ASGARİ ÜCRET 2023

Yayınlama: 09.09.2023
4
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Asgari ücret, adından da anlaşılacağı üzere çalışana verilebilecek en düşük ücret miktarıdır. Ülkemizde her yıl aralık ayında hükümet yetkilileri ile işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan bir kurul tarafından uzun süren pazarlıklardan sonra belirlenerek kamuoyuna duyurulur.

2021 yılının son çeyreğinden bugüne kadar yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle verilen zamlı maaşların yüksek enflasyon nedeniyle maaşlar alınmadan eriyip gitmesi nedeniyle 2022 yılının ortasında %30 oranında ek zam yapılmıştı. Yaşadığımız yüksek enflasyon, alım gücünün düşmesi, hayat pahalılığının artması nedeniyle ek zam da kısa sürede önemsiz duruma gelince yıl sonunda yapılacak zam oranı çalışan kesim tarafından merakla beklenmeye başlamıştı. Hükümet yetkililerinin de sık sık ücretlilerin enflasyona ezdirilmeyeceği yönünde yapılan açıklamalar da yüksek oranda zam beklentisini arttırmıştı. Beklendiği gibi asgari ücret net olarak 8505 TL olarak kamuoyu ile paylaşıldı. Bu oran 2002 yılından bu yana yapılan en büyük artış oranı olarak karşımıza çıktı. %54.5 olarak uygulamaya konulan büyük zam oranı bazı çevrelerce yetersiz olarak eleştirilmesine rağmen açlık sınırının şimdilik üstündedir.8130 TL olarak açıklanan aralık ayı açlık sınırı her ay değişse de gerekli görüldüğü taktirde mart veya nisan ayında geçen yıl olduğu gibi ek zam verilebileceği Sn. Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı.

Asgari ücret şimdiye kadar geçen dönemin enflasyon oranının üzerine az da olsa refah payı eklenerek belirlenmekteyd. Temmuz ayında ek zam yapıldığı için bugüne kadar yaşadığımız enflasyon oranı (TÜİK verilerine göre) %17.5 civarındadır. Asgari ücret hesaplanırken bu oranın üstüne neredeyse 30 puanlık refah payı verildi ve bu da küçümsenecek bir rakam değildir. Ancak bunun bir de işveren tarafına bakmak gerekir. Bir asgari ücretli işçinin maliyeti 11729 TL oldu yani net ücretin üzerine %44 gibi oranda işverene maliyeti söz konusudur. Yaşadığımız ekonomik zorlukları dikkate aldığımızda ise işverenler için de işletmelerin devam etmesi, işçi çıkarmaması, kayıtdışılığın önlenmesi de önemlidir.

Ülkemizde çalışan kesimin yaklaşık yüzde otuz sekizi asgari ücretle çalışmaktadır. Yukarıda yapılan zam oranının iyi olduğunu söyledik ama bir de yaşam koşullarını göze almak durumundayız. Özellikle büyük kentlerde başta barınma, ulaşım, eğitim, sağlık giderleri baz alındığında 8500 TL’nin yetersiz olduğu aşikardır.

Asgari ücretin yükselmesiyle birlikte normal ücretler de asgari ücretler düzeyine gelmiş bulunuyor. TÜİK İşgücü Maliyeti İstatistikleri asgari ücret ile ortalama ücret makasının iyice kapandığını ortaya koyuyor. 2012’de brüt asgari ücret brüt ortalama ücretin yüzde 44’ü iken 2016’da yüzde 53’e ve 2020’de yüzde 73’e yükseldi. Avrupa ülkeleri arasında en düşük asgari ücretlerden birine sahip olan Türkiye’de, çalışan kesimin neredeyse yarısı da asgari ücretli.

“TÜİK’in açıkladığı verilere göre, Türkiye’de 25 milyon 397 bin hale bulunuyor. Bu hanelerin yüzde 26,8’inde (6 milyon 806 bin hane) hiçbir çalışan bulunmuyor. Yüzde 41,4’ünde ise (yaklaşık 10 milyon 514 bin hale) sadece bir kişi çalışıyor. İki kişinin çalıştığı ailelerin oranı ise yüzde 23,7’de (6 milyon 19 bin hane) kalıyor. Hanelerin geri kalan yüzde 8,1’lik bölümünde ise ikiden fazla çalışan bulunuyor.”

Yapılan asgari ücret zammının enflasyonu negatif yönde etkileyeceği endişesi her zaman vardır. Yılbaşı olduğu için geleneksel hale gelen fiyat artışları devam edecektir.

Aşağıdaki grafikten de anlaşılacağı üzere ülkemizde her geçen yıl asgari ücretle çalışan nüfus artmaktadır. Hükümetlerin temel hedeflerinden bir de asgari ücretli çalışan sayısını azaltmak olmalıdır.

Asgari ücrete yapılan zam diğer ücretlilerin de maaşlarının artmasına sebep olacaktır. İşveren açısından bakıldığında toplam emek gücü maliyeti önemli oranda artacağından ürünlere zam yapması kaçınılmazdır. Ancak zam yapmak, işveren için kolay bir işlem değildir. Hedef kitlenin kabul etmesi, rakiplerin tutumu gibi etkenler istenildiği şekilde zam yapılmasını engelleyecektir. Zorunlu olarak yapılan zamlar ise enflasyona sebep olacaktır.

Bisamın yaptığı araştırmaya göre asgari ücretli bir çalışanın ürün gruplarına ayırabileceği pay aşağıdaki gibidir.

Bir diğer konu da asgari ücretin millî gelirden aldığı payın azalmasıdır. Bu da gelir dağılımını aksi yönde etkilemektedir.

Asgari ücretle geçinen milyonlarca işçi ise yılın büyük bölümünde açlık sınırının altında yaşıyor. Geçtiğimiz yıl sert yükselen gıda fiyatları ve enflasyondaki artış hızı nedeniyle şubat ayında açlık sınırı asgari ücreti geride bırakmıştı. Temmuz ayında yapılan ara zamla asgari ücret 5 bin 500 TL olmasına rağmen o dönem 6 bin 856 TL olan açlık sınırının altında kalmıştı.

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.