize, milletimize, demokrasimize hayırlar getirmesini diliyorum. Toplantımıza yapacağınız değerli katkılar için her birinize şimdiden teşekkür ediyorum.

AK Parti ailesi, gerçekten olağanüstü bir gayret içinde oldu. Dayanışma, kucaklaşma ve helalleşme ayı ramazanı, ruhuna ve manasına uygun şekilde idrak etmeye çalıştık.

Şov veya reklam için değil, bir gönüle daha girmek, bir ihtiyaç sahibinin daha elinden tutmak için gece gündüz demeden koşturduk. Bilhassa muhalefete geçen belediyelerde ramazan coşkusunun eksik olmaması için teşkilatımızın her zamankinden daha fazla çaba harcadığını gördük.

Muhalefet belediyelerinin yapmadıklarını bizim teşkilatımız yaptı. Gençlerimiz, göğsümüzü kabartan programlara imza attı. Bayramda da aynı tempoyla çalışmalarımızı sürdürdük.

Bayram sevincimizi gölgeleyen en büyük üzüntü kaynağımız, Gazze’deki kardeşlerimize yönelik saldırılardı. Gazze halkı, İsrail’in yeniden başlayan katliamları sebebiyle bir bayramı daha bombaların altında geçirdi.

Tüm dünyanın gözleri önünde Gazzeli masum çocuklar, kadınlar, siviller hunharca katledildi. Yaralı taşıyan ambulanslara bile kurşun sıkan, sağlık görevlilerinin infaz edildiği apaçık savaş suçu işleyen haydutluğa tanık olduk. Bu tablo karşısında başta Gazze’dekiler olmak üzere tüm mazlumlar için imkanları zorlayarak, her türlü yolu deneyerek girişimlerde bulunduk.

Hafta sonu dördüncüsü düzenlenecek Antalya Diplomasi Forumu’nda da devlet ve hükümet başkanlarıyla Gazze soykırımını görüşerek, zulmü durdurmak için daha fazla neler yapabiliriz sorusuna cevap arayacağız.

Şunu herkes bilsin ve anlasın: Gazze’de insanlık onuru, İsrail tarafından açıkça çiğnenirken, biz oradaki kardeşlerimize sırtımızı hiçbir zaman dönmeyiz. Hakkı ve mazlumu savunma noktasında kimse bize sınır çizemez.

Küresel Siyonist lobinin baskıları karşısında bugüne kadar nasıl diklenmeden dik durduysak, bundan sonra da zalimlerin karşısında eğilmeyecek, bükülmeyecek, hakkı haykırmaya devam edeceğiz.

Gazze’deki katliamların, bir an evvel son bulması, ateşkesin tekrar sağlanması ve barışa giden yolun açılması için elimizden geleni yapıyoruz.

Gerilimi körüklemenin, ateşi büyütmenin, yayılmacı niyetlerle yeni haritalar peşinde koşmanın kimseye bir faydasının olmayacağına inanıyoruz.

Biz kendi ülkemizde nasıl barış ve huzur istiyorsak, Gazze’de, Suriye’de, Lübnan’da da aynı şekilde barış, istikrar ve huzur ortamı istiyoruz.

Türkiye olarak, biz ne hak yeriz, ne de hakkımızın yenilmesine göz yumarız. Gazzeli mazlumlar gibi ihtiyaç duydukları her aşamada Suriyeli kardeşlerimizin de daima yanlarında olacak, komşumuz Suriye’nin istikrara kavuşması için üzerimize düşen sorumlulukları inşallah kararlılıkla yerine getireceğiz.

Bizi bu makamlara getiren garip gurebanın, fakir fukaranın duasıdır. Bizi, son 23 yılda karşılaştığımız onca saldırıdan, onca ihanetten, onca kemgözden koruyan yetimin, öksüzün, düşkünün hayır duasıdır.

