Ekonomist Mahfi Eğilmez’e Göre: Nobel Ekonomi Ödülü ve Anayasanın Değiştirilemez Maddeleri

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e Göre: Nobel Ekonomi Ödülü ve Anayasanın Değiştirilemez Maddeleri
Yayınlama: 16.10.2024
5
A+
A-
1901 yılından bu yana, Nobel ödülleri; fizik, kimya, tıp, edebiyat ve barış alanlarında insanlığa katkı sağlayan eser ve buluşların sahiplerine verilmektedir. Ödüllerin kaynağı, Alfred Nobel’in kendi adıyla kurduğu vakfa yaptığı bağışlardır. Ödüller, farklı komiteler tarafından verilmektedir: Fizik ve kimya ödülleri İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, tıp ödülü Karolinska Enstitüsü, edebiyat ödülü Norveç Nobel Komitesi tarafından belirlenmektedir. Barış ödülünü ise Norveç Parlamentosu tarafından seçilen bir kurul vermektedir. Ödül sahipleri, bir madalya, diploma ve yıllar içinde değişen miktarda para ödülü kazanmaktadır (günümüzde bu miktar 1 milyon doların biraz üzerindedir).

Nobel Ekonomi Ödülü ise orijinal Nobel ödülleri arasında yer almamakta, 1969 yılında İsveç Merkez Bankası tarafından finanse edilen bir ödül olarak ortaya çıkmıştır. Bu ödül, Nobel Vakfı’nın desteğiyle verilmekte ve İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından belirlenen adaylarla birlikte Nobel ödülleri prosedürüne tabidir. İlk Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanan iktisatçılar Ragnar Frisch ve Jan Tinbergen olmuştur.

Bu yılın Nobel Ekonomi Ödülü, Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’a verilmiştir. Ödül komitesi başkanı, “Ülkeler arasındaki büyük gelir farklılığını azaltmanın zamanımızın en büyük amacı olduğuna” vurgu yaparak bu üç iktisatçının toplumsal kurumların önemini ortaya koyduğunu belirtmiştir. Akademi, bu iktisatçıların bazı ülkelerin zayıf kurumları nedeniyle gelişemediğini, diğer ülkelerin ise toplumsal kurumlarını geliştirerek refahlarını artırdığını savunan çalışmalarını ödüle layık görmüştür.

Mahfi Eğilmez, bu bağlamda, kurumların yalnızca örgütlerden ibaret olmadığını ifade ediyor. Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası gibi kurumların yanı sıra, hukuk, demokrasi, eğitim ve laikliğin de birer kurum olduğunu vurguluyor. Eğilmez’e göre, merkez bankasının bağımsızlığı kadar, eğitim sisteminin bilime dayanması ve hukukun üstünlüğünün sağlanması da önemlidir.

Eğilmez, ekonomik veya askeri güç sahibi olmanın tek başına gelişmişlik ölçüsü olamayacağını belirtiyor. İnsan haklarını güvence altına almayan, hukuku eşit uygulamayan bir ülkenin GSYH’sini artırmasının yeterli olmadığını savunuyor.

Türkiye Anayasası’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak tanımlanmaktadır. Eğilmez, bu maddelerde belirtilen ilkelerin günümüzde uygulamada var olmadığını, siyasi iktidarın bu maddelerde değişiklik yapma imkânını zorladığını ifade ediyor.

Sonuç olarak, Acemoğlu, Johnson ve Robinson’un Nobel ile ödüllendirilmesi, Mahfi Eğilmez’in Türkiye’deki yapısal reformların önemine dair 35 yıllık vurgusunu bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve yapısal tuzaklardan çıkabilmesi için gereken reformların kaçınılmazlığını gözler önüne sermektedir.

Kaynak: Mahfi Egilmez / SHA

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.