Eskimeyen bir söz vardır, değişmeyen tek şey değişimdir, diye.
Değişimin ve zamanın az veya çok değiştiremediği bir şey yoktur ya da en azından henüz kimse iddia etmemiştir.
Bu değişim ve dönüşümden nasibini alan gündemdeki konu, devlet yönetim mekanizması ve ekonomik modelidir, kısaca anlatmaya çalışayım.
Bizim ekonomide tercih ettiğimiz sistem, çok seçenekler arasından Piyasa Ekonomisidir.
Piyasa ekonomisinde 4 karar alıcı vardır, halk (hane halkı), şirketler (firmalar) ve devlet, bunlar yurt içinde, dış dünya dediğimiz diğer ülkeler ve şirketleri de yurtdışındadır.
Tercih ettiğimiz piyasa ekonomisinin rakipleri de vardır, ona sonra ki yazılarda değineceğim.
Piyasa ekonomisi mantığı şimdiye kadar şöyle tarif ediliyordu, halkın istihdamı ve refahı için şirketler iş alanı ve gelir oluştururken, devlet hem halkını hem de şirketleri koruma ve geliştirmede denetleyici ve üst kurum konumunda kabul ediliyor.
Gelir bu işin mazotu ve mazotuda şirketler getirirken devletin ve halkında gelire ihtiyacı varken bu işler yürür mü?
Gelir oluşturma görevinden dolayı şirketler, devlet ve halka karşı çok daha güçlü olmasına rağmen devlet tarafından yapılan denetleyicilikte ne kadar denetlenebilir? Tartışma konusudur.
Birde dış dünya dediğimiz ülkeler, sermaye serbestliği diyerek dikte ettiği sözde doğrular ile şirketleri daha da şımarık olmasına sebep olmaktadır.
Sizin devletiniz yerleşik şirketleri denetleme de, ceza kesebilme de durumunda diğer devletler pusuda bekler, nedenini tahmin edebiliyorsunuzdur.
O şirketlere, ihtiyaç diğer devletlerde de (dış dünyada) had safha da ve adeta yalvarmacı davetler ile bize gel demek zorundadırlar.
O zaman şirketlere sermaye serbestliği ile kaçmalarına kılıf olması amacıyla uluslararası/küresel olma yolu açılır ve reklam medya destekleriyle iyi bir şeymiş gibi anlatılır.
X marka araba firmasının montajlama tesisi ile yapacağı istihdama ve görece oluşturacağı gelire ülkelerin mevcut avantajlarını ve yer yer fazladan tavizler koparır.
Bu tavizler genelde, vergi tavizi, düşük denetim ile göz yummalar,…derken taviz tavizi doğurur ve yeni bir kabul değişimi tetiklenir.
“Uluslararası şirketler” artık dev halindedir ve muhatapları arasına devletler de katılır ve büyümesi hızlanır.
O büyümenin bir sonra ki fazında uluslararası şirketler muhatap seçiminde seçici davranır ve kimi devletleri muhatap görmez.
Bugün bazı uluslararası şirketlerin ekonomik gücü çok sayıda devletin toplamından da büyük hale yani süper şirketler haline gelmiştir.
Süreci bugün geldiğimiz evreyi anlatmak için yazıyorum,
Soru süper şirketler dünyanın mevcut süper gücünün tam yönetimini ne zaman ele geçirir ve bunun potansiyel sonuçları neler olabilir?
Devletler artık halkını süper şirketlerin menfaatine ve sömürmesine açıyor bu aşamayı en bariz ve acımasızca Afrika kıtasında denemesini görüyoruz.
Süper şirketler bu sömürgeyi yaparkende ileride başının ağrımaması için sorumluluğu devlet yöneticilerine verir kim bilir belki sorumlulukta sorun olmaktan çıkarsa devlette aradan çıkarılır.
Dünyanın jandarması denen Amerika, süper şirketleri ve süper askeri gücü ile bunun zirvesini yaşıyor ve içeride kurumlar arasında çekişme had safhada
Hasılı kelam değişim herkesi değiştiriyor, hazırlıklı olmak lazım.
Son söz; Ağacın kurdu içinde olur. Anonim
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı