Cinsiyet eşitliğine dair yapılan araştırmalar, dünyanın bu konuda başarısız olduğunu gösterirken, “Sesi Açıyoruz!” programının yeni bölümünde cinsiyet eşitliğinde çok paydaşlı işbirliğinin önemi konuşuldu.
UN Women ve UN DESA tarafından ortaklaşa hazırlanan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde İlerleme: 2023 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Görünümü raporu, cinsiyet eşitliğini sağlık, esenlik, eğitim, iş, sürdürülebilirlik açılarından ele alıyor. Raporda iş dünyasındaki eşitsizliğin devam edeceği belirtilirken, kadınların işyerlerinde yönetim pozisyonlarındaki payının 2050’ye kadar bile %50’inin altında kalacağı kaydediliyor. Cinsiyet eşitliğinin sağlanması için de yıllık 360 milyar dolar yatırım yapılmasının önemine dikkat çekiliyor.
Açıklanan istatistikler, toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesine yönelik çok paydaşlı işbirliğinin gerekliliğini gözler önüne sererken, İn-an Hareketi’nin Harvard Business Review’in sosyal medya kanalında yaptığı “Sesi Açıyoruz!” program serisinin yeni bölümünde cinsiyet eşitliğinde pozitif bir bakış açısı edinerek çözüm üretmenin kritik rol oynadığı vurgulanıyor. Sunuculuğunu Twiser CGO’su (Chief Growth Officer) ve İn-an Hareketi’nin Kurucusu Bahar Taşkın Öztürk’ün üstlendiği programın bu bölümüne konuk olan Lüks Marka İletişim Danışmanı, Girişimci Özlem Güsar ise kendi deneyimlerinden yola çıkarak hem iş dünyasının mevcut yapısına ışık tutuyor hem de kariyerine yeni başlayanlara tavsiyelerde bulunuyor.
“Kadınlar, uygun zemini bulduklarında öngörülenden cesur ve güçlü oluyor”
Cinsiyet eşitliğini farklı konu başlıklarıyla ele almak üzere 2 yıl önce kurdukları Işıldayanlar Konferansı’ndan bahseden Lüks Marka İletişim Danışmanı, Girişimci Özlem Güsar programda, “Türkiye’de kadınla ilgili tüm araştırmalar, sektörel değerlendirmeler, söylemler negatiften besleniyor ve çoğu zaman erkekler tarafından dile getiriliyor. Ancak bunlar bizi motive etmiyor. İnsanların pozitiften beslenerek elini taşın altına koymasını istiyoruz. Konferans girişimimizi de bu yüzden kurduk” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Konferanslarımızı şu ana kadar çevrimiçi kanallardan 17 bin kişi izledi, 800 kişi fiziken katıldı. Bu süreçte gördük ki kadınlar uygun ortamı bulduklarında sanılanın aksine çok daha güçlü ve cesur davranabiliyor. Bunun için doğru zeminin oluşturulması lazım. Bizim gibi kişilerin ya da markaların ise onlara bu ortamı yaratması toplumsal bir sorumluluk.”
“Gençler önce kendilerini tüketen ve büyüten konulara odaklanmalılar”
“Cinsiyet eşitliğinin sağlanması için lüks markaların yaptıkları işbirliklerinde çevrecilik, sürdürülebilirlik gibi konulara odaklanmaları gerekiyor. Çünkü gençler artık dijital ortamda gördükleri yüzlerden etkileniyor” şeklinde konuşan Özlem Güsar, kariyerine yeni başlayan gençlere şu tavsiyelerde bulundu:
“Hayatlarında kendilerini tüketenlerle büyütenleri ayırt edemedikleri noktada işkolik olacaklar. Ancak önce kendilerini büyüten şeyleri seçip sonra başkalarına faydalı olmaya odaklanmalılar. Kendilerini tüketen konulara adapte olurlarsa, bir süre sonra başkalarına faydalı olamazlar. Her şeye rağmen yürümeye devam etmeliler.”
“Erkek sayısı fazla olan işyerlerinde, kadınlar değişmek zorunda kalıyor”
Twiser CGO’su (Chief Growth Officer) ve İn-an Hareketi’nin Kurucusu Bahar Taşkın Öztürk ise cinsiyet eşitliğine dair, “Erkek popülasyonun yüksek olduğu işyerlerinde kadınlar bazen onlara uyum sağlamak zorunda kalarak kendilerinde değişiklik yapmaya yöneliyor. Genç yaştaki kadın çalışanlarda bu durum daha sık görülebiliyor. Ancak belki de soruna çok odaklanmadan yola devam etmek gerekiyordur. Sorunlara pozitif yönden bakarak çözüm üretmek şart. Biz de kadınların iş dünyasındaki varlığını güçlendirmek için eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılığa dair çalışmalar yürüttüğümüz İn-an Hareketi’ni tam da bu yüzden kurduk. Programımızın gelecek bölümlerinde de cinsiyet eşitliğine farklı perspektiflerden bakacağız ve koşulların iyileştirilmesi için farklı seçenekler üreteceğiz” ifadelerini kullandı.
SANAYİ HABER AJANSI