İkale sözleşmesi, Arapça kökenli bir terim olan “ortadan kaldırmak” anlamına gelir ve işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesini karşılıklı anlaşma ile sona erdirir. Ancak, bu sözleşme istifa ve işten ayırma durumlarını kapsamaz; şarta bağlı ve ihtirazı kayıtlı ikale yapılamaz.Yargı kararlarına göre, işverenin teklifi durumunda sözleşmede işçinin ek faydasına dair hükümler aranırken, işçinin teklifi sadece yasal hakları içerir. Taraflar arasındaki öneriyi ispat etme yükümlülüğü ise işverene aittir.Sözleşmenin geçerliliği, işçiye sağlanan makul fayda ile ölçülür ve şekil şartı aranmaz. Ancak, sözlü ikale sözleşmelerinde ispat yükü sözleşmeyi iddia edene aittir, bu da istismar ve mağduriyetlere neden olabilir.
İşte bu noktada, ikalenin işe iade davası ve tazminat davasını önlediği, belirlenen haklar dışında yasal hak talebinin mümkün olmadığı bir alan açılır. Ancak, geçerli ve geçersiz sözleşmeler arasındaki çizgiyi mahkeme belirler.İşveren tarafından yapılan teklif durumunda makul bir fayda sağlanmazsa, işçi çeşitli tazminatları talep edebilir. Bu makul fayda, para ile ölçülebileceği gibi, bireysel emeklilik sistemine almak, hayat ve sağlık sigortası gibi farklı biçimlerde de olabilir.İşten ayrılan işçinin ikale sözleşme tarihi ile SGK işten çıkış bildirgesi tarihleri farklı ise, hak ve ödevler ikale tarihinden hesaplanır. Damga vergisi, sözleşmede belirtilen para üzerinden hesaplanırken, kıdem tazminatını aşan ödemeler SGK primine tabi olur.Sonuç olarak, ikale sözleşmesi üzerinden yapılan titiz pazarlıklarla sözleşme bütünlük ve geçerlilik kazanır. Hayatımızın her aşamasında güzellikleri getirirken, gereksizlikleri ortadan kaldırmak dileğiyle, hoşça kalın.
Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI