TÜRKİYE’DE KADIN İSTİHDAMI

Yayınlama: 29.09.2025
11
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Türkiye’de kadınların işgücü piyasasındaki yeri, sadece ekonomik boyutlarıyla değil, aynı zamanda sosyal gelişim ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından da son derece kritik bir konudur. Kadın istihdam oranlarının artışı, yalnızca ekonomik büyüme ve verimliliği desteklemekle kalmaz; aynı zamanda toplumda fırsat eşitliğini güçlendirir ve sürdürülebilir kalkınmaya katkı sunar. Buna rağmen Türkiye, OECD ve AB ülkeleriyle kıyaslandığında kadın istihdamı açısından halen düşük seviyelerde yer almaktadır.

Kadınların İşgücü Piyasasındaki Konumu

Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı son yıllarda artış eğiliminde olsa da bu oran hâlâ gelişmiş ülkelerin oldukça gerisindedir. TÜİK verilerine göre 2024 itibarıyla kadınların işgücüne katılım oranı yaklaşık %36 seviyesindedir. Erkeklerde bu oran %70’in üzerinde seyrederken, cinsiyetler arasındaki fark Türkiye’nin yapısal sorunlarını gözler önüne sermektedir.

Kadınların yoğunlaştığı sektörlere bakıldığında hizmetler sektörünün öne çıktığı görülmektedir. Eğitim, sağlık, perakende ve turizm gibi alanlarda kadın istihdamı daha yoğundur. Ancak sanayi ve özellikle teknolojik sektörlerde kadınların payı sınırlı kalmaktadır. Tarım sektöründe ise kayıt dışılık nedeniyle kadın emeği çoğu zaman görünmez hale gelmektedir.

Bir diğer dikkat çekici unsur, kadınların işgücüne katılımındaki eğitim etkisidir. Eğitim düzeyi yükseldikçe kadınların işgücüne katılım oranı da belirgin biçimde artmaktadır. Üniversite mezunu kadınların işgücüne katılım oranı %70’e yaklaşırken, ilkokul mezunu veya daha düşük eğitim seviyesindeki kadınlarda bu oran %20’nin altında kalmaktadır. Bu durum, eğitim politikalarının kadın istihdamı üzerindeki belirleyici rolünü açıkça ortaya koymaktadır.

Engeller ve Zorluklar

Türkiye’de kadınların iş yaşamına katılımında karşılaşılan en büyük engellerden biri toplumsal cinsiyet rolleri ve geleneksel aile yapısıdır. Çocuk bakım yükümlülüğü, ev içi sorumlulukların ağırlığı ve kreş gibi destek mekanizmalarının yetersizliği, kadınların işgücüne katılımını sınırlayan temel faktörlerdir.

Bir diğer sorun ise kayıt dışı istihdamdır. Özellikle tarım ve hizmet sektörlerinde kadınların önemli bir kısmı sosyal güvence olmadan çalışmaktadır. Bu durum, kadınların gelirlerini ve sosyal haklarını sınırlamakta, aynı zamanda emeklilik ve sağlık güvencelerini zayıflatmaktadır.

Ayrıca iş yaşamında cam tavan etkisi de güçlü şekilde hissedilmektedir. Kadınlar genellikle alt ve orta düzey pozisyonlarda yoğunlaşırken, üst yönetim kademelerinde erkeklerin hâkimiyeti devam etmektedir. Özel sektörde kadın yöneticilerin oranı %20’nin altında kalırken, girişimcilik alanında kadınların payı da sınırlıdır.

Ekonomiye Katkı ve Potansiyel

Kadın istihdamının artması, yalnızca kadınlar için değil ülke ekonomisi için de kritik önemdedir. Dünya Bankası ve OECD çalışmalarına göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı OECD ortalamasına (yaklaşık %60) yükseldiği takdirde, ülkenin GSYH’si %20’ye varan ek büyüme potansiyeline sahip olacaktır.

Kadınların ekonomiye katılımının artması, aynı zamanda yoksulluk oranlarını azaltmakta ve gelir dağılımında adaleti desteklemektedir. Kadınların hane gelirine katkı sağlaması, özellikle düşük ve orta gelirli ailelerde yaşam standartlarını yükseltmektedir. Ayrıca kadın girişimcilerin çoğalması, yeni iş alanları yaratılmasına ve yenilikçi fikirlerin ekonomiye kazandırılmasına olanak vermektedir.

Politikalar ve Çözüm Önerileri

Türkiye’de kadın istihdamını artırmaya yönelik çeşitli politika adımları atılmıştır. Özellikle doğum sonrası izinlerin uzatılması, yarı zamanlı çalışma hakkı ve esnek çalışma modelleri kadınların iş yaşamında daha uzun süre kalmasını destekleyici unsurlar olmuştur. Ancak bu uygulamalar, çoğu zaman yeterli kurumsal altyapıyla desteklenmediği için sınırlı etki yaratmaktadır.

Çözüm için öncelikli adımlar şunlar olabilir:

Kreş ve bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması: Çocuk bakım yükünü hafifletecek devlet destekli mekanizmalar, kadınların işgücüne katılımını doğrudan artıracaktır.

Eğitim yatırımları: Özellikle mesleki eğitim programları, kadınların sanayi ve teknoloji sektörlerinde daha fazla yer almasını sağlayabilir.

Kayıt dışılıkla mücadele: Denetimlerin artırılması ve teşvik mekanizmalarıyla kadın emeğinin kayıt altına alınması sağlanmalıdır.

Cam tavanı kıracak politikalar: Kadınların yönetim pozisyonlarına gelmesi için kota uygulamaları ve destek programları geliştirilebilir.

Girişimcilik desteği: Kadın girişimcilere özel fonlar, kredi imkanları ve mentorluk programları yaygınlaştırılmalıdır.

Geleceğe Bakış

Türkiye, genç nüfus yapısıyla büyük bir demografik avantaja sahiptir. Ancak bu avantajın ekonomik büyümeye dönüşebilmesi için kadınların işgücüne daha güçlü şekilde katılması gerekmektedir. 21. yüzyıl ekonomisi, bilgiye, yaratıcılığa ve çeşitliliğe dayalı bir yapıya doğru evrilmektedir. Kadınların işgücü piyasasına katılımı bu dönüşümün en önemli bileşenlerinden biridir.

Kadın istihdamı, yalnızca ekonomik büyümeyi hızlandıracak bir unsur değil; aynı zamanda daha adil, eşitlikçi ve kapsayıcı bir toplum inşa etmenin temel şartıdır. Türkiye, bu alanda atacağı güçlü adımlarla hem küresel rekabet gücünü artırabilir hem de toplumsal refahını sürdürülebilir biçimde yükseltebilir.

 

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.