Ramazan boyunca bir taraftan iç dünyamızda bir yolculuğa çıkarken, diğer taraftan da siyasi polemiklerden uzak durmaya hassasiyet gösterdik. Ana muhalefetin, çiğ ve çirkin söylemlerine kulak asmadık. Kalabalıklarını özellikle kabalıkla pekiştiren, nobranlıklarını, haddi aşan küstahlıklarını çoğu zaman ‘ya sabır’ diyerek duymadan, görmezden geldik. Bunu da hadsize had bildirmekten çekindiğimiz için değil, ramazanın manevi atmosferine hürmeten yaptık.

Milletimizin kardeşliğine leke sürdürmemek için yaptık. Ama biz, büyüklük sergiledikçe onlar seviyeyi daha da düşürdüler. Biz, sabrettikçe onlar iftiranın ve hakaretin dozunu biraz daha artırdılar. Biz, sorumlu davrandıkça onlar daha kışkırtıcı bir söyleme sarıldılar. Bizim edebimizi, bizim vakarımızı, bizim soğukkanlı tutumumuzu zayıflık işareti olarak algıladılar.

Siyasette düşman yoktur, rakip vardır. Siyasette husumet değil, rekabet vardır. Siyaset, medeniyetin simgesidir. Siyaset, tekamülün, olgunlaşmanın göstergesidir. Kavga, kargaşa, gerilim siyasetin değil, barbarlığın, ilkelliğin sembolüdür. Siyasette hakarete, sokak terörüne, vandallığa, şiddete, yakıp yıkmaya özellikle de küfre yer yoktur ve olamaz.

 Her kim siyasetin meşru kanalları ardına kadar açıkken sokaktan medet umuyor, sokağı adres gösteriyorsa kendini inkar ediyor demektir. CHP’nin içinde bulunduğu durum, tam olarak da budur.

Cumhuriyet Halk Partisi, demokratik zeminde siyaset yapan bir parti gibi değil, marjinal bir örgüt gibi hareket etmektedir.

Türkiye, son üç haftada CHP’nin faşizan yüzünü bir kez daha görmüştür. Protesto bahanesiyle başlatan sokak eylemleri, CHP Genel Başkanının şuursuz açıklamalarıyla milletimizin huzurunu ve Türk ekonomisini, kazanımlarını hedef alan topyekun bir saldırıya evrilmiştir.

Kapsamı her gün genişleyen linç listelerinde hedef gösterilen yerli ve milli işletmeler, ana muhalefetin kara gömleklilerine dönüşen marjinal sol örgütler tarafından taciz ve tehdit edilmiştir.

CHP Genel Başkanı, sorumlu davranmak, sağduyulu davranmak, yargının görevini yapmasına yardımcı olmak yerine yüzlerce milyar lirayı aşan yolsuzluk soruşturmasını engelleme yoluna gitmiştir.

Yolsuzluğu ortaya çıkaran MASAK gibi devlet kurumlarına iftira atarak, bu kurumlarda çalışan kamu görevlilerini itham ederek, yargı mensuplarımıza parmak sallayarak, İstanbul’a çöreklenen suç örgütlerinin hırsızlıklarının üzerini örtmeye çalışmıştır.

Oysa yaşananlar, üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü Türkiye’de artık egemen olduğunun en somut göstergesidir. Yaşananlar, milletin malına, mülküne, kaynaklarına çöken yankesicilerin adalete hesap vermesinden ibarettir.

Aslında CHP yönetimi de bağırarak üstünü kapayamayacakları büyük bir yolsuzluk olduğunun farkındadır. Şimdiye kadar kamuoyuna yansıyanların buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu, bakın onlar da çok iyi biliyor.

İstanbul’un nasıl talan edildiğini, rüşvet çarkının nasıl işletildiğini, bundan kimlerin nemalandığını CHP yönetimi bal gibi biliyor.

