Son dönemde yapay zekâ teknolojilerinin ekonomideki etkileri ve küresel büyüme beklentileri üzerine yoğun tartışmalar yaşanıyor. Bu kapsamda, küresel sermayeyi ve politika yapıcıları bir araya getiren Dünya Ekonomik Forumu (WEF), kamu ve özel sektörden baş ekonomistlerin görüşlerini derlediği kapsamlı bir anket yayınladı. Ankette, yapay zekanın iş gücü piyasasına etkileri, küresel ekonomik görünüm ve belirsizliklerin yapısal dönüşüme neden olabileceği gibi kritik konulara ışık tutuldu. Bu çalışma, dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu fırsatları ve riskleri anlamak açısından büyük önem taşıyor.
YAPAY ZEKA VE İSTİHDAMDAKİ ENDİŞELER
Anketin en çok dikkat çeken sonuçlarından biri, yapay zekanın işgücü piyasasında yaratacağı olası olumsuz etkilerle ilgili. Baş ekonomistlerin neredeyse yarısı, yani %47’si, yapay zekanın net istihdam kaybına yol açacağını düşünüyor. Bu, iş gücünde otomasyonun hızlanması ve bazı görevlerin yapay zekâ tarafından devralınmasıyla birlikte birçok işin ortadan kalkabileceği endişesini ortaya koyuyor. Öte yandan, yalnızca %19 gibi nispeten küçük bir grup, yapay zekanın yeni iş alanları yaratacağını ve istihdamı artıracağını öngörüyor.
Bu durum, işgücü piyasasında önemli bir dönüşümün habercisi. İşlerin bazıları teknoloji nedeniyle azalırken, yeni beceri ve eğitim gerektiren alanlarda ise fırsatlar doğacak. Ancak bu geçiş süreci kolay olmayabilir. Baş ekonomistler, yapay zekanın özellikle bazı sektörlerde iş kayıplarına yol açarken, çalışanların yeni teknolojilere adapte olabilmesi için güçlü destek ve eğitim programlarının şart olduğunu vurguluyor.
YAPAY ZEKA KÜRESEL BÜYÜMEYE NASIL KATKI SAĞLAYACAK?
Yapay zekâ sadece istihdam üzerinde değil, küresel ekonomik büyüme üzerinde de belirleyici bir faktör olarak görülüyor. Ankete katılan baş ekonomistlerin yaklaşık %46’sı, yapay zekanın önümüzdeki 10 yıl içinde küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) %0 ile %5 arasında bir katkı sağlayacağını düşünüyor. %35’lik bir kesim ise bu katkının daha yüksek olacağı, yani %5 ile %10 arasında olacağı görüşünde.
Yapay zekanın büyüme dinamiklerine etkisi üç temel alanda öne çıkıyor:
Görev otomasyonu: Rutin ve tekrarlayan işler yapay zekâ tarafından üstlenildiğinde, verimlilik artıyor ve insan kaynağı daha yaratıcı işlere yönlendirilebiliyor.
İnovasyonun hızlanması: Yapay zekâ, araştırma ve geliştirme süreçlerini hızlandırarak yeni ürünlerin ve hizmetlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.
Çalışan destekleme teknolojileri: Yapay zekâ, çalışanların karar alma süreçlerinde destekleyici rol oynayarak iş süreçlerini iyileştiriyor.
Bu gelişmeler, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümeyi destekleyebilir. Ancak, büyümenin sürdürülebilir ve kapsayıcı olması için iş gücü piyasasının yapay zekaya uyum sağlaması büyük önem taşıyor.
KÜRESEL EKONOMİDE ARTAN BELİRSİZLİKLER VE YAPISEL DÖNÜŞÜM RİSKİ
WEF anketinde öne çıkan bir diğer önemli bulgu, küresel ekonomi politikalarında yaşanan belirsizliklerin giderek arttığı yönünde. Baş ekonomistlerin %82’si, mevcut küresel belirsizlik düzeyini “olağanüstü yüksek” olarak değerlendiriyor. Bu durum, yatırım kararlarının ve uzun vadeli stratejilerin ertelenmesine neden oluyor. Böylece, ekonomik büyüme üzerinde negatif baskı oluşabiliyor.
Belirsizliğin en çok hissedildiği alan ise ticaret politikaları. Ankete katılanların %97’si, ticaret alanındaki dalgalanmaların en büyük risk olduğunu belirtiyor. Ticaret savaşları, tarifeler ve korumacı önlemler, küresel tedarik zincirlerini zorlayarak ekonominin genel performansını olumsuz etkiliyor. Para politikaları (%49) ve maliyet politikaları (%35) da başlıca belirsizlik kaynakları arasında yer alıyor.
Bu gelişmeler, küresel ekonomide kalıcı yapısal değişimlerin habercisi olabilir. Baş ekonomistlerin %79’u, jeoekonomik gelişmelerin uzun vadede ekonomilerde dönüşüm yaratacağını düşünüyor. Böyle bir dönüşümün yönetilmesi, politika yapıcılar için kritik önem taşıyor.
ABD EKONOMİ POLİTİKALARININ KÜRESEL ETKİLERİ
ABD’nin ekonomi politikaları da anketin merkezinde yer alan başlıklardan biri. Katılımcıların %87’si, ABD’nin izlediği mevcut politikaların küresel ekonomide kalıcı etkiler bırakacağını ve bunun özellikle iş dünyasında stratejik kararların gecikmesine yol açarak resesyon riskini artırabileceğini ifade ediyor.
ABD ekonomisinde görülen zayıf büyüme beklentileri ve enflasyonist baskılar, dünya genelinde ekonomik istikrarı tehdit eden unsurlar olarak değerlendiriliyor. Ankete göre, ABD’de 2025 sonuna kadar ekonomik büyümenin zayıf kalacağına dair geniş bir kanaat var (%77). Ayrıca, %79’u yüksek enflasyonun devam edeceğini ve %76’sı doların değer kaybedeceğini tahmin ediyor.
BÖLGESEL FARKLILIKLAR VE BEKLENTİLER
Dünya ekonomisi, bölgesel farklılıklar nedeniyle heterojen bir görünüm sergiliyor. Almanya’da maliye politikalarında beklenen genişleme nedeniyle daha iyimser bir hava hâkim. Çin’e yönelik beklentiler ise ekonomistler arasında fikir birliğine varılmamış durumda. Bazıları Çin ekonomisinin toparlanacağını öngörürken, bazıları ise çeşitli riskler nedeniyle büyümenin zayıf kalabileceğini düşünüyor.
Bu farklılıklar, küresel ekonomideki risklerin ve fırsatların karmaşık bir yapıda olduğunu gösteriyor.
YAPAY ZEKA POLİTİKALARI VE GELECEK STRATEJİLERİ
Anket sonuçlarına göre, yapay zekanın sunduğu fırsatlardan tam anlamıyla yararlanabilmek için güçlü ve koordineli politika adımları gerekiyor. Baş ekonomistler, hükümetlerin yapay zekâ altyapısına yatırım yapmasının, kilit sektörlerde yapay zekanın benimsenmesini teşvik etmenin ve iş dünyasında süreçlerin yapay zekasına uyumlu hale getirilmesinin şart olduğunu vurguluyor.
Bunun yanı sıra, çalışanların yapay zekâ ve dijital teknolojiler konusunda eğitim almaları, yetkinliklerini artırmaları gerekecek. Bu sayede, iş gücü piyasasında ortaya çıkacak dönüşüm hem sürdürülebilir hem de kapsayıcı bir biçimde gerçekleşebilecek.
SONUÇ OLARAK
Dünya Ekonomik Forumu’nun baş ekonomistler arasında yaptığı bu kapsamlı anket, yapay zekanın ekonomik büyüme ve istihdam üzerindeki çift yönlü etkisini net bir biçimde ortaya koyuyor. Bir yandan büyümeyi destekleyen bir araç olarak görülürken, diğer yandan iş gücünde kayıplar ve toplumsal riskler yaratma potansiyeli taşıyor.
Aynı zamanda, küresel ekonomi politikalarındaki belirsizlikler ve jeoekonomik gelişmeler, ekonomilerin yapısal dönüşümlerini hızlandırabilir. ABD gibi büyük ekonomilerin politikalarının küresel etkileri ise yatırım ve iş dünyası kararlarını etkileyerek ekonomik riskleri artırıyor.
Bu karmaşık ortamda, yapay zekanın sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek ve riskleri minimize etmek için hükümetler, özel sektör ve toplumun tüm kesimlerinin ortak hareket etmesi büyük önem taşıyor.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı