Türkiye, 1962 yılından bu yana sanayileşme hamlesine girmiş ve OSB’ler (Organize Sanayi Bölgeleri) üzerinden üretim ekonomisinin temellerini atmaya çalışmıştır. Bu süreç, bir yandan ülkenin ekonomik kalkınmasına önemli katkılar sağlarken, diğer yandan birçok zorluk ve belirsizliği de beraberinde getirmiştir. Bugün geldiğimiz noktada, OSB’lerin ekonomik ve üretim refahına olan katkıları inkâr edilemez. Ancak, bu katkıların daha verimli olabilmesi için hala yapılması gereken çok şey olduğunu düşünüyorum.
1960’larda Türkiye, dünyanın ekonomik güçlerinden biri olma hedefiyle sanayi politikasına yönelmişti. Bugün, sanayileşme süreci artık sadece yerel değil, küresel bir olgu haline gelmiştir. Ancak hala sanayi politikalarımızın revize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle OSB’lerin büyüme alanları, kurulumu ve yönetimi gibi konularda ciddi eksiklikler bulunuyor. Bu durum, sanayicinin yatırım yapma kararlılığını zaman zaman engelliyor. Ayrıca OSB’lerdeki arsa satışları da, sanayicinin önünü görmek yerine büyük bir rant alanına dönüşmüş durumda.
Gelişen sanayi bölgelerinde, kamunun denetleyici rolü çok daha önemli olmalı. OSB’lerin kurulumu ve büyümesi, yerel kalkınma stratejilerine uygun şekilde yönetilmeli ve her aşama şeffaf olmalıdır. Bu bölgelerdeki arsaların satışı, yatırımcıya arsanın gerçek değerine ek olarak, altyapı ve diğer giderlerin ayrıntılı hesaplanarak, doğru bir şekilde sunulmalıdır. Ancak bunun için daha fazla zaman ve çaba harcanmalı. Bu planlamalar daha önce başlatılabilseydi, belki bugün daha verimli ve sorunları daha az bir sanayileşme sürecini konuşuyor olacaktık.
Sanayicinin Yatırım Maliyetlerini Artıran Rantçılar ve Çözüm Önerileri
Bugün Türkiye’de sanayicilerin en büyük engellerinden biri, yatırım maliyetlerinin en üst seviyeye çıkmış olmasıdır. Özellikle sanayi bölgelerinde, arsa satışlarının yüksek fiyatlarla yapılması ve altyapı maliyetlerinin sanayicilere yıkılması, yatırımcıları zor durumda bırakmaktadır. OSB’lerdeki arsa fiyatlarının, başlangıçtaki arsa maliyetlerinin katbekat üzerine çıkmasıdır. Bugün, sanayi parselleri sadece arsa fiyatı üzerinden değil, üst düzeydeki rantçılar tarafından şişirilmiş fiyatlarla satılmakta ve bu da sanayicinin yükünü artırmaktadır. Örneğin, bir sanayi arsası metrekaresi 1000 TL iken, bölgeye OSB yapıldıktan sonra, aynı arsanın metrekaresi 100 bin TL’ye kadar çıkabilmekte ve bazen bu fiyatlar döviz üzerinden belirlenebilmektedir. Bu durumda, gerçek sanayicinin, yani üretim yapan yatırımcının bu arsalara erişmesi iyice zorlaşmaktadır.
Bu durumu çözmek için, sanayicinin karşılaştığı bu maliyet artışlarına karşı daha şeffaf ve denetimli bir sistem geliştirilmesi gerekmektedir. Arsa fiyatları, sadece sanayiciye uygun koşullarda ve gerçek maliyetler üzerinden belirlenmelidir. OSB’lerdeki arsa satışları, yatırımcıya arsanın gerçek değerine ek olarak, altyapı ve diğer giderlerin ayrıntılı hesaplanarak, doğru bir şekilde sunulmalıdır. Ayrıca, bu süreçte devreye giren rantçılara karşı ciddi bir mücadele verilmelidir.
Sanayi bölgelerinde altyapı masraflarının yüksek olması, sanayicinin girişimci ruhunu zedelemektedir. Bu nedenle, OSB yönetimlerinin sanayicinin yatırım maliyetlerini en aza indirecek çözümler üretmesi gerekmektedir. Yatırımcı sanayici, sadece arsanın metrekaresi üzerinden değil, tüm altyapı ve yapı bedellerinin hesaplanıp uygun fiyatlar üzerinden arsa temin edebilmelidir. Böylece, üretim yapan gerçek sanayiciye fırsat tanınmış olur ve bu da ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlar.
Özetle, sanayicinin önündeki en büyük engel, rantçıların yol açtığı aşırı maliyetlerdir. Eğer sanayi arsaları, sadece üretim odaklı yatırımlara uygun fiyatlarla sunulursa, hem sanayicinin önü açılır hem de ekonomik kalkınmaya katkı sağlanır. Bu konuda yapılacak düzenlemeler, sadece sanayi sektörü için değil, tüm ekonomi için önemli bir dönüm noktası olacaktır.
Sanayi Politikalarının Yeniden Düzenlenmesi Gerekliliği
Sanayicinin ve devletin ortak sorumluluğu, Türkiye’yi güçlü bir sanayi ülkesi yapacak en önemli unsurdur. Sanayicinin büyümesine ve ülke ekonomisine katkı sağlamasına odaklanarak, bürokratik engelleri kaldırmak gerekmektedir. Sanayi alanında yapılacak reformlarla birlikte, sanayiciye, yalnızca üretim ve istihdam sağlamak değil, aynı zamanda uluslararası rekabet gücünü artırmak için fırsatlar sunulmalıdır.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı