Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Elif Sağsak, endokrin bozucuların nerelerde bulunduğu ve maruziyeti azaltmak için neler yapılması gerektiği konusunda önemli uyarılarda bulundu.
Edokrin bozucular ergenlik sürecini nasıl etkiliyor?
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Elif Sağsak’ın verdiği bilgiye göre, endokrin bozucular doğal ve sentetik olarak 2 gruba ayrılıyor. Doğal endokrin bozucuların başında doğada bulunan, doğal hormon yapısındaki gıdalar olan fitoöstrojenler geliyor. Sentetik grup için de endüstriyel temizlik malzemeleri, fitalatlar ve tarım ilaçları (pestisitler) yer alıyor. Endokrin bozucuların ergenlik sürecini nasıl etkilediği konusunda Doç. Dr. Sağsak şu bilgileri verdi: “Endokrin bozucular vücudumuzda beyin veya üreme organlarındaki hormon reseptörlerini etkileyerek ergenliğin daha erken başlamasına veya kızlarda ergenliği taklit eden izole meme büyümesine neden olabiliyor. Daha nadir olarak gecikmiş ergenliğe de neden olabiliyor. Yapılan çalışmalarda günde iki kez kırmızı et yiyen, yoğun trafiğin olduğu anayol kenarında yaşayan, tütün dumanına maruz kalan kızlarda ergenlik yaşının daha düşük olduğu gösterilmiş. Başka bir çalışmada daha erken adet gören kızların idrarında daha ileri yaşta adet gören kızlara göre endokrin bozucular daha fazla tespit edilmiş. Aynı zamanda östrojenik etkileri olan endokrin bozucular erkekler çocuklarda da jinekomastiye yani meme büyümesine de yol açabiliyor.”
''Bu ürünlerin fazla kullanımı maruziyeti artırıyor''
Uzun süre fitoöstrojenler içeren ürünlerin tüketimi ile vücutta östrojen benzeri bir etki görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Sağsak, “Fitoöstrojenler doğada bazı besinlerin içinde bulunur. Bunların başında soya ürünleri, keten tohumu, adaçayı, meyan kökü, ısırgan otu gelir. Fitoöstrojenler aynı zamanda çilek, kızılcık, ahududu gibi meyvelerde de bulunur. Bu meyvelerin yıl boyu, mevsimi dışında, günde 1 porsiyondan fazla tüketimi sonucunda da vücutta östrojen benzeri etki görülebilir. Bunun yanında çoğu bitki çayları ve besin takviyeleri içinde de bu maddeler yaygın olarak bulunmaktadır. Bitki çaylarının da çocukların beslenmelerinde yeri olmadığını hatırlatan Doç. Dr. Sağsak, sözlerine şöyle devam etti: “Tek tük, tadımlık tüketilen bitki çayları değil ama özellikle aylarca düzenli içilen, adaçayı, ısırgan otu içeren bitki çayları yine östrojenik etkiler göstererek çocuklarımızda erken ergenliğe neden olabilir.”
Endokrin bozuculara maruziyetimiz azaltmak mümkün!
Günümüz şartları altında endokrin bozuculara maruziyeti sıfıra indirilemese de azaltmanın mümkün olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sağsak, bu konuda yapılabilecekleri şöyle sıraladı:
''Etiket okumak alışkanlık haline getirilme: Bir ürün alırken içinde BPA içermediğine dikkat etmemiz gerekir. Bu nedenle etiket okumayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Çocukların plastik ürünlerle, oyuncaklarla maruziyeti olabildiğince kısıtlanmalı. Bebeklerin kullandığı emzik ve biberonların da BPA içermediğine dikkat edilmeli. Gıdalar plastik kaplarda saklanmamalı: Anne sütü ve mamalar, çocuklara sunduğumuz gıdalar plastik kaplarda saklanmamalı, plastik kaplarda saklanan yiyecekler özellikle mikrodalgada ısıtılmamalı, yerine seramik kaplar kullanılmalı. Plastik kap kullanıyorsak sıcak yemekle temas etmemeli ve bulaşık makinasında yıkanmamalı. Çocuklara çelik matara tercih edilmeli: Özellikle okul mataraları için plastik ürünler kullanmamalıyız. Mümkün oldukça çelik mataralar tercih edilmeli. Kullandığımız pet şişeler çok soğuk ve sıcak ortamlarda kimyasal madde salgıladıkları için güneş ışığında bırakılmamalı veya dondurucuya konmamalı. Plastik ambalajlı ürün alacaksak da bu ürünlerin alt kısmında yazılan simgelere dikkat edelim. 1,2,4,5 sayıları varsa sağlık için risk taşımıyor ancak 3-6ve 7 numaraların olması sağlık açısından riskli oluşturduğu anlamına geldiği hatırlanmalı.''
SANAYİ HABER AJANSI