KREDİ KARTLARI BORÇLARI İÇİN YENİ UYGULAMA YOLDA

Yayınlama: 28.09.2024
60
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz ortamında az bir kesim haricinde dar ve sabit gelirli vatandaşlarımız başta olmak üzere nüfusumuzun büyük bir çoğunluğu ekonomik darboğazın içine girdiler ve her geçen gün ağırlaşan koşullar nedeniyle yaşam savaşı vermeye devam ediyorlar. Enflasyonun yüksek seyretmesi, alım gücünün her geçen gün düşmesi, hayat pahalılığının artması, ücret ve maaşların geçinmek için yetersiz kalması nedeniyle gelirlerin giderleri karşılayamaması sebebiyle borç miktarı her geçen gün arttığından adeta borçla yaşayan bir toplum olma yolunda ilerliyoruz ve borçlarımız sürekli arttığından ödeme güçlüğü içindeyiz.

Açlık sınırının 20000 TL’yi, yoksulluk sınırının ise 62000 TL’yi aştığı bir ortamdan en düşük emekli maaşının 12500 TL, asgari ücretin ise 17002 TL gibi düşük bir rakam olması insanların geçimini iyice zora sokmakta hatta imkânsız duruma getirmektedir. Her maaş ve ücret artışı döneminde olduğu gibi bu dönemde de en düşük emekli maaşına seyyanen 2500 TL zam yapılması, diğer emeklilere de ocak haziran dönemi enflasyon oranı olan %24,73 enflasyon farkı verilmesi, asgari ücrete hiç zam yapılmaması kabul edilecek bir yaklaşım değildir. Bırakın yoksulluk sınırını en düşük emekli maaşı ve asgari ücret açlık sınırına eşitlenmeli ve her ay TÜİK tarafından verilen enflasyon oranı baz alınarak güncellenmelidir. Verilen farklar zam değil, enflasyon farkıdır. Çünkü yaşadığımız son altı aylık TÜİK in belirlediği enflasyon kadar atış verilmiş, asgari ücrete ise belirttiğim fark da verilmemiştir. Kaldı ki TÜİK in değerlendirmelerde kullandığı verilerin yanlış olduğu geçtiğimiz günlerde ekonomim gazetesi yazarı Sn. Alaattin Aktaş tarafından ortaya çıkarılmıştır. Zaten yıllardan bu yana TÜİK verilerinin inandırıcı olmadığından halk tarafından kabul edilmektedir. TÜİK bir devlet kurumu olduğu için ona güvenmek, hesaplamalarımızda verilerini baz almak durumundayız ama bir doktor muayenesinin 35 TL, bir yurt kirasının 457 TL, bir ev kirasının 5485 TL olarak baz alındığı hesaplama yöntemini kabul etmek mümkün değildir.

Ekonomi yetkilileri ve siyasiler sık sık “halkımızı enflasyona ezdirmedik ezdirmeyeceğiz, enflasyon şu tarihte düşecek gibi açıklamalarından bıktık ve şimdiye kadar açıkladıkları fiyatların yerinde sayması, enflasyon oranlarının düşeceği yönünde yapılan tahminlerin hiçbiri tutmadı ve aksine fiyat artışları yüksek oranda yapılmaya başladı. İçinde bulunduğumuz ekonomik ortamda devletimizin paraya ihtiyacı olduğu kesindir. Ancak vatandaşa bu kadar yüklenilmesi doğru değildir. KKM ile fakirden alıp zengine verme, zengin fakir ayrımı yapılmaksızın dolaysız vergi tahsilatı, bazı büyük şirketlerin vergi borçlarının silinmesi, yap işlet devret projelerinin çocuklarımızı ve torunlarımız borçlandırması, devletten üç beş maaş alan bürokratlar, kullanılan özel uçaklar ve buna benzer bir çok savurganlıklar kamuoyunun gündeminde iken sıra emekliye gelince bütçe yok denilmesi vatandaş tarafından kabul edilecek bir durum değildir ve kahvede, sokakta her yerde bu tür konular vatandaşların gündemindedir.

