Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın ardından ilk canlı yayın bağlantısını Samsun Üniversitesi öğrenci ve akademisyenleri ile gerçekleştirdi.
Türkiye’nin ilk astronotu Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki bilimsel deney çalışmalarına devam ediyor. Gezeravcı, Samsun Üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerinin sorularını, uzaydaki deneyimlerini ve merak edilenlerini paylaştı.
Uluslararası Uzay İstasyonu hakkında bize biraz bilgi verebilir misin?
Gezeravcı: “Görev yaptığımız Uluslararası Uzay İstasyonu, dünyanın alçak yörüngesinde yer alan bir uzay üssü. Dünya yüzeyinden ortalama 400 kilometre yükseklikte, saniyede yaklaşık 8 kilometre hızla hareket eden bu uzay üssü, düşük yerçekimi ortamında bilimsel deneyler yapılmasına imkân veren bir laboratuvar görevi görüyor. Bunun yanında, eşzamanlı olarak, dünyayı gözleyebildiğimiz insanlı yapay bir uydu niteliği de taşıyor. Saatte yaklaşık 28 bin kilometre hızla, dünyanın etrafında ortalama 90 dakikada bir tam tur atıyoruz. Boyutlarına gelecek olursak, yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde. 74 metreye 110 metrelik ölçüleriyle bu istasyon, insanoğlu tarafından bugüne kadar uzayda inşa edilmiş en büyük yapı olma özelliği taşıyor.”
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yaşayabilmek ve oraya uyum sağlayabilmek için şu ana kadar ne tür aşamalardan geçtin?
Gezeravcı: “Öncelikle, görevin fizyolojik gerekliliklerini karşılamaya yönelik alçak basınç odası ve santrifüj eğitimleri aldık. Bu eğitimlerde, bir uzay aracının fırlatma ve yörüngede seyir koşullarında ani ivmelenmelerini, çok kısa sürede yaşamanın insan vücudundaki etkileri ve bunlara karşı nasıl mukavemet gösterileceği üzerinde çalıştık. Ardından, fırlatmanın gerçekleştirileceği Falcon-9 roketi ve üzerindeki Dragon uzay aracının normal operasyonuna ve olası acil durum senaryolarına yönelik eğitimleri tamamladık. Bu kısım çok önemliydi. Nitekim; olası acil durum senaryolarının çeşitlendirilebileceği yüzlerce farklı senaryo kombinasyonu mevcuttu. Bunun ardından ise, uzay istasyonunun normal operasyonu ve acil durum prosedürlerini öğrendik.”
Görev sonrası nereye iniş yapacaksınız?
Gezeravcı: “Dragon kapsülü, görev dönüşü suya iniş yapmak üzere tasarlanmış bir uzay aracı. Planlı inişimiz, fırlatmanın da gerçekleşmiş olduğu Florida eyaletinin doğusundaki Atlas Okyanusu ve batısındaki Meksika Körfezi’nde yer alan toplam 7 potansiyel iniş noktasından birisine olacak. Neden potansiyel diyorum? Çünkü; inişe karar verilen gün ve saate ilişkin fırlatma öncesinde yapılan istatistiki değerlendirmeler güncel bilgiler ışığında gözden geçirilerek karar veriliyor. Meteorolojik bilgiler, dalga yükseklikleri ve bunun gibi iniş planlamasında etkili olan birçok faktörün, planlanan iniş zamanındaki durumuna göre iniş noktasına karar vermek gerekiyor. Tüm bu bahsettiğim detaylar, planlı iniş için geçerli.”
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda ne tür deneyler yapıyorsun?
Gezeravcı: “Deney konularımız, malzeme bilimi, biyoloji, fizik, tıp ve genetik alanlarında farklı disiplinlerde araştırma konularını içeriyor. Bu deneyler bilim insanlarının ve öğrencilerin araştırmaları kapsamında gerçekleştiriliyor. Birkaç örnek vermem gerekirse, TÜBİTAK bünyesinde hazırlanan gMetal deneyimizde; kimyasal tepkimesiz koşullarda katı parçacıklar ile akışkan ortamı arasında homojen bir karışımın oluşturulmasına yerçekiminin etkisini araştıracağız. Diğer yandan, tıp alanında, uzay ortamının insan sağlığı üzerindeki etkilerini incelediğimiz bir deneyimiz var. Bu deneyde radyasyona maruz kalmanın kansere neden olan baskılayıcı hücrelere etkisi inceleniyor. Ayrıca, yerçekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genler ve bunların bağışıklık sistemiyle ilişkileri araştırılıyor. Bu etkilerin tespit edilebilmesi için, ilk önce dünyadayken kan örneklerim alındı. Şu anda da uzayda kan örneklerim alınmaya devam ediyor. Görev sonunda dünyaya inişimizi takiben de yine kan örneği vereceğim. Sonuçlar ilgili hocalarımıza gönderilecek.”
Pilotluktan gelen bir astronot olarak, yerçekimsiz ortamda en çok zorlandığın ve en rahat uyum sağladığın unsurlar hangileri oldu?
Gezeravcı: “Uluslararası Uzay İstasyonunda, herkes için genelde en çok zorluk çekilen unsur “bir konumda sabit olacak şekilde durabilmek”. Bunu uzun süre yapmak neredeyse imkansız. En rahat hissettiğim ve dünyadaki uçuş tecrübemin sağladığı en büyük fayda, yerçekimsiz ortamda oryantasyonumu çok hızlı bir şekilde sağlayabilmek ve havada uçarcasına hareket edebilmek oldu. Kendimi mikro yerçekimi ortamında, çelik kanatlarım olmaksızın, bir kuş gibi gerçekten serbest ve özgür hissediyorum.”
SANAYİ HABER AJANSI