AĞUSTOS AYI AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI

Yayınlama: 09.09.2024
20
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Asgari ücrete zam yapılmadığı, emeklilere ise en düşük aylık alanlara seyyanen 2500 TL artış, diğer emeklilere de ocak haziran ayı enflasyon oranı olan %24,73 zam yapıldığı bir dönem yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz ağustos ayında Bileşik Kamu İş federasyonunun araştırmasına göre açlık sınırı 20958 TL, yoksulluk sınırı ise 64157 TL oldu

Açlık ve yoksulluk sınırı her ay çeşitli kurumlar tarafından hesaplanarak kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Ancak yapılan bu hesaplar nerede kullanılır, ne için yapılır anlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü asgari ücret ve en önemlisi en düşük emekli maaşı açlık sınırının çoğunlukla altında kalmaktadır.

Açlık sınırı, dört kişilik bir ailenin yaşamını idame ettirebilmesi için bir ay boyunca alması gereken besin değerlerinin para değerinden toplam maliyetidir. Yani 4 kişilik bir ailenim yaşamını sürdürebilmesi için et, süt, yumurta, karbonhidrat, protein gibi olmazsa olmaz besinlerin aylık para değeridir. Bir insanın yaşamını idame ettirebilmesi için alması gereken ortalama besin değerleri bellidir ve tabii ki bunların tedarik edilmesi bir bedel karşılığıdır. İşte o bedel ödenemeyince sağlıklı bir nesil yetiştirmek riski artar ve önümüzdeki süreçte başta obezite olmak üzere bir takım sağlık problemleri çıkma ihtimali yüksek olacaktır. Bu sebeple vatandaşın geliri en az açlık sınırı kadar olmalıdır ki sağlıklı bir gelecek elde edebilelim ve zaten düşük olan doğurganlık oranı yükselsin ve sağlıklı, ekonomiye katkı sağlayan bir geleceğimiz oluşabilsin.

Yoksulluk sınırı ise yukarıdaki maliyetlere kılık kıyafet, ısınma, eğitim, sağlık, ulaştırma gibi giderlerin eklenmesi sonucu elde edilir. Ücret ve maaşlarda zaten yoksulluk sınırı kullanılmamakta, açlık sınırı ise hiç baz alınmamaktadır. Bu yüzden yukarıda yapılan hesapların ne işe yaradığını anlayamıyorum.

Ülkemizde yaklaşık dört milyon ailenin yoksulluk maaşı aldığını yazılı ve görsel basından izlemekteyiz. Her aile dört kişiden oluştuğu hesaplamalarda kullanıldığına göre toplam nüfusumuzun %20 si ihtiyaçlarını yoksulluk maaşı ile karşılamaktadır ve önümüzdeki süreçte de yoksulluğun çoğalacağını tahmin etmek abartı olmayacaktır.

Ülkemizde en düşük emekli maaşı başta olmak üzere çoğu kez asgari ücret, açlık sınırının altında kalmaktadır. Yani yoksulluk oranımız yükselmektedir. Çalışan nüfusun yaklaşık %40 kadarı asgari ücretle yaşam savaşı vermektedir. Çalışan nüfus sayısını tahmin edemiyorum ama sigortalı çalışanların %24 kadarı sadece İstanbul’da çalışmaktadır. Buna 16 milyon emekli sayısını ilave ettiğimizde çalışan nüfusun neredeyse yarısı açlık sınırının altında kalmakta, enflasyon karşısında ezilmekte, alım güçleri her geçen gün düşmekte, hayat pahalılığı giderek artmaktadır. Ayrıca asgari ücrete sık sık yapılan zamlardan dolayı normal ücret pozisyonuna gelmiştir. Sık sık yapılan zamlar dedim ama yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü yapılan artışlar daha ele geçmeden enflasyona yenik düşmekte ve eskisinden daha zor dönemeçler yaşanmaktadır.

Son birkaç yıldan bu yana asgari ücrete ara zam yapılırken bu yıl ortasında yapılmadı. 10.000 TL olan en düşük emekli maaşına 2500 TL seyyanen, diğer emeklilere ise ocak haziran dönemi enflasyon oranı olan %24,73 oranında artış yapıldı. Ancak emeklilere yapılan bu artışın hiçbir önemi yoktur. Aslında yapılan artış zam değil enflasyon farkıdır. Çünkü geriye dönük yaşadığımız enflasyon oranı kadar artış sağlanmıştır. İleriye dönük bir zam değildir. Kaldı ki 24.73 oranı TÜİK verisidir ve hesaplamaların yanlış yöntemlerle yapıldığı geçtiğimiz günlerde ekonomim gazetesi yazarı Sn. Alaattin Aktaş tarafından ispatlanmıştır.

Son birkaç yıldan bu yana yaşadığımız yüksek enflasyondan dolayı maaş ve ücretlere yapılan zamlar daha ilk aydan itibaren yüksek enflasyon karşısında eriyip gitmektedir. Son yapılan yüksek oranlı elektrik ve akaryakıt zamlarının iğneden ipliğe her türlü ürün fiyatını arttıracağı aşikardır. Bu dönemde de geçen dönemlerde olduğu gibi başta emekliler olmak üzere dar ve sabit gelirlilerin geçim sıkıntısı devam edecektir. Çünkü yapılan son zamlar haziran ayı enflasyon hesaplarına dahil değildir ve temmuz enflasyonu yüksek çıkacaktır.

Yaptığım araştırmalarda asgari ücretin 222 ay boyunca sadece 8 ay asgari ücretin üzerinde kaldığını öğrendim. Bu çok acı bir gerçektir ve halkımız yoksulluğa mahkûm edilmektedir. Zaten devletimizin yaptığı sosyal yardımların sayısı 4 milyona ulaşmasından da yoksulluğun giderek arttığı ortadadır.

Birgün gazetesinin haberinde Birleşik Kamu İş Federasyonunun araştırmasına göre;

Ağustos ayında açlık sınırı 20 bin 958 liraya, yoksulluk sınırı ise 64 bin 157 liraya yükseldi. Son bir yıllık dönemde ise açlık sınırı 7 bin 257 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 18 bin 627 lira ve yoksulluk sınırı ise 25 bin 884 liralık artış gösterdi. Ağustosta 20 bin 958 liraya çıkan açlık sınırı, bu yıl sonuna kadar 17 bin 2 lira olarak uygulanacak olan asgari ücretin 3 bin 956 lira üzerinde bulunuyor.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, ağustos ayı açlık-yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre, açlık sınırı bir önceki aya göre 182 lira artarak 20 bin 958 liraya, yoksulluk sınırı ise bin 855 lira artarak 64 bin 157 liraya yükseldi.

Birleşik Kamu-İş’in Ar-Ge birimi KAMU-Ar’ın araştırmasına göre, açlık sınırının bir önceki aya göre 182 lira arttığı ağustos ayında gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 1673 liralık artışla 43 bin 199 liraya çıktı. Her ikisinin toplamından oluşan yoksulluk sınırı ise önceki aya göre 1855 lira yükseldi.

AÇLIK SINIRI BU YILIN İLK SEKİZ AYINDA 4 BİN 475 LİRA ARTTI

Bir önceki aya göre değişmeyerek 4 bin 652 lirada kalan süt, yoğurt ve peynir için yapılması gereken harcama son bir yılda ise 1524 lira arttı. Meyve için harcanması gereken para önceki aya göre 111 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 847 lira artarak 2 bin 86 liraya, sebze için harcaması gereken tutar ise önceki aya göre 33 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 583 lira artarak 2 bin 453 liraya çıktı.

Ekmek, un ve makarna gibi ürünler için yapılması gereken harcama 12 lira artarak 1.761 liraya yükselirken, pirinç ve bulgur harcamaları 835 lirada kaldı. Yağ için yapılması gereken harcama ise 573 liraya çıktı.

Şeker, bal, pekmez, reçel gibi gıda maddelerine yapılması gereken harcama önceki aya göre 2 lira artarak 1.402 lira oldu. Aynı ailenin zeytin için yapması gereken harcama ise değişmedi ve 746 lirada kaldı.

Yetişkin erkek için 2.800, kadın için 2.200, genç için 3.000 ve çocuk için de 1.600 kalori esas alınarak yapılan hesaplamaya göre ağustos ayında açlık sınırı yetişkin erkek için 6 bin 119 lira, yetişkin kadın için 4 bin 804 lira, çocuk için 3 bin 488 lira ve genç için de 6 bin 547 lira oldu.

Açlık sınırı bu yılın ilk sekiz aylık döneminde ise toplam 4 bin 475 lira artış kaydetti.

GIDA DIŞI HARCAMALAR ARTTI

Ağustos’ta dört kişinin giyim ve ayakkabı harcamaları 1895 liraya gerilerken, barınma (kira dâhil) harcamaları 10 bin 663 liraya, ev eşyası harcamaları 5 bin 376 lira, sağlık harcamaları 1.767 lira oldu.

Ulaştırma harcamaları 12 bin 925 liraya çıktı. Haberleşme harcamaları 1.359 liraya, eğlence ve kültür harcamaları 1.263 liraya, eğitim harcamaları 930 liraya, tatil-otel harcamaları 4 bin 721 liraya ve çeşitli mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 2 bin 301 liraya yükseldi.

Gıda dışı harcamalar bu yılın ilk yedi aylık döneminde 12 bin 854 lira artış gösterdi.

AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETİN 3 BİN 956 LİRA ÜZERİNDE

Ağustosta 20 bin 958 liraya çıkan açlık sınırı; bu yıl sonuna kadar 17 bin 2 lira olarak uygulanacak olan asgari ücretin 3 bin 956 lira üzerine çıktı.

Asgari ücret 64 bin 157 liralık yoksulluk sınırının ise sadece yüzde 26,5’ini karşılayabiliyor. İktidarın zam yapmaya zor ikna olduğu ve 12 bin 500 liraya çıkardığı en düşük emekli aylığı ise açlık sınırının ancak yüzde 59,6’sını karşılayabiliyor.

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.