TCMB: Küresel enflasyon son dönemde yatay bir seyir izlemiştir

İstanbul, 13 Mart (Hibya) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 6 Mart toplantısına dair özet yayımlandı. Özette küresel enflasyonun son dönemde yatay bir seyir izlediği bildirildi.

TCMB: Küresel enflasyon son dönemde yatay bir seyir izlemiştir
Yayınlama: 13.03.2025
1
A+
A-

Özete göre, küresel ticarette korumacı eğilimlerin artması ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizlikler, son dönemde küresel büyüme görünümünü olumsuz etkiledi. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 2,1; 2026 yılında ise yüzde 2,4 oranında artacağı tahmin ediliyor.

Türkiye’nin dış talebinin kademeli olarak toparlanacağı öngörüsü korunmakla birlikte, bu durumun ocak ayındaki tahminlere kıyasla daha gecikmeli olacağı değerlendiriliyor. Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korundu.

ABD ekonomisinin büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etti. Küresel talep görünümü, korumacı eğilimlerdeki artış, arz yönlü faktörler ve jeopolitik riskler emtia fiyatlarının dalgalı bir seyir izlemesine neden oluyor. Küresel ekonomi ve ticaret politikalarına ilişkin artan belirsizlikler ile jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülüyor.

Küresel enflasyon son dönemde yatay bir seyir izlendi. Hizmet enflasyonundaki katılık devam ederken, ticaret politikalarında korumacı eğilimler enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri artırdı. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirim süreçleri devam ederken son dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdürecekleri değerlendiriliyor. Bu süreçte GOÜ hisse senedi piyasalarından portföy çıkışları devam etti.

Türk lirası (TL) mevduat faizleri, politika faiz indirimi ile uyumlu bir şekilde, 24 Ocak haftasına kıyasla 178 baz puan gerileyerek 28 Şubat haftası itibarıyla yüzde 50,1 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 588 baz puan azalarak yüzde 48,5; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 233 baz puan azalarak yüzde 64,8; konut kredisi faizleri 60 baz puan azalarak yüzde 39,9; taşıt kredisi faizleri ise 318 baz puan azalarak yüzde 36,8 seviyesinde oluştu.

Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 24 Ocak-28 Şubat döneminde yüzde 2,7 seviyesine geriledi. Bu dönemde bireysel kredilerin tüm alt kırılımlarının büyümesinde gerileme görüldü. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 2,3 seviyesinden yüzde 1,7’ye geriledi.

Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,2 seviyesinden yüzde 2,0’a geldi. YP kredilerdeki gelişmeler dikkate alınarak sıkı parasal duruşun desteklenmesi amacıyla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında 1 Mart 2025 tarihinde değişiklik yapıldı. Bu kapsamda, YP krediler için aylık yüzde 1 olan büyüme sınırı yüzde 0,5’e düşürülürken, YP kredi büyüme sınırından istisna tutulan kredilerin kapsamı daraltıldı.

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çıkış stratejisi kapsamında tüzel kişilerin tüm KKM hesaplarında (YUVAM hesapları dahil) hesap açma ve yenileme işlemlerinin 15 Şubat 2025 itibarıyla sonlandırılmasına karar verildi. Ayrıca, tüzel kişi KKM hesapları, KKM’nin TL’ye geçişine ve yenilenmesine ilişkin hedeflerden çıkarıldı. Parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla 4 Şubat’ta bankaların 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli TL cinsinden yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlar, yurt dışından kullanılan krediler ve yurt dışı bankalar mevduatı (katılım fonu) yükümlülükleri için zorunlu karşılık oranı yüzde 8’den yüzde 12’ye yükseltildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 24 Ocak’tan bu yana 6,2 milyar ABD doları artarak 28 Şubat itibarıyla 173,7 milyar ABD dolarına yükseldi. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 22 Ocak’tan bu yana sınırlı miktarda düşerek 5 Mart itibarıyla 255 baz puan seviyesine geriledi.

Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 5 Mart itibarıyla yüzde 9,1 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 17,3 seviyesine düştü.  Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 0,3 milyar dolar, hisse senedi piyasasına ise 0,5 milyar dolar olmak üzere toplam 0,8 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşti.

Para politikası duruşunun kredi ve mevduat piyasaları ile iç talep üzerindeki etkileri yakından izleniyor.
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verileri, önceki iki çeyrekteki sınırlı negatif büyüme oranlarını takiben, 2024 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyette toparlanmaya işaret etti. Bu dönemde, kampanyalar ve yaklaşan ücret güncellemeleri kaynaklı öne çekilen talep, hanehalkının mal talebinin güçlü seyretmesine katkıda bulundu.

Buna bağlı olarak, özel tüketimin büyümeye katkısı pozitif oldu. Mal ve hizmet ihracatı çeyreklik bazda azalırken, mal ve hizmet ithalatı artmış, net ihracatın çeyreklik büyümeye katkısı negatife döndü. Yılın son çeyreğinde talep kompozisyonundaki dengeli seyir bir miktar bozulurken, yılın genelinde yurt içi talebin büyümeye katkısında belirgin düşüşle birlikte net ihracatın pozitif katkısı ön plana çıktı.

Aralık ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 0,4, çeyreklik bazda ise yüzde 4,2 oranında artış gerçekleşti. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 4,7 oranında artarken çeyreklik yükseliş yüzde 4,0 oldu. Hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksi aralık ayında yüzde 1,2 oranında arttı.

Çeyreklik bazda ise önceki iki çeyrekte daralma kaydettikten sonra yüzde 1 oranında sınırlı yükseliş gösterdi. Bu çerçevede, yurt içi talep dördüncü çeyrekte öngörülenin üzerinde olmakla birlikte, enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde seyretti.

Öncü veriler bu destekleyici görünümün yılın ilk çeyreğinde de sürdüğünü ima ediyor. Nitekim ilk çeyreğe ilişkin mevcut talep göstergeleri, tüketim harcamalarının önceki çeyrekteki artışı sonrasında daha ılımlı seyrettiği yönünde işaretler veriyor.

Kartla yapılan harcamalar, 2024 yılının son çeyreğindeki yükselişinin ardından ocak ve şubat aylarında aylık bazda azalış eğilimi sergiledi.

Otomobil ve beyaz eşya satışları ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla, sınırlı oranlarda artmaya devam etti. Aynı dönemde, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinin sınırlı bir artış göstermekle birlikte tarihsel ortalamasının altındaki seyrini sürdürdüğünü ima ediyor.

Tüketici fiyatları şubat ayında yüzde 2,27 oranında yükseldi, yıllık enflasyon 3,07 puan gerileyerek yüzde 39,05 oldu. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 2,61 ve 2,44 puan azalarak yüzde 39,47 ve yüzde 40,21 oldu. Yıllık enflasyona katkılar tüm ana gruplarda geriledi. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu gerilemiş ve ana harcama gruplarının tamamında yavaşlama kaydedildi.

Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,3 puan yükselerek yüzde 28,3 seviyesine ulaştı. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi 0,4 puanlık bir güncelleme ile yüzde 19,1 düzeyinde gerçekleşti, diğer vadelerdeki beklentiler geriledi. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 0,1 puan ve 0,5 puan aşağı güncelleme ile yüzde 25,3 ve yüzde 17,3 seviyesinde gerçekleşti.

5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yatay seyrederek yüzde 11,0 düzeyinde ölçüldü. Reel sektör beklentilerine bakıldığında ocak ayında yüzde 43,8 olarak ölçülen firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, şubat ayında 1,9 puan azalarak yüzde 41,9 seviyesine geriledi.

Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri ise 0,4 puan yükselerek yüzde 59,2 seviyesinde gözlendi. Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketi PPK kararından sonra yayımlandı. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor.

Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 42,5’e indirilmesine karar verdi.

Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendiriyor. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacak.


SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.