2024 DEVLET HARCAMALARI

Yayınlama: 03.10.2025
5
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı “Devlet Hesapları, 2024” raporu, ülkenin mali dengeleri açısından dikkat çekici veriler sunuyor. Rakamlar, bir yandan kamu gelirlerinin arttığını ve borç stokunun görece sınırlı bir düzeyde tutulduğunu gösterirken, diğer yandan vergi yükünün dağılımında ve harcama kalemlerinde ortaya çıkan tablo ekonomik ve toplumsal yansımalarıyla tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Açığın GSYH’ye Oranı Geriledi

2024 yılı itibarıyla genel devlet açığı 1 trilyon 438 milyar 854 milyon TL olarak hesaplandı. Bu devasa rakam, tek başına olumsuz gibi görünebilir. Ancak ekonomik büyüklükle kıyaslandığında, yani Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya oranlandığında, açığın %3,2’ye gerilediği görülüyor. 2023 yılında bu oran %4,5 seviyesindeydi.

Yani kısaca, Türkiye ekonomisi 2024’te görece daha disiplinli bir mali görünüm sergiledi. Bunun önemli bir nedeni, vergi ve sosyal katkı gelirlerinde yaşanan artış. Öte yandan, merkezi devlet ve mahalli idareler açık verirken, sosyal güvenlik kurumlarının fazla vermesi, açığın kontrol altında tutulmasına katkı sağladı.

Bu tablo, bir yandan mali disiplinin güçlendiğine işaret ederken, diğer yandan sosyal güvenlik sisteminin ekonomideki rolünün giderek daha belirgin hale geldiğini gösteriyor.

Gelir ve Harcamalarda Yükseliş

2024 yılında genel devlet gelirleri 14 trilyon 882 milyar TL’ye yükseldi. Bu artış, GSYH’nin %33,4’üne karşılık geliyor. Harcama tarafında ise 16 trilyon 321 milyar TL’lik bir büyüklük karşımıza çıkıyor. Harcamaların GSYH içindeki payı %36,6 oldu.

Yani devletin gelirleri artmasına rağmen harcamalar yine daha yüksek kaldı. Bu fark, doğal olarak açığın sürmesine neden oldu. Ancak açığın GSYH’ye oranının düşmesi, büyümenin gelir tabanını genişletmesiyle de açıklanabilir.

Burada kritik nokta, harcamaların niteliği. Eğer harcamaların büyük bölümü tüketim ağırlıklı kalırsa uzun vadede verimlilik yaratmayabilir. Fakat altyapı, eğitim ve teknolojiye yönelik harcamalar artarsa bu tablo, geleceğin büyümesini destekleyecek bir unsur haline gelir.

Vergi Gelirlerinin Yapısı Dikkat Çekiyor

2024 yılında vergi ve sosyal katkı gelirleri 11 trilyon 240 milyar TL’ye yükseldi. Ancak bu gelirlerin kaynağına bakıldığında önemli bir dağılım göze çarpıyor.

Üretim ve ithalat üzerindeki vergilerin payı 2023’te %48,2 iken, 2024’te %46,7’ye geriledi. Bu, dolaylı vergilerin hâlâ çok yüksek olmakla birlikte kısmen azaldığını gösteriyor.

Gelir, servet vb. üzerindeki cari vergilerin payı %24’e düştü.

Sosyal katkıların payı ise %29,3’e yükseldi.

Bu tablo, Türkiye’de hâlâ vergi yükünün ağırlıklı olarak tüketim üzerinden alındığını ortaya koyuyor. Dolaylı vergilerin yüksekliği, düşük gelirli kesimleri daha fazla etkiliyor. Sosyal katkı gelirlerindeki artış ise kayıtlı istihdamın büyümesiyle ilişkilendirilebilir. Ancak sermaye üzerindeki vergilerin %0,1 gibi son derece düşük bir seviyeye gerilemiş olması, vergi adaleti tartışmalarını yeniden gündeme taşıyor.

Borç Stoku ve Uluslararası Karşılaştırmalar

2024 yılında genel devlet konsolide brüt borç stokunun GSYH’ye oranı %23,6 olarak gerçekleşti. Bu oran, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeye kıyasla oldukça düşük. Örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran çoğu zaman %60’ın üzerinde seyrediyor.

Türkiye’nin borç stokunu görece düşük seviyelerde tutması, dış finansman bağımlılığı açısından avantaj sağlıyor. Ancak unutulmamalı ki, borç stoku düşük olsa da faiz giderleri yüksek faiz ortamı nedeniyle bütçeyi zorlamaya devam ediyor. Dolayısıyla borç yükü kadar borcun maliyeti de önemli bir tartışma başlığı olarak karşımıza çıkıyor.

Ekonomi Politikaları Açısından Yorum

Genel devlet açığının GSYH’ye oranındaki düşüş, mali disiplinin korunmaya çalışıldığını gösteriyor. Fakat bu disiplinin kalıcılığı, büyümenin sürdürülebilirliğiyle doğrudan bağlantılı. Çünkü gelirler artarken harcamalar da hızla artıyor.

Vergi yapısındaki dengesizlikler, yani tüketim üzerinden alınan yüksek vergiler ile düşük doğrudan vergiler, uzun vadede gelir dağılımı adaletini zedeliyor. Sosyal güvenlik kurumlarının fazla vermesi ise olumlu bir tablo yaratsa da nüfusun yaşlanmasıyla birlikte bu dengenin ileride zorlanabileceği biliniyor.

Borç stokunun düşük görünmesi, dışarıya verilen güven açısından olumlu. Ancak borçlanmanın giderek daha pahalı hale gelmesi, kamu maliyesinde “gizli bir yük” oluşturuyor.

Sonuç: İyileşme Var, Fakat Dikkatli Olmak Şart

2024 yılı devlet hesapları, Türkiye ekonomisinin mali disiplinini görece koruduğunu ve açığın GSYH’ye oranını düşürdüğünü gösteriyor. Fakat bu tablo, tamamen iyimser bir resim sunmuyor. Vergi adaletindeki sorunlar, harcama kalemlerinin niteliği ve borçlanma maliyetleri, önümüzdeki dönemde dikkatle izlenmesi gereken başlıklar olmaya devam edecek.

Özetle, Türkiye mali dengelerde bir iyileşme yakalamış durumda. Ancak asıl soru şu: Bu iyileşme, yapısal reformlarla desteklenerek kalıcı hale getirilebilecek mi, yoksa küresel dalgalanmaların gölgesinde geçici bir rahatlama mı olacak?

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.