AVRUPA’DA İSTİHDAM DENGESİ

Yayınlama: 26.10.2025
6
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Avrupa ