AVRUPA’DA İŞGÜCÜ AÇIĞI

Yayınlama: 17.11.2023
46
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Aşağıdaki yazı euronews sitesinden alınmıştır. Tamamen kopyadır.

Sayı olarak bakıldığında Avrupa’da iş açığının en fazla olduğu ülke Almanya.

Avrupa’da iş açığı oranı 2022’de rekor kırdı. Birçok ülkede açık pozisyon bulunurken Almanya’da bu sayı rekor seviyeye çıktı. Ülkede 2023’ün ikinci çeyreğinde 934 bin iş açığı görüldü. 2023’ün ilk çeyreğinde Türkiye’de ise 331 bin oldu.

AB İstatistik Ofisi Eurostat’ın verilerine göre yıllık bazda AB’de iş gücü açığı oranı yüzde 2,9 oldu. Bu son dönemdeki en yüksek oran. Çeyrek bazda bakıldığında ise 2022’nin ikinci çeyreğinde bu oran yüzde 3’e kadar çıkmıştı. Covid-19 salgınından sonra düşüşe geçen bu oran 2023’ün ilk çeyreğinde yüzde 2,7 oldu, Euro bölgesinde ise yüzde 2,9’da kaldı.

Kaynak: Eurostat • (Yıllık çeyrek dilimler)

İş gücü açığı oranı nedir?

İngilizcede “job vacancy” olarak adlandırılan kavramın Türkçesi “açık iş”. Ancak bu kavram daha kolay anlaşılması için çoğunlukla “eleman açığı”, “işçi açığı” veya “iş açığı” olarak ifade ediliyor.

AB istatistik kurumuna göre açık iş, “ücret ödemek şartıyla yeni açılmış bir pozisyon, henüz istihdam edilmemiş bir iş veya yakın zamanda boşalacak bir pozisyon” olarak tarif ediliyor.

Açık iş oranı ise, açık iş sayısının açık iş sayısı ile çalışan sayısı toplamına oranlanması ile elde ediliyor.

İş gücü açığı oranının en yüksek olduğu ülkeler hangisi?

2023 ikinci çeyrek itibariyle iş gücü açığı oranının en yüksek olduğu ülkeler yüzde 4,7 ile Hollanda. Ardından yüzde 4,6 ile Belçika ve yüzde 4,4 ile Avusturya geliyor.

Kaynak: Eurostat

En düşük oran ise yüzde 0,8 ile Bulgaristan ve Romanya’da. Polonya ile İspanya’da bu oran yüzde 0,9.

İş gücü açığı oranı Almanya’da yüzde 4,1 olurken Fransa’da yüzde 2,3 gerçekleşti.

Almanya’da 934 bin açık iş var

Sayı olarak bakıldığında ise Almanya açık ara zirvede. 2023’ün ikinci çeyreği itibariyle Almanya’da 934 bin açık iş bulunuyor. BAĞ-KUR verisine göre yılın ilk çeyreğinde Türkiye’de açık iş sayısı 331 bin idi.

Kaynak: Eurostat ve BAĞ-KUR • (*1.Çeyrek)

Üçüncü sırada 250 bin açık iş ilanı ile Hollanda gelirken ardından 116 bin ile Avusturya yer alıyor. Belçika da 112 bin ile 100 binden fazla iş açığının bulunduğu ülkelerden birisi.

Çoğu AB ülkesinde ise açık iş ilanı sayısı 50 binin altında.

En çok aranan meslekler hangisi?

Online iş ilanlarında en sık aranan 10 meslek açık iş alanlarına da işaret ediyor. Buna göre en çok aranan meslek yüzde 3,1 ile yazılım geliştiriciler.

Kaynak: Eurostat

İkinci sırada yüzde 2,9 ile mağaza satış asistanları geliyor. Sistem analistleri ise yüzde 2,8 ile en çok aranan meslekler listesinde üçüncü sırada.

Yük taşıma sektöründe çalışanlar ile mühendislik uzmanları yüzde 2,6 ile takip ediyor.

 

İmalat işçileri de online iş ilanlarında en sık aranan meslekler sıralamasında 6. durumda. Ardından muhasebe çalışanları gelirken (yüzde 2,1), bunu araştırma ve geliştirme müdürleri (yüzde 2) izliyor.

İdari ve yönetici sekreterleri ile reklam ve pazarlama uzmanları ilk 10’daki diğer meslek grupları.

Yazarın Son Yazıları
2024 ULUSAL EĞİTİM İSTATİSTİKLERİ GİRİŞ Türkiye’nin eğitim alanındaki gelişmeleri, ülkenin sosyoekonomik kalkınmasının en önemli göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Eğitimde elde edilen ilerlemeler hem bireylerin hayat kalitesini yükseltiyor hem de toplumun genel refahına büyük katkı sağlıyor. 2024 yılına ait ulusal eğitim istatistikleri, özellikle yükseköğretim mezuniyet oranları, okuryazarlık düzeyi ve ortalama eğitim süresi gibi temel parametrelerde dikkate değer değişimler olduğunu ortaya koyuyor. Bu kapsamlı analizde, 2008 yılından günümüze uzanan eğitim verileri ışığında, Türkiye’de eğitimde yaşanan gelişmelerin boyutlarını ayrıntılı şekilde ele alacağız. Ayrıca OECD ülkeleriyle kıyaslamalar yaparak, Türkiye’nin uluslararası alandaki konumunu da değerlendireceğiz. 1. YÜKSEKÖĞRETİM MEZUN ORANINDAKİ DRAMATİK ARTIŞ 2008 yılında 25-34 yaş grubundaki genç nüfusun sadece %13,5’i yükseköğretim mezunu iken, bu oran 2024 yılında %44,9’a yükselmiştir. Bu artış, Türkiye’de yükseköğretime erişimde ve tamamlamada ciddi bir dönüşümün yaşandığını gösteriyor. Kadın ve erkek nüfusun eğitimdeki ilerlemesine baktığımızda ise kadınlarda daha dikkat çekici bir gelişme gözlemlenmektedir. 2008’de kadınlarda yükseköğretim mezun oranı %12,5 iken, 2024’te %48,9’a kadar çıkmıştır. Erkeklerde ise %14,6’dan %41,1’e yükselme söz konusudur. Bu veriler, kadınların eğitim fırsatlarına erişiminin ve eğitimdeki başarılarının arttığını, cinsiyet eşitliği yönünde önemli bir yol alındığını göstermektedir. Ayrıca bu artış, iş gücü piyasasında kadınların daha aktif rol almasını da desteklemektedir. 2. TÜRKİYE VE OECD ÜLKELERİ ARASINDAKİ YÜKSEKÖĞRETİM MEZUNİYETİ KARŞILAŞTIRMASI OECD’nin 2022 yılı verilerine göre, 25-34 yaş grubunda yükseköğretim mezunlarının oranı ortalama %47,4’tür. Türkiye ise %42,9 ile bu ortalamaya oldukça yaklaşmıştır. Bu, Türkiye’nin eğitimde yakaladığı ilerlemenin uluslararası platformda da karşılık bulduğunun bir göstergesidir. OECD ülkeleri arasında en yüksek yükseköğretim mezuniyet oranı %69,6 ile Güney Kore’ye aitken, en düşük oran %27,3 ile Meksika’da görülmektedir. Türkiye’nin bu skalada orta-üst seviyede yer alması, eğitim politikalarının doğru yönde ilerlediğini ve genç nüfusun eğitimde daha donanımlı hale geldiğini işaret eder. 3. 25 YAŞ VE ÜZERİNDEKİ NÜFUSTA EĞİTİM DÜZEYİ Sadece genç nüfus değil, 25 yaş ve üzerindeki genel nüfusta da yükseköğretim mezun oranı son 16 yılda ciddi artış göstermiştir. 2008’de %9,8 olan bu oran, 2024’te %25,3’e ulaşmıştır. Bu, yetişkin nüfusun da eğitim seviyesinin yükseldiğini gösterir. Ortaöğretim ve üzeri eğitim düzeyini tamamlayanların oranı ise 2008’de %26,5 iken, 2024’te %49,4’e yükselmiştir. Bu da Türkiye’de genel eğitim seviyesinin her yaş grubunda arttığını, eğitimde süreklilik ve yaygınlık sağlandığını ortaya koyar. 4. ORTALAMA EĞİTİM SÜRESİ VE BÖLGESEL FARKLILIKLAR 2024 yılı verilerine göre, Türkiye’de 25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresi 9,5 yıldır. Kadınların ortalama eğitim süresi 8,8 yıl olurken, erkeklerde bu süre 10,2 yıldır. Bu fark, eğitimde cinsiyet eşitliğine ulaşmak için atılması gereken adımların halen olduğunu göstermektedir. Bölgesel farklılıklar ise dikkat çekicidir. Ortalama eğitim süresi en yüksek olan il Ankara’dır (10,8 yıl). İstanbul, Eskişehir, Kocaeli ve İzmir gibi büyükşehirler de yüksek eğitim süresi ortalamasıyla bu listeyi takip etmektedir. Buna karşılık Ağrı, Şanlıurfa, Muş, Kastamonu ve Van gibi illerde ortalama eğitim süresi görece düşüktür (7,5 yıl ile Ağrı en düşük). Bu durum, bölgeler arası eğitim fırsatları ve erişiminde eşitsizliklerin devam ettiğini göstermektedir. Devlet politikalarının bu farklılıkları azaltmaya yönelik odaklanması önem taşımaktadır. 