Türkiye ekonomisinin kalp atışlarını en yakından hissettiren göstergelerden biri kuşkusuz işgücü piyasasıdır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2025 yılı II. çeyrek işgücü istatistikleri hem umut verici hem de kaygı uyandırıcı gelişmeleri aynı anda barındırıyor.
İşsizlik Oranı Yükselişte
Nisan-Haziran döneminde işsiz sayısı bir önceki çeyreğe göre 106 bin kişi artarak 3 milyon 34 bine ulaştı. Böylece mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı %8,6 seviyesinde gerçekleşti. Özellikle dikkat çeken nokta, işsizlik oranının erkeklerde %7,0, kadınlarda ise %11,6 gibi çarpıcı bir farklılık göstermesi oldu. Bu tablo, kadınların işgücü piyasasında daha kırılgan bir konumda olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
İstihdamda Küçük Ama Kritik Gerileme
İstihdam edilenlerin sayısı bu dönemde 41 bin kişi azalarak 32 milyon 435 bine düştü. İstihdam oranı da %49 sınırının altına kayarak %48,9 oldu. Erkeklerde istihdam oranı %66,1 seviyesinde seyrederken, kadınlarda yalnızca %32,1 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin kadın istihdamında hâlâ OECD ortalamalarının gerisinde olması, yapısal bir sorun olarak önümüzde duruyor.
İşgücüne Katılım Yatay Seyretti
İşgücü sayısı 65 bin kişi artarak 35 milyon 469 bine yükseldi. Buna karşın işgücüne katılma oranı %53,5 ile sabit kaldı. Erkeklerde katılım oranı %71,1 iken, kadınlarda %36,3’te kalması dikkat çekiyor. Bu oranlar, ekonomik büyüme potansiyelimizin ancak yarısını kullanabildiğimizi gösteriyor.
Gençlerde İşsizlik Çifte Yara
En kritik göstergelerden biri olan genç işsizliği de yükselişe geçti. 15-24 yaş grubunda işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,7 puan artışla %15,9 oldu. Erkek gençlerde bu oran %11,7 iken, kadın gençlerde %23,7 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaştı. Genç kadınların neredeyse dörtte birinin işsiz olması, eğitim-istihdam arasındaki kopukluğun en net işareti.
Sektörel Dağılım: Hizmetler Öne Çıkıyor
İstihdamın sektörel dağılımında tarım ve sanayi gerilerken, hizmet sektörü öne çıktı. II. çeyrekte tarımda 95 bin, sanayide 156 bin kişilik istihdam kaybı yaşandı. Buna karşılık inşaat sektörü 36 bin, hizmet sektörü ise 174 bin kişilik artış kaydetti. Sonuçta istihdam edilenlerin %58,9’u hizmetler, %20,3’ü sanayi, %14’ü tarım, %6,8’i ise inşaat sektöründe yer aldı. Bu tablo, Türkiye ekonomisinin giderek daha fazla hizmet sektörüne bağımlı hale geldiğini gösteriyor.
Çalışma Sürelerinde Azalma
İşgücü piyasasının bir başka önemli göstergesi de fiili çalışma süreleri oldu. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi, bir önceki çeyreğe göre 1,2 saat azalarak 42,1 saate düştü. Bu azalma, ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın işin temposuna da yansıdığını düşündürüyor.
Âtıl İşgücü Oranı Kaygı Verici
Belki de raporun en çarpıcı verisi âtıl işgücü oranındaki artış oldu. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan bu oran, 3,5 puanlık artışla %32’ye çıktı. Başka bir deyişle, her üç kişiden biri ya işsiz ya eksik süreyle çalışıyor ya da iş arama umudunu kaybetmiş durumda. Bu oran, işgücü piyasasının yüzeyde görünen işsizlik oranından çok daha ciddi bir tabloya işaret ediyor.
2025’in ikinci çeyreğinde işgücü piyasası, büyüme rakamlarına rağmen kırılganlığını koruyor. İşsizlikteki artış, istihdamdaki düşüş ve özellikle gençler ile kadınlar arasında görülen yüksek işsizlik oranı, sosyal ve ekonomik açıdan ciddi sinyaller veriyor.
Öte yandan hizmet sektöründeki istihdam artışı, Türkiye ekonomisinin yapısal dönüşümünü gözler önüne seriyor. Ancak tarım ve sanayideki kayıplar, uzun vadeli kalkınma hedefleri açısından dikkatle izlenmeli.
Sonuç olarak; işgücü piyasası verileri bize bir kez daha gösteriyor ki ekonomik büyüme, tek başına refahı garanti etmiyor. Türkiye’nin istihdam politikalarında özellikle kadınların, gençlerin ve nitelikli işgücünün desteklenmesine yönelik daha güçlü adımlar atması gerekiyor. Aksi halde rakamlardaki dalgalanmalar, toplumsal refahın önünde büyük bir engel olmaya devam edecek.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı