Yerel Seçim Öncesi Türkiye Ekonomisinin Görünümü

Yayınlama: 30.03.2024
85
A+
A-
Ekonomi Profesörü

Yazının amacı yerel seçim öncesinde, gerçek rakamlar eşliğinde Türkiye’nin fotoğrafını çekmektir.
I.Giriş
2018 başlangıçlı kriz sürecinde, Haziran 2023’e kadar uygulanan yanlış ekonomi politikaları, krizi daha da derinlere sürüklemiştir. Pandemi, deprem, seçimler, yangını körükleyen gelişmeler olmuştur. Haziran 2023’te Rasyonel Politikalara dönülmüş, para politikası, gecikmeli olarak sonuçlarını vermeye başlamıştır. Krizle mücadele sürecinde zaman zaman yaşanan istikrarı bozan, güven ortamını sarsan olaylar (yargı krizi, Merkez Bankası Başkanının görevden alınması, gibi), aylık enflasyon, kur, Kredi Risk Pirimi (CDS) gibi göstergelerde kısa süreli dalgalanmalara yol açmıştır. Seçim öncelerinde de belirsizlik artışı ve güven kaybı nedeniyle benzer durumlar ortaya çıkmaktadır.
2024 başından itibaren seçim atmosferine girilmiştir 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek yerel seçim, beklentileri ve güven ortamını olumsuz etkilemiş, döviz ve altın talebi artmış, yabancı yatırımcı Türkiye’yi terk etmeye başlamıştır. 1-15 Mart 2024 aralığında yabancı çıkışı nette, hisse senedinde 229 milyon dolar, tahvilde 330 milyon dolar, swapta 3.6 milyar dolardır. 1-15 Mart tarihleri arasında yerlinin yabancı para mevduatındaki artış 5,7 milyar dolardır. Bunun 2,5 milyar doları altın fiyat artışı ve avronun dolara karşı değer kazanmasından kaynaklanmış, parite etkisinden arındırılmış artış 3,2 milyar dolar olmuştur. Bir kısmı Kur Korumalı Mevduat dönüşü sonucu olsa da, bu dönemde dövize yönelim yaşandığı yadsınamaz. Ayrıca seçim öncesi dönemde altın ve dövizde yastık altına kaçış hızlanmıştır. Kura müdahale gereği ortaya çıkmıştır.
Ekonominin belli başlı göstergeleri yerel seçim öncesi yaşanan istikrarsızlıktan etkilenmiştir.
II. Göstergeler
a.Enflasyon
Yılbaşı sonrası maaş zamları ve bunun hemen akabinde fiyatlarda görülen aşırı yükselişler (bir kısmı fırsatçı artış) Ocak ayı enflasyonunun yüksek çıkmasına neden olmuştur. Etkiler Şubat ayında da devam etmiş, ilâveten fiyatlar üzerinde ramazan ayına özgü unsurların katkısı da görülmüştür. Şubat aylık enflasyonundu ufak da olsa baz etkisinin de rolü vardır. TUİK-TÜFE 2023 Ocak ayı enflasyon oranı yüzde 6,65, 2024 Şubat ayı enflasyon oranı ise yüzde 6,70’tir. Ocak 2024 yıllık enflasyon oranı yüzde 65, Şubat 2024 için ise yüzde 67’dir.
Merkez Bankası’nın öngörüsü gerçekleşir, 2024’ün ikinci yarısında dezenflasyon süreci başlarsa, enflasyon beklentileri olumlu etkilenecek, öngörülebilirlik artacaktır. Merkez Bankası’nın 2024 için enflasyon tahmini yüzde 36 (tahmin aralığı yüzde 30-42), 2025 yılı için yüzde 14’tür. Tek haneli enflasyon oranı için 2026 işaret edilmektedir.
b.Kur
2024 başına kadar Merkez Bankası tarafından müdahale amaçlı döviz satışı gerçekleşmemiş, ancak yerel seçim atmosferine girilmesi, yabancı satışı, Şubat enflasyonunun beklenenin üzerinde gelmesi ve seçim sonrası devalüasyon beklentisi sonucu insanların altın ve dövize yönelmesi, kur üzerinde baskı oluşturmuş, kuru tutmak için Merkez Bankası yeniden döviz satmak durumunda kalmıştır.