Suç örgütünün kimleri haraca, kimleri maaşa bağladığını aynı şekilde CHP Genel Başkanı ve şürekâsı çok ama çok iyi biliyor. Paniklemelerinin arkasında yatan esas sebep budur. Telaşla suç bastırma yoluna gitmelerinin nedeni de işte budur.  Bu ucuz siyasettir. Şimdi bunu kullanıyorlar. Bunun adı, milletin aklıyla, izanıyla, irfanıyla alay etmektir.

CHP Genel Başkanına buradan şunu söylemek istiyorum: Korkunun, paniğin, telaşın ecele faydası yoktur.

Ortaya çıkanlar, ortaya çıkacakların habercisidir. Ne yaparsanız yapın, adaletin tecellisine engel olamazsınız.

Sırf yolsuzluklarını savunmak için kendi ülkesini Batıya şikayet edenler, pisliklerinin üzerini örtmek için ülke ekonomisini batırmakla tehdit edenler, tarih boyunca defalarca olduğu gibi yine hayal kırıklığına uğramıştır.

Süklüm püklüm yardım istedikleri Batıdan destek göremediklerini bizzat genel başkan düzeyinde kendileri de kabul etmek zorunda kaldı.

Yolsuzluklarına Batıdaki dostlarını da ortak etme çabaları bu sefer boşa düştü. Medet umdukları tüm odaklar, onları yüzüstü bıraktı.

CHP’de gelenin gideni aratma geleneği bir türlü bozulmuyor. Gazi’nin partisini aldılar, Batılı güçlerden 3-5 destek cümlesi koparmak uğruna onun bunun ayağına paspas ettiler.

Biz, rakibimiz bile olsa bu ülkedeki hiçbir siyasi partinin, hiçbir genel başkanın böyle acziyet içinde olmasını istemeyiz. Tüm bu yaşananların, CHP’li seçmenin de içine sinmediğine inanıyorum.

Milletine karşı kibirli, Batı karşısında aciz böyle bir şahıs, CHP’nin başında olduğu müddetçe evelallah biz başarılarımıza yenilerini eklemeye devam ederiz.

CHP’nin ve genel başkanının bu savrulmalarından biz partimiz adına asla rahatsız değiliz. Bizim üzüntümüz sadece milletimiz ve demokrasimiz içindir.

Son üç haftada şahit olduklarımız, 1940’ların Halk Partisi neyse 2025’in Cumhuriyet Halk Partisi’nin de aynı olduğunu bize yeniden hatırlattı. Aradan geçen 85 yıla rağmen CHP’nin, faşist zihniyetinde, millete tepeden bakan kibirli siyasetinde hiçbir değişikliğin olmadığını maalesef gördük. Bunlar hiç değişmedi. Bunlar, milli iradenin egemenliğini hiçbir zaman içlerine sindiremedi.

Son şu üç hafta uyguladıkları faşizme, baskıya, dayatmalara bakın, ellerine biraz daha güç geçtiğinde neler yapacaklarını artık siz tahayyül edin. Yıllardır dillerine doladıkları mahalle baskısının ne demek olduğunu 19 Mart’tan bu yana bizzat kendileri gösterdiler.

Rabbim, milletimizi bunların insafına bırakmasın diyorum. Buradan tüm teşkilatıma, özellikle de gençlerimize sesleniyorum. Muhalefetin çirkefleşmesi sizleri asla yanıltmasın. Muhalefetin kabalaşması sizleri asla yıldırmasın. Muhalefetin saldırganlaşması sizleri asla öfkelendirmesin.

CHP’nin ikiyüzlü siyaseti karşısında Anadolu irfanı her seferin galip geldi. Milletimiz Allah’ın izniyle bundan sonra da meydanı CHP faşizmine terk etmeyecektir.

Bir kez daha sizlere çalışmalarınızda başarılar temenni ediyorum. İllerinize döndüğünüzde teşkilat mensuplarımıza ve hemşehrilerinize bizden selam götürmenizi istirham ediyorum.”


SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.