İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, terör örgütü PKK’nın fesih kararında Lozan’ın hedef alındığına işaret ederek “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapu senedine ithamkar bir yaklaşımla başlatılan bu sürecin akıbeti bence malumdur. Çünkü PKK denen terör örgütü hiçbir emelinden vazgeçmemiştir.” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Adana İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıyla başlayan sürece değinen Dervişoğlu, “Şimdi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Toplumsal barıştan ve terörsüz Türkiye'den bahsediliyor. Bu adımların doğru atılmadığını en başından itibaren söyledim. Çünkü bir terörist başının ve terör örgütünün yol göstericiliğinde inşa edilmiş bir sürecin, Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bir fayda sağlamayacağını ifade ettim. Milletim adına bunların doğru olmadığının altını çizerek tehlikeye işaret ettim. Tehlike bugün kapımıza dayanmış durumdadır” dedi.
Milli Savunma Bakanlığı’nın, PKK’nın fesih kararına ilişkin yaptığı açıklamaya işaret eden Dervişoğlu, “Bu sürecin doğru bir biçimde yürütülüp, yürütülmeyeceğine dair kaygılar sadece bende değil, bu ülkeyi yönettiğini zannedenlere de de var. Biraz önce Savunma Bakanlığı'nın açıklamasını okudum. Orada da atılan adımların doğruluğu, verilen sözlerin tutulup tutulmadığının devlet tarafından dikkatlice takip edileceği ifade ediliyor. Böyle olaylar dünyanın başka ülkelerinde de yaşanmıştır ama oldukça şeffaf bir biçimde ele alınmıştır. Biz ‘siyasi partileri konuyla ilgili bilgilendirin’ dediğimizde bizi İmralı ulaklarıyla muhatap kılmak istediler. Ben de İYİ Parti Genel Başkanı olarak, ‘Benim muhatabım İmzalı ulakları değil, doğrudan doğruya bu ülkeyi yönetenlerdir’ dedim. Şu ana kadar hükümetten, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bakanlardan ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı’ndan herhangi bir bilgi almadık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenler gerçekten iktidarlarsa, yani muhatap aldıkları örgüt gibi davranmayacaklarsa, bu konuyla alakalı bilgileri milletle paylaşmak mecburiyetindedirler” ifadesini kullandı.
demokratik bir cumhuriyetin kurulmasını istiyorlar. Bunu isteyenler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde zaten. Burası demokratik bir Cumhuriyet olmasa bunu talep edenler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olamazdı. Ortak vatandan bahsediyorlar. Burası hepimizin ortak vatanı. Kürt nüfusunun büyük bir çoğunluğu Ankara'nın batısında yaşıyor. Bu vatan bizim ortak vatanımız olmasaydı, herkes belli bir sınırın içerisinde kendisine gelecek arardı. Ortak vatan ve demokratik cumhuriyet kavramlarının, bu kavramları ortaya atanlar tarafından açıklanması lazım. Ama bir örgüt silah bırakma maksadı ile bir kongre topluyor ve o kongrenin sonucunda ortaya çıkan bildirgede Lozan'a saldırıyorsa benim tarafımdan bakıldığında silah bıraksa da bırakmasa da hâlâ ihanetin odağı olmaya devam ediyordur demektir. Bu ihanete geçit vermeyeceğiz. Ayrıca sonuç bildirgesinin de eğer Lozan'ı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş felsefesini temsil ettiği iddia ediliyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin PKK kongresinin sonuçlarına bakarak Türk milletine ve devletine gelecek tayin etme hakkının bulunmadığını ifade ediyorum. Ayrıca o bildirinin devlet tarafından yok sayılarak çöpe atılmasını öneriyorum” dedi.
Terör örgütü Öcalan için konuşulan af ve siyaset yapma hakkı iddialarına değinen Dervişoğlu, “Böyle bir hakkı sadece devlet yönetiyorum diye hiç kimse kullanamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden istenenler, Türk milletinin kabulü olursa bu cani örgüte verilebilir. Yapılması icap eden şey algı oluşturmak yerine doğrudan doğruya millete başvurmaktır. Millet, PKK denen terör örgütünün cani başı, 50 bin evladımızı katilini affetmek istiyor mu istemiyor mu? Bu millete sorulmalıdır. Demokratik cumhuriyetin arkasındaki gizli talepler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yaptığımız için bizce malumdur. Kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. Ortak vatandan murat nedir? Bu doğru bir biçimde anlatılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, “Bahçeli’nin bu konuyla ilgili çok büyük bir siyasi risk aldığı söyleniyor. Bu ülkede risk alanlar bizleriz. Bu ülkede risk alanlar şehitlerimiz, gazilerimiz ve onların aileleridir. Toprağa verdiklerimizdir. Siyasetçilerin aldığı bir risk yoktur. Ne Recep Tayyip Erdoğan risk almıştır ne de Devlet Bahçeli risk almış. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenler kaybetmiş sanki PKK kazanmış gibi bir hava estirmek istenmektedir. Türk düşmanlarına bu zafer duygusunu yaşatmamak için gecemi gündüzüme katarak Anadolu'yu karış karış dolaşacağım ve müdafaa-i hukuk kongreleri toplayacağım” diye ekledi.
SANAYİ HABER AJANSI