Müdahale sayesinde dolar kuru kontrollü artış sergilemiş, 1 Ocak-21 Mart 2024 arasında 29,6 TL’den 31,8 TL’ye yükselmiştir. Ayrıca bu dönemde altın ve dolarda serbest piyasa ile banka fiyat/kuru arasındaki makas yükselmiştir. 21 Mart’ta politika faizinin yüzde 50’ye çıkarılmasından sonra kurda hafif bir gerileme görülmüş, kur 32 TL’nin altına inmiş, kısa süreli bir dalgalanmanın ardından, sürdürdüğü kademeli yükseliş trendine geri dönmüştür. 29 Mart itibarıyla dolar kuru 32,37 TL düzeyindedir. Aslında 21 Mart toplantısında Para Politikası Kurulu sadece politika faizini 500 puan arttırmakla kalmamış, aynı zamanda operasyonel değişiklik kapsamında faiz koridorunu da genişletmiştir. Borçlanma ve borç verme faiz oranının +300 baz puanlık marj ile belirlenmesine (daha önce marj 150 baz puan, yani 1,5 puandı) karar vermiştir. Yani gecelik borçlanma faizi yüzde 43,5’ten yüzde 47’ye, borç verme faizi ise yüzde 46,50’den yüzde 53’e yükseltilmiştir. İstikrarlı, serbest piyasa koşullarının geçerli olduğu bir ortamda, kurun göreceli Satın Alma Gücü Paritesi paralelinde yükselmesi gerekmektedir. 21 Mart sonrası ihtiyaç kredisi faiz oranı ayda yüzde 5’e, mevduat faiz oranı 50-57’ye ticari kredi faiz oranı yüzde 75’e yükselmiştir.
c.Kur Korumalı Mevduat (KKM)
Kur Korumalı Mevduatı tasfiye planı uygulanmaya başlandıktan sonra TL ve döviz dönüşümlü Kur Korumalı Mevduat toplamı 15 Ağustos 2023’te 139 milyar dolar (3,41 trilyon TL) düzeyinden 22 Mart 2024 tarihinde 74 milyar dolara (2.28 trilyon TL) gerilemiştir. Seçim öncesi belirsizlik ortamında, yüksek TL mevduat faizine karşın KKM’den çıkışlar hız kesmiştir. 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren TL dönüşümlü KKM açılamamakta, mevcut hesaplar vade bitiminde yenilenememektedir. Döviz dönüşümlü KKM’ler ile ilgili bir yaptırım henüz getirilmemiştir.
d.Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Döviz Rezervi
Rasyonel politikaya geçiş öncesi kur artışlarını önlemek için dövize yapılan örtülü müdahaleler sonucu Merkez Bankası rezervleri erimiş, swap hariç net rezervi 9 Haziran 2023 itibarıyla eksi 62,3 milyar Dolara kadar gerilemiştir. Yeni ekonomi yönetiminin rezervi artırma çabası yavaş da olsa sonuç vermiş, 22 Aralık 2023 haftasında swap hariç net rezervler eksi 36,4 milyar dolara yükselmiştir.
Yerel seçim öncesi artan döviz talebi ve yabancı yatırımcıların TL varlıklardan çıkışı nedeniyle, 22
Aralık 2023-8 Mart 2024 arasında Merkez Bankası 17,5 milyar dolar satmak durumunda kalmıştır.
Oysa ki 10 Kasım-22 Aralık 2023 tarihleri arasında 20,3 milyar dolar rezerv biriktirmişti. Genel seçim sonrası 2023’ün ikinci yarısında görülen toparlanma, Aralık 2023’ün son haftasından sonra yönünü tersine çevirmiştir. Yabancılar hisse senedi ve DİBS satmış, ayrıca 8 Mart haftasında yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı, parite etkisinden arındırılmış olarak, sadece 1 haftada 3,2 milyar dolar artmıştır Merkez Bankası’nın 15 Mart 2024 haftası swap hariç net rezervi eksi 59,7 milyar dolara, 22 Mart 2024 haftası itibarıyla eksi 65,1 milyar dolara gerilemiştir (Kaynak: Bloomberg). Yeni yönetim başa geçtiğinde swap hariç net rezerv eksi 51,8 milyar dolar düzeyindeydi.
21 Mart 2024 tarihinde politika faizinin yüzde 50’ye çıkarılması ve yerel seçimlerin sonlanıp belirsizlik ortamının kalkmasından sonra, TL’ye dönüş, yabancı sermaye akışı, rezervlerde yeniden toparlanma ve kredi risk priminde iyileşme beklenmektedir.
e.Kredi Risk Primi (CDS)
Haziran 2023’te Rasyonel Politika’ya geçiş sonrası güven ortamı olumlu etkilenmiş, 22 Mayıs 2023’te 699 baz puan olan 5 yıllık kredi risk primi, 28 Aralık’ta 278’e gerilemiştir. Ancak 2024’ün ilk aylarında yüksek seyreden enflasyon, yaklaşan yerel seçimler, yaşanan para ikamesi ve yabancı sermaye kaçışı, beklentileri olumsuz etkilemiş, CDS’ler yeniden yükselişe geçmiştir. 5 yıllık USD Kredi Risk Primi 20 Mart 2024 itibarıyla 342 baz puan düzeyine ulaşmış, 21 Mart 2024’te politika faizinin yüzde 50’ye çıkarılmasını takiben düşüşe geçmiştir. 5 yıllık CDS, 21 Mart‘ta 335, 27 Mart’ta 315 baz puan olarak gerçekleşmiştir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 8 Şubat 2024’te, 10 yıl vadeli, vade sonu 15 Mayıs 2034 olan 3 milyar dolar tutarındaki Euro Bond ihracında nihai getiri oranı yüzde 7,875 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yüzde 4,16 olan ABD Hazine tahvil getirisi ile arasındaki fark, Türkiye’nin 10 yıllık CDS puanını ifade etmektedir. Bu ihraçta 10 yıllık CDS puanı 371 olarak gerçekleşmiş görünmektedir.
Mart ortalarında yakın vadeli dolar tahvillerinin geri alımı planlanmaktaydı. Tahvillerin ihalelerle, 10 yıl gibi uzun vadeli borçlanma senetleri ile değiştirilmesi düşünülüyor. Ancak uzun vadeli CDS puanı kısa vadeliye kıyasla oldukça yüksek. Örneğin; 16 Mart 2024’te 5 yıl ABD dolar CDS 306 baz puan iken, 10 yıl için CDS 390 puan düzeyindeydi.
f.Merkez Bankası (TCMB) Zararı
TCMB 2023 yılını büyük bir zararla (tahminen 850 milyar TL) kapatmıştır. Zararın başlıca kaynağı; Kur Korumalı Mevduat için yapılan kur farkı ödemeleri ve TCMB’nin kurlardaki yükselişi engellemek için Vadeli İşlemler Opsiyon Piyasası’ndaki vadeli döviz işlemlerinde oluşan zararlardır.
Tahminimiz, TCMB’nin 2023 yılı gerçekleşmiş zararını “Geçmiş Yıllar Zararı” kaleminde takip edip, 2024 ve sonraki yıllarda kâr ettikçe bu kârları Hazine’ye devretmeyip, 2023 yılı zararını tasfiyede kullanacağı yönündedir.
g.Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (KKBG)
Yükselen politika faizine paralel olarak borçlanma faizi de yükselmekte, kamunun borçlanması yüksek maliyetle gerçekleşebilmektedir. Kamu Kesimi Borçlanma Gereği’ndeki (KKBG) artışın nedenlerinden biri faiz artışıdır. KKBG/GSYH oranı 2017’de yüzde 1,8 iken, 2023 yılı için OVP’de yer alan tahmin yüzde 6,4’tür. OVP hedeflerinde 2024-2026 döneminde toplam bütçe harcama tahmininde faiz ödemelerinin payı yüzde 13,9’dur. 2022-2023 yıllarında bu pay yüzde 10 civarında idi. Kamuda savurganlığın devam etmesi, seçim propaganda harcamalarının kamu kaynakları ile karşılanmasının, 2024 yılı bütçe açığını, dolayısıyla da KKBG’yi yükseltmesi beklenmektedir.
h.Cari Açık
Sürdürülebilir cari açık; dezenflasyon, rezerv birikimi ve dış borç açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de cari açık yüksek düzeyde seyretmeye devam etmektedir. 2018 yılında eksi 20,2 milyar dolar olan cari denge, 2023 yılında eksi 45,2 milyar Dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Kriz döneminde kişilerin güvenli liman olarak gördükleri altına yönelmeleri nedeniyle altın ithalatı patlamıştır. 2023’te toplam 29,9 milyar dolarlık altın ithal edilmiş, bu, 2023 yılında 45,2 milyar dolar olan cari açığın yüzde 60’ını oluşturmuştur. Cari işlemler açığının iyileşmesi için altın ithalatının normalleşmesi yönünde tedbirler alınmıştır
Temmuz 2023’te Resmî gazetede yayınlanan karara göre, Türkiye-AB gümrük birliği kapsamının dışında kalan ülkelerden yapılan altın ithalatına yüzde 20 vergi getirilmiş, Hazine ve Maliye Bakanlığı, kota uygulamasının kapsamını genişletmiştir, yurt dışından alımda bildirim şartı getirilmiştir. Eylül 2023’te altın ithalatı 14 bin 961 kg’a gerilemiştir. Ağustos’ta ithalat 21 tondu. 2023 de şirketlerin altın ithalatına 25 kg üst limit getirilmiş, dilediğinde altın ithal edebilme imkânı tanıyan uygulama kaldırılmıştır. Kota nedeniyle altın alım-satımlarında makas artmış durumdadır.
Alınan tedbirler sonuç vermeye başlamış, Ocak 2024 cari açık rakamı eksi 37,5 milyar dolara gerilemiştir. OVP’de 2024 yılı için öngörülen rakam eksi 34,7 milyar dolardır. Ancak bu iyileşmenin, kısmen de olsa, üretimin girdileri olan aramalı ve hammadde kalemlerindeki azalmadan kaynaklanması, ekonomide endişeyle beklenen durgunluğun habercisi olacaktır. Bu durum yakından izlenmeli, zamanında gerekli tedbirler yürürlüğe konulmalıdır.
Zaman içinde, Cari Açık/GSYH oranının yüzde 2’ye evrileceği öngörülmektedir. Oran, 20 yılda ortalama yüzde 4, 2023’te yüzde 4,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2023 rakamının yarısından fazlası altın ithalatından kaynaklanmıştır. Altın hariç oran yüzde 2’dir.
III.Sonuç
İçinde bulunduğumuz seçim atmosferi, ayrıca dayanağı olmadan enflasyon oranı/ kur/altın fiyatı ile ilgili abartılı tahminler, krizin yarattığı güven kaybını körüklemekte, beklentileri olumsuz etkilemekte, TL’den kaçışı hızlandırmaktadır. Politika faizinin yüzde 50’ye çıkarılması olumlu bir girişimdir. Bunun paralelinde mevduat faiz oranlarında yüzde 50 civarına yükseliş, TL tutmanın cazibesini arttırabilir, para ikamesini ters yöne çevirebilir. Seçim sonrası güven ortamının düzelmesi temennimizdir. Olumlu atmosferin yeniden yakalanması halinde, var olan hedefler doğrultusunda, programın yapısal boyutu da vurgulanarak, yol almaya devam edilmelidir. Güven ortamının tesisi, ekonomide dengenin kurulması sonrasında müdahalenin sonlandırılması beklenmektedir. Serbest kambiyo rejimi ortamında, kurun göreceli satın alma gücü paritesi paralelinde yükselmesi gerektiğini bir kere daha vurguluyoruz. 2024 sonunda enflasyonun yüzde 36 olması halinde dolar kurunun 40 TL, 42 olması halinde 42 TL, 48 olması halinde 43.5 TL şeklindeki tahminimizi koruyoruz.
Hatırlamak gerekirse hedef; yurtiçi talepte dengelenme, TL’de ihracatı olumsuz etkilemeyecek düzeyde bir reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme sağlanarak aylık enflasyon ana eğilimini düşürmek, böylece dezenflasyon sürecinin Temmuz 2024’ten itibaren başlamasıdır. Rezerv birikimi de hedefin önemli bir parçasıdır.
Unutulmamalıdır ki; güven ortamının tesisi, yargı bağımsızlığı, anayasal düzenin bozulmaması, krizle mücadelede başarının olmazsa olmazlarıdır.

 

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.