NİSAN AYI KÜRESEL HAM ÇELİK ÜRETİMİ

Yayınlama: 25.05.2025
41
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Dünya genelinde ham çelik üretimi, 2024 yılının nisan ayı verilerine göre, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 0,3 oranında azalarak 155,7 milyon tona gerilemiştir. Bu küçülme, küresel sanayi üretimi ve ekonomik büyüme dinamiklerinin çelik talebine yansımasının yanı sıra, bazı ülkelerdeki üretim kısıtlamaları ve piyasa koşullarından kaynaklanmaktadır. Merkezi Brüksel’de bulunan Dünya Çelik Birliği (Worldsteel) tarafından yayınlanan bu rapor, çelik sektöründeki güncel eğilimleri ortaya koyarken, üretim hacmindeki değişikliklerin bölgesel ve küresel etkilerini de gözler önüne sermektedir.

Dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin’in nisanda üretimini yaklaşık 86 milyon ton seviyesinde sabit tutması, küresel çelik piyasasındaki önemli bir istikrar unsurudur. Çin’in üretiminde yaşanan bu durağanlık, küresel toplam üretimdeki ufak düşüşün diğer ülkelerdeki azalmalarla ilişkili olduğunu göstermektedir. Çin’in sabit üretim performansı, aynı zamanda ülkenin sanayi altyapısının ve ekonomik politikalarının istikrarlı seyrini yansıtmaktadır. Çin ekonomisinde yaşanan yavaşlamalar veya büyüme ivmesindeki değişiklikler, küresel çelik piyasası üzerinde doğrudan etkiler yaratabilmektedir. Bu nedenle Çin’in üretim düzeyinin korunması, dünya genelinde üretimin dengelenmesine yardımcı olmaktadır.

Çin dışında, diğer büyük üretici ülkelerde ise nisanda çeşitli oranlarda düşüşler görülmüştür. Japonya, önemli bir üretici olarak, ham çelik üretiminde yüzde 6,4’lük ciddi bir gerileme yaşayarak üretimini 6,6 milyon tona düşürmüştür. Bu düşüş, Japonya’daki endüstriyel talepteki azalma, enerji maliyetlerindeki artışlar ve küresel ticaret koşullarındaki belirsizliklerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Japonya’daki çevresel düzenlemeler ve üretim teknolojilerindeki dönüşüm süreçleri de üretimi etkileyen faktörler arasında yer almaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ise ham çelik üretimi yüzde 0,3 azalışla 6,6 milyon ton seviyesine gerilemiştir. ABD ekonomisindeki genel durgunluk sinyalleri ve özellikle otomotiv, inşaat gibi büyük çelik talebi yaratan sektörlerdeki yavaşlama, üretimdeki bu küçük düşüşün başlıca sebeplerindendir. Ayrıca, küresel ticaret savaşları ve ithalat politikalarındaki değişiklikler, Amerikan çelik endüstrisinin rekabet gücünü etkilemektedir.

Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi olan Almanya’da ise üretim nisanda yüzde 10,1 oranında düşüş yaşayarak 3 milyon tona gerilemiştir. Almanya’da yaşanan bu dramatik düşüş, Avrupa’nın genel ekonomik yavaşlaması, enerji maliyetlerinin yükselmesi ve özellikle otomotiv sektöründeki daralma ile ilişkilendirilmektedir. Avrupa’nın karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik politikaları ve sanayide dönüşüm çabaları, kısa vadede üretim maliyetlerini artırırken, bu durum çelik üretimi üzerinde baskı oluşturmuştur.

Brezilya ve Rusya’da da benzer düşüş trendleri gözlemlenmiştir. Brezilya’nın ham çelik üretimi yüzde 3,1 azalarak 2,6 milyon tona gerilerken, Rusya’da üretim yüzde 5,1 düşüşle 5,8 milyon ton seviyesine inmiştir. Bu iki ülkenin üretimindeki azalma, küresel pazarlardaki talep daralması, yerel ekonomik sorunlar ve özellikle Rusya’nın uluslararası yaptırımlar nedeniyle karşılaştığı zorluklarla açıklanabilir.

Öte yandan, bazı ülkeler nisanda üretimlerini artırmayı başarmıştır. Hindistan, bu alanda öne çıkarak üretimini yüzde 5,6 artırmış ve toplamda 12,9 milyon ton ham çelik üretmiştir. Hindistan’ın ekonomik büyümesi, altyapı projelerinin hız kazanması ve yerel sanayinin gelişimi, üretimdeki bu artışın temel nedenlerindendir. Ayrıca Hindistan hükümetinin sanayi teşvik politikaları ve dış yatırımları çekmeye yönelik hamleleri, üretim kapasitesini artırıcı etkiler yaratmaktadır.

İran da nisanda ham çelik üretimini yüzde 4,6 yükselterek 3,3 milyon tona çıkarmıştır. İran’daki üretim artışı, özellikle ülkenin iç piyasasındaki talebin canlı olması ve bazı yaptırımların hafifletilmesiyle sanayi üretiminin canlanmasıyla ilişkilendirilebilir. Ayrıca İran’ın bölgesel ticaret bağlantılarının güçlenmesi, üretim artışında etkili olmaktadır.

Türkiye’nin ham çelik üretimi ise nisanda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artış göstererek 3 milyon tona yükselmiştir. Türkiye’nin üretimindeki bu büyüme, yerli üretim kapasitesinin geliştirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve özellikle inşaat, otomotiv gibi sektörlerde artan iç talep sayesinde gerçekleşmiştir. Türkiye, bu performansıyla bölgesel bir çelik üretim merkezi olarak konumunu güçlendirmekte ve küresel pazarda rekabetçi bir aktör olma yolunda ilerlemektedir.

Genel anlamda, nisanda küresel ham çelik üretiminde hafif bir gerileme yaşanmakla birlikte, ülkeler arasındaki üretim performansları oldukça farklı bir seyir izlemiştir. Çin’in üretimini sabit tutması, toplam üretimde ani bir düşüş yaşanmasını önlemiş, ancak Japonya, Almanya, Brezilya ve Rusya gibi büyük üreticilerdeki düşüşler, sektörün karşı karşıya olduğu zorlukları ortaya koymuştur. Diğer taraftan, Hindistan, İran ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerdeki üretim artışları, küresel çelik pazarındaki bölgesel farklılıkları ve büyüme potansiyelini göstermektedir.

Önümüzdeki dönemde, ekonomik koşullar, enerji maliyetleri, çevresel düzenlemeler ve uluslararası ticaret politikaları gibi faktörler, ham çelik üretimindeki dalgalanmaları belirleyecektir. Özellikle yeşil dönüşümün hız kazanması ve sürdürülebilir üretim tekniklerinin yaygınlaşması, sektörde yeni yatırımları ve teknolojik yenilikleri beraberinde getirecektir. Bu süreçte, üreticilerin esnek stratejiler geliştirmesi ve küresel talep değişimlerine hızlı yanıt verebilmesi, başarılarını sürdürebilmeleri açısından kritik olacaktır.

Sonuç olarak, nisanda yaşanan üretim düşüşü küresel çelik sektöründe kısa vadeli bir durgunluğa işaret etmekle birlikte, bazı ülkelerin gösterdiği büyüme performansı, sektörün dinamik yapısını ve geleceğe yönelik fırsatlarını da gözler önüne sermektedir. Küresel ekonomideki gelişmelerle paralel olarak, ham çelik üretimi önümüzdeki aylarda yeni bir ivme kazanabilir ya da mevcut zorluklar derinleşebilir. Bu nedenle, sektörün yakından izlenmesi ve doğru politikaların hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.