İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi, yenidoğan yoğun bakım sorumlusu Prof. Dr. Şenol Bozdağ, “Dünya Prematüre Günü” nün anlam ve önemini anlattı hem de premature bebeklerin süreçleri hakkında bilgilendirmede bulundu.
''Her 10 bebekten 1’I premature!''
37. gebelik haftasından önce doğan tüm bebekler prematüre olarak değerlendirildiğini belirten İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi, yenidoğan yoğun bakım sorumlusu Prof. Dr. Şenol Bozdağ, ''Canlı doğan her 10 bebekten biri prematüre bebektir. Dünyada her yıl 13 milyon bebeğin prematüre doğduğu ve bunların bir milyonunun birinci yaş gününü göremeden prematüreliğin neden olduğu sorunlar nedeniyle hayatlarını kaybettikleri bilinmektedir.'' şeklinde konuştu.
''Bebek bin gramın üstündeyse yaşama oranı yüksek!''
Türkiye'de geçen yıl doğan bir milyon 35 bin 795 olduğunu ve bu bebeklerin yüzde 12'sinin prematüre olarak dünyaya geldiğini söyleyen Prof. Dr. Şenol Bozdağ, ''Bu bebeklerin yüzde 88,5'i 32-36 haftalıkken, yüzde 11,5'i de 32 haftanın altında hayata gözlerini açtı. Prematüre olarak doğan bu bebekler özel bakıma ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’de bin gramın üzerinde doğan bebeklerin yüzde 90’ı yaşayabilirken, 750-bin gram arasındaki bebeklerde ise yüzde 50’si yaşayabilmektedir.'' dedi.
''Küçük yaşta anne olanlarda, premature riski yüksek oluyor''
Prof. Dr. Şenol Bozdağ, küçük yaşta gebe olanların, sık aralıklı ve çok sayıda doğumun, yetersiz beslenme ve yetersiz gebelik bakımının, çoğul gebelikler gibi nedenlerin de prematüre bebek doğum riskini artırdığını belirtti.
Bu bebeklerin taburculuk sonrası uzun dönemde bazı güçlüklerle karşılaşılabileceğini kaydeden Prof. Dr. Şenol Bozdağ, şöyle devam etti:
''Görme, işitme, kronik akciğer hastalığı, algılama, hareket bozukluğu, dikkat eksikliği, öğrenme güçlükleri gibi sorunlarla da karşılaşabilirler. Prematüre bebek konusunda uzmanlaşmış merkezlerdeki hekim ve sağlık çalışanlarının amacı, erken doğan tüm bebeklerin hayata tutunabilmelerini sağlamak ve en az zararla, ileriki yaşamlarında fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırabilmektir. Bu nedenle sağlık ve gelişimsel izlemlerini, tanı ve tedavisini, bebek merkezli ve aile işbirliği yaklaşımını bilen, prematüreliğin getirdiği fizyopatolojik ve psikososyal risklerini gözönünde bulunduran bir ekip tarafından yapılması gerekmektedir.''
SANAYİ HABER AJANSI