Kozmetik ürünler, insan ve çevre sağlığı için tehlike saçmaya devam ediyor. Neredeyse her 2 kişiden biri, düzenlemeye tabi olmayan kozmetik ürünlerin potansiyel risklerinden endişe duyuyor. Bir araştırmada, test edilen ürünlerin yüzde 50’sinde, sağlık sorununa neden olan madde kullanılmasına rağmen etiketlerinde buna yer verilmediği görüldü. Konuya dair farkındalık yaratmayı amaçlayan bir doktor ise kozmetikteki kimyasalları bilimsel verilerle anlattığı kitabını yayımladı.
Makyaj malzemesi gibi kozmetik ürünleri kullananların bir kısmı, bunların içeriğini kontrol ederken bir kısmının bu ürünlerin içindeki kimyasallara dair herhangi bir bilgisi ya da farkındalığı bulunmuyor. Ancak birçok kozmetik markası, ürünlerinde kansere ve hormonlar üzerinde bozucu etkilere sahip, bağışıklık sistemini zayıflatan kimyasallar kullanıyor. İnsanların %45'i ise düzenlemeye tabi olmayan kozmetik ürünlerin potansiyel tehlikelerinden endişe duyarken, Environmental Science & Technology Letters’da yayımlanan lisanslı bir makaleye göre, test edilen popüler kozmetik ürünlerinin yarısından fazlasında, makyajda dayanıklılığı artırmak için per- ve polifloroalkil maddelerin (PFAS’ler) kullanıldığı kaydedildi. Sonsuz kimyasallar olarak da tabir edilen PFAS’nin kanser, yüksek kolesterol ve zayıf bağışıklık sistemi gibi birçok sağlık sorununa neden olduğu bilinirken, bu maddenin ürünlerde kullanıldığına dair etiketlerde bilgi yer almadığı ortaya konuldu.
Araştırmada, PFAS’nin yüksek seviyede kullanıldığı ürünlerin potansiyel sağlık riskleri taşıdığı belirtilirken, Dr. Didem Gülmez, tamamı bilimsel verilerden oluşan “Kozmetik Mi Zehir Mi? isimli kitabıyla konuya dair hem toplumsal hem de bireysel farkındalık yaratmak için önemli bir adım attı.
“Kozmetiklerle maruz kaldığımız kimyasallar yılda neredeyse 2 kg”
Dr. Didem Gülmez, kitabı hakkında şu bilgileri paylaştı: “Kozmetik ürünlerdeki kimyasalları anlatan ve Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan kitabımı, sağlığımızı ve çevreyi olumsuz etkileyen bu konuda farkındalık oluşturmak için kaleme aldım. Çünkü hayatımız boyunca birçok kimyasala maruz kalıyoruz. Bunların önemli bir kısmı cildimize uyguladığımız kozmetik ürünlerden gelirken, cildimiz bu maddeleri adeta bir sünger gibi emiyor ve bu maddeler kana karışıyor. Her yıl kozmetik ürünlerden vücudumuza geçen kimyasalların oranı 2 kilogramı bulabiliyor. Bu ürünlerin başında makyaj malzemeleri gelirken, sıralamayı parfümler, sabunlar, şampuanlar, bebek ürünleri, diş macunları takip ediyor.”
“Kozmetik ürünlerdeki kimyasallar, kanseri bile tetikleyebilir”
Cilt yoluyla emilen kimyasalların kümülatif bir şekilde vücudumuzda biriktiğini vurgulayan Dr. Didem Gülmez, “Kimyasallar, başta hormonlarımız olmak üzere, sinir ve bağışıklık sistemimizi etkileyebiliyor, hatta kanser oluşumunu bile tetikleyebiliyor. Kitabımda bu kimyasalların ve ağır metallerin vücudumuza olan etiklerini bilimsel yayınların ışığında inceleyerek değerlendirdim. Böylece, kişilerin bir yandan bilgilenmesini sağlarken bir yandan da etiketlere hakim olarak bu kimyasallardan ve ağır metallerden kaçınmak için rehber niteliğinde bir kaynak oluşturdum. Ayrıca cilt yenilenmesi ve gençleşme için hem yaşam tarzında hem de beslenme ve cilt bakımı ile ilgili doğal tavsiyelerde bulundum” şeklinde konuştu.
SANAYİ HABER AJANSI