T.C.M.B. DEN 750 BAZ PUANLIK FAİZ ARTIŞI

Yayınlama: 20.09.2023
67
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Yeni göreve gelen ekonomi yönetiminin faiz artışı devam ediyor. Seçimlerden hemen sonra yeni hazine ve maliye bakanımız Sn. Mehmet Şimşek ilk demecinde artık rasyonel (akılcı) politikalar izleneceğini vurgulamıştı. Bu bağlamda 21 aralıktan bu yana uygulanan para politikasının tamamen değişeceğini, düşük faiz politikasından vazgeçilerek politika faizlerinin yumuşak şekilde geçiş sağlamak üzere yükseltileceğinin sinyalini vermişti ve %8,5 a kadar düşürülen oranı, haziran ayında %15 e, temmuz ayında %17,5 a ve ağustos ayında da beklenmedik yüksek oranda %25 e kadar yükseltildi.

Öncelikle belirtmem gerekir ki yeni ekonomi yönetimine güvenmek durumundayız. Çünkü 21 Eylül 2021 de başlayan düşük faiz politikası hepimize büyük zarar vermiş, yükselen enflasyon en başta emeklileri, dar ve sabit gelirlileri olumsuz şekilde etkilemiş; bunun yanında işini kaybeden arabasını evini satan gibi vatandaşlarımız olmuştur. Gerçekçi bakacak olursak amaç düşük faizin üretime yansıtılarak üretim kaynaklarının doğru kullanılmasını teşvik edilerek üretim artışı ve buna bağlı ihracat odaklı büyüme kaydedilerek cari açığın önlenmesiydi. Ancak düşük faiz hiçbir zaman üretime yansımayınca uygulanan politika amacına ulaşmadı. Geldiğimiz noktada “zararın neresinden dönülse kardır” mantığıyla bakmamız gerekir.

Seçimden bugüne yapılan faiz artışları döviz kurunun baskılanması açısından yeterli olmayabilir ama yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi yumuşak geçiş yöntemi uygulanacağından önümüzdeki süreçte de politika faiz oranlarının yükseleceğini tahmin etmek zor değildir. Ağustos ayında yapılan 750 baz puanlık yüksek artış kurlar üzerinde etkisini göstermeye başlamış ve kur sabit seyir izlemeye başlamıştır. Hükümet bu süreçte liralaşmaya dönebilmek adına çeşitli alternatifler uyguladığını hepimiz biliyoruz. Ancak liralaşmanın başarılı olabilmesi, politika faizi ile enflasyon oranının eşit veya faizin birkaç puan üzerinde olması gerekir. Çünkü tasarruf sahibi finansal varlığını arttırmak, enflasyondan korunmak için kendisine en çok getiri sağlayacak finansal enstrümanı kullanacaktır. Yani faiz enflasyondan düşük olduğu taktirde dövize olan talep devam edecek ve arz ve talep kanununa göre kurlar yükselebilecektir.2021 yılı temmuz ağustos aylarını hatırlayalım. Enflasyon oranı %19, politika faiz oranı %19, dolar kuru 7 TL. civarında idi. Fakat faiz artışı benimsenmeyip düşük faize geçilmesiyle birlikte yüksek enflasyona maruz kaldık. Aslında Sn. Cumhurbaşkanımızın “faiz sebep “enflasyon sonuçtur” tezini iyi anlamamız gerekir. Eleştiri yapmak dünyanın en kolay işidir ve herkes yapar. Gerçekçi düşünecek olursak kullandığımız sandalyenin, giydiğimiz kıyafetin, yazdığımız kalemin ve diğer ürünlerin üretiminde mutlaka kredi kullanılmıştır ve kredinin de bir maliyeti vardır da faizdir. Ödenen faiz de üretim maliyetine zorunlu olarak ekleneceği için enflasyon olarak karşımıza çıkacaktır.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan orta vadeli programa göre önümüzdeki üç yıl daha çift haneli enflasyonla mücadele edeceğimiz ortadadır. Ancak ücret ve maaşlarda yapılan zam oranları öncelikle emeklilerde son derece yetersizdir ve yılbaşını beklemeden bu durum düzeltilmelidir.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ağustos ayında 750 baz puanlık faiz artırımına gitti. Piyasa beklentisi 250 baz puanlık bir faiz artırım kararı gelmesi yönündeydi. PPK karar metninde “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana Kredi maliyetleri zorunlu olarak üretim maliyetlerine ekleneceğinden enflasyon olarak karşımıza çıkacaktır. Karar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir” ifadeleri yer aldı. Karar öncesi 27,21 seviyesinde işlem göre dolar/TL kararın ardından 25.50’ye geriledi.

PPK, haziran toplantısında 650, temmuz toplantısında ise 250 baz puanlık faiz artırım kararları almıştı.

PPK karar metninde Kurul’un, de enflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çapalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar verdiği belirtildi.

Yakın döneme ilişkin göstergelerin enflasyonun ana eğiliminde yükselişin sürdüğüne işaret ettiği belirtilen karar metninde “Bu gelişmede yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar, hizmet enflasyonundaki katılık ve vergi düzenlemeleri belirleyici olmaktadır. Bu unsurlara ek olarak, akaryakıt fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında öngörülenin üzerindeki bozulma, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle de enflasyonun 2024 yılında Rapor ile uyumlu şekilde tesis edileceğini öngörmektedir” denildi.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım faiz artış kararı, yeterli olmasa da olumlu bir adım olarak değerlendirilmelidir.

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.