Orta vadeli planda öngörülen 2024 yılı enflasyon hedefi olan %41,5 oranının da gerçekleşmesi bir hayli zor gözüküyor. Çünkü geçen iki ayda elektrik ve akaryakıta, doğalgaza gelen yüksek oranlı zamlar sadece bu üç ürünle kalmayıp iğneden ipliğe her ürünün fiyatını arttıracağı kesindir. Bunun yanında bütçe açığı ve kısa vadeli borç dikkate alındığında bu enflasyon nasıl düşecek sorusuna cevap vermek gerekirse; ancak baz etkisiyle düşebilir o da fiyatları düşmesi değil daha az oranda yüksek olması anlamına gelecektir. Hatırlayacağınız üzere geçen yıl temmuz ağustos aylarında aylık enflasyon oranı 9-9,5 civarında idi. Bu yıl aynı aylarda enflasyon oranı 3 olursa enflasyon baz etkisiyle %6 düşecektir ama fiyat artışları devam edecektir. Temmuz ağustosta düşük çıkan enflasyon oranının sebebi budur. Öte yandan yukarıda belirttiğim gibi bütçe açığı ve dış borç ödemleri nedeniyle zamlar devam edebilir. Dolayısıyla yoksullaşmaya ve borç ile yaşamaya devam edeceğiz ama borçla nereye kadar yaşayabiliriz. Ülkemizde 4 milyon ailenin yoksulluk yardımı aldığı bilinmektedir. Bir ailenin dört kişi olduğunu varsaydığımızda yaklaşık toplam nüfusun yüzde yirmisi yoksulluk yardımıyla yaşamaktadır. Çalışan nüfusun %40 ıın asgari ücretle çalışması ve buna 16 milyon eklenince toplam nüfusun neredeyse yarısı açlık sınırının altında yaşam savaşı vermekte ve borçla yaşamaktadır.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım kredi kartları borçları ve takibe düşen alacak miktarı her geçen gün çoğalmaya devam ediyor ve hem vatandaş için hem de bankalar için büyük bir problem olduğu aşikardır. İşte bu sorunu aşmak, borçlarını ödemek isteyen iyi niyetli vatandaşlarımızın bu sorununu çözmek ve bankaların bu yükten kurtulmaları için hükümet kredi kartları borçları için yeni bir düzenleme yapmaya hazırlanmaktadır ve uygulamanın vatandaşın lehine olacağı kesindir. Söz konusu yapılandırma, takibe düşen vatandaşların sayısı borç miktarı, ödeme olanakları ve gecikme süreleri göz önünde bulunarak en uygun şekilde hazırlanacak ve böylece birçok vatandaşımız borçtan kurtulacak. Şimdiye kadar devletin paraya ihtiyacı olduğu dönemlerde ve biriken vergi alacakları için yapılan vergi yapılandırması bu defa kredi kartları için yapılmış olacak. Yani hem vatandaşlar hem de bankalar için önemli bir adım atılmış olacak.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, 13 Eylül 2024 itibarıyla bankacılık sektöründeki takibe düşmüş bireysel kredi kartı alacakları yaklaşık 43 milyar 447 milyon lira seviyesine ulaşmış durumda. Bu durum, toplamda 89 milyar 838 milyon liraya varan bir borç yükü ortaya çıkarıyor.

Eylül 2023’te 11 milyar 900 milyon lira olan takipteki kredi kartı borcu, 29 Aralık 2023 itibarıyla 15 milyar 392 milyon liraya yükseldi. Yıl içinde takipteki bireysel kredi kartı alacakları, bir yıl içinde yüzde 265 oranında bir artış gösterdi.

Politika faizinin %50 ye kadar yükselmesiyle birlikte bankalar da zorunlu olarak kredi faizlerini yükselttiler. Doğal olarak artan kredi faizleri ise sadece vatandaşlarla kalmayıp işletmeleri de zora sokmuştur ve ülkemizde iflas ve konkordatoların artmasına yol açmıştır. Yeni uygulamada bankaların da alacaklarının tahsilatında kolaylık sağlayacağı açıktır.

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.