5. EĞİTİM SÜRESİNDEKİ SON 10 YILLIK ARTIŞ 2015-2024 yılları arasında ortalama eğitim süresinde en yüksek artış %51,6 ile Şırnak’ta gerçekleşmiştir. Bunu %42,1 ile Hakkâri, %39,9 ile Muş, %38,5 ile Şanlıurfa ve %37,3 ile Bingöl takip etmektedir. Bu illerdeki artışlar, bölgesel kalkınma çabalarının eğitim alanında da olumlu sonuç verdiğine işaret ediyor. Öte yandan, Ankara, Eskişehir, Tekirdağ, İzmir ve İstanbul gibi büyükşehirlerdeki artış oranları %13-16 arasında kalmıştır. Bu illerde zaten eğitim süresi yüksek olduğu için artış oranı daha düşük görünmektedir. 6. OKURYAZARLIK ORANI YÜKSELDİ 6 yaş ve üzeri nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2008’de %91,8 iken, 2024 yılında %97,8’e yükselmiştir. Bu oran, kadınlarda %86,9’dan %96,2’ye, erkeklerde ise %96,7’den %99,3’e çıkmıştır. Okuryazarlık oranındaki bu artış, temel eğitime erişimin yaygınlaşmasının yanı sıra, özellikle kadınlarda eğitim hakkının önemli ölçüde genişlediğini gösteriyor. Okuryazarlık, bireylerin toplumsal hayata katılımı ve ekonomik faaliyetlere dahil olması açısından hayati bir beceridir. 7. EBEVEYNLERİN EĞİTİM DÜZEYİ VE BİREYLERİN EĞİTİM BAŞARISI 2024 verileri, ebeveynlerin eğitim düzeyinin çocukların eğitim başarısı üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu ortaya koyuyor. Annesi yükseköğretim mezunu olan fertlerin %84,4’ü yükseköğretimi tamamlamışken, bu oran babası yükseköğretim mezunu olanlarda %80,3 olarak tespit edilmiştir. Annesi ortaöğretim mezunu olanların %64,3’ü, babası ortaöğretim mezunu olanların ise %55,7’si yükseköğretim mezunudur. Ebeveynlerin daha düşük eğitim seviyesine sahip olması durumunda ise yükseköğretim tamamlama oranları belirgin biçimde düşmektedir. Bu veriler, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve ailelerin eğitim seviyesinin yükseltilmesinin, ülkenin genel eğitim düzeyini artırmada kritik öneme sahip olduğunu göstermektedir. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Türkiye’nin eğitim alanında son 16 yılda yaşadığı dönüşüm gerek genç nüfus gerekse genel nüfus açısından oldukça olumlu ve cesaret vericidir. Yükseköğretim mezun oranlarının önemli ölçüde artması, okuryazarlık oranlarının yükselmesi ve ortalama eğitim süresindeki gelişmeler, ülkemizin eğitimde ileriye doğru sağlam adımlar attığını gösteriyor. Ancak bölgesel farklılıklar, cinsiyetler arası eşitsizlikler ve ebeveynlerin eğitim seviyesine bağlı değişkenlikler gibi konular, dikkatle ele alınması gereken alanlar olarak kalmaya devam ediyor. Eğitimde kaliteyi artırmak ve fırsat eşitliğini sağlamak adına özellikle dezavantajlı bölgeler ve gruplar için hedeflenmiş politikalar önem arz etmektedir. Sonuç olarak, Türkiye’nin eğitimde yakaladığı başarı, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biridir ve bu alandaki gelişmelerin takip edilmesi, ülkenin geleceği için kritik öneme sahiptir. Kaynak: TÜİK ZAFER ÖZCİVAN Ekonomist-Yazar zozcivan@hotmail.com
30.05.2025
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.