SERMAYE PİYASALARININ EKONOMİDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

Yayınlama: 19.09.2025
7
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Ekonomilerin sağlıklı işleyebilmesi için yalnızca üretim, tüketim ve ticaret yeterli değildir. Bu unsurları bir arada tutan en önemli yapı taşlarından biri de sermaye piyasalarıdır. Sermaye piyasaları, tasarruflarını değerlendirmek isteyen yatırımcılarla, fon ihtiyacı olan şirket ve devletleri bir araya getiren köprü işlevi görür. Bankacılık sistemi daha kısa vadeli finansman sağlarken, sermaye piyasaları uzun vadeli kaynak yaratma kapasitesiyle farklı bir alan açar. Bu nedenle, gelişmiş ülkelerin tümünde sermaye piyasalarının güçlü ve etkin olduğu görülmektedir.

Türkiye açısından da sermaye piyasaları, yalnızca şirketlerin büyümesi için değil, aynı zamanda bireysel yatırımcıların tasarruflarını değerlendirmesi, ekonominin derinleşmesi ve finansal istikrarın sağlanması bakımından kritik rol oynamaktadır.

Sermaye Piyasalarının Temel İşlevleri

Sermaye piyasalarının ekonomi içindeki işlevleri çok yönlüdür. Öncelikle, fon fazlası olan bireyler ve kurumlar, yani yatırımcılar, bu piyasalar aracılığıyla fon açığı bulunan kesimlere kaynak aktarır. Böylece âtıl duran birikimler, üretime, yatırımlara ve istihdama dönüşür. Bu sürecin sağlıklı işlemesi hem ekonomik büyümeyi hem de refahın artışını destekler.

Bir diğer işlev ise şirketlere uzun vadeli finansman sağlamaktır. Özellikle büyümek isteyen şirketler, bankalardan kredi almak yerine halka arz yoluyla hisse senedi satabilir veya tahvil ihraç edebilir. Bu sayede şirketler borçlanma baskısını azaltır, yatırım planlarını sürdürülebilir biçimde finanse eder.

Sermaye piyasalarının aynı zamanda şeffaflık ve kurumsallaşmayı teşvik eden bir yapısı vardır. Halka açık şirketlerin düzenli raporlama yapma zorunluluğu, bağımsız denetim mekanizmaları ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) denetimleri, yatırımcı güvenini artırır. Bu güven ortamı hem yerli hem de yabancı sermayenin piyasaya girişini kolaylaştırır.

Türkiye’de Sermaye Piyasalarının Gelişimi

Türkiye’de sermaye piyasalarının kurumsallaşması 1980’li yıllarda başlamış, 1986 yılında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (bugünkü Borsa İstanbul) faaliyete geçmesiyle ivme kazanmıştır. Günümüzde Borsa İstanbul yalnızca hisse senetleriyle değil, tahvil-bono piyasası, vadeli işlemler, emtia ve kıymetli maden kontratlarıyla da işlemektedir.

Özellikle son yıllarda bireysel yatırımcıların sermaye piyasalarına ilgisi ciddi biçimde artmıştır. Dijital platformların yaygınlaşması, işlem maliyetlerinin düşmesi ve alternatif yatırım araçlarının çeşitlenmesi bu ilgiyi beslemiştir. Ayrıca bireysel emeklilik sistemi (BES) ve otomatik katılım uygulaması, uzun vadeli tasarrufların sermaye piyasalarına yönelmesini sağlamıştır.

Ancak Türkiye’de sermaye piyasalarının derinliği hâlâ gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında sınırlıdır. Hisse senedi sahipliğinin nüfusa oranı düşük seviyelerdedir. Yatırımcıların büyük kısmı hâlâ döviz, altın veya gayrimenkule yönelmekte, sermaye piyasaları ikinci planda kalmaktadır. Bu tablo, sermaye piyasalarının geliştirilmesi için daha kapsamlı stratejiler gerektiğini göstermektedir.

Riskler ve Fırsatlar

Sermaye piyasaları, büyük fırsatlar sunduğu kadar riskler de barındırır. Yatırımcıların kısa vadeli dalgalanmalara kapılmadan, bilinçli ve uzun vadeli bir bakış açısıyla hareket etmeleri gerekir. Bilgi eksikliği ve spekülatif hareketler, bireysel yatırımcılar için ciddi kayıplara yol açabilir. Bu nedenle finansal okuryazarlığın artırılması hem bireylerin hem de ekonominin yararınadır.

Öte yandan sermaye piyasaları, doğru kullanıldığında enflasyona karşı bir koruma aracı, tasarrufları reel ekonomiye yönlendiren bir mekanizma ve ülkenin kalkınmasına destek sağlayan bir güç haline gelir. Yabancı yatırımcıların ilgisinin çekilmesi, doğrudan yatırımların yanında portföy yatırımları sayesinde de mümkündür. Bu da Türkiye’nin uluslararası finans piyasalarındaki konumunu güçlendirir.

Sonuç: Güçlü Sermaye Piyasaları, Güçlü Ekonomi

Sermaye piyasaları, modern ekonomilerin vazgeçilmez bir unsurudur. Bir ülkenin sermaye piyasalarının derinliği, o ülkenin finansal istikrarının ve büyüme potansiyelinin de bir göstergesi kabul edilir. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için bankacılık sistemi kadar sermaye piyasalarının da güçlenmesi zorunludur.

Daha fazla şirketin halka arz edilmesi, kurumsal yatırımcıların artması, bireysel yatırımcıların bilinçlenmesi ve yabancı yatırımcıların güveninin sağlanması, bu hedefe giden yolu açacaktır. Sermaye piyasalarının gelişimi, yalnızca ekonomiye değil, aynı zamanda toplumsal refaha da doğrudan katkı sunacaktır.

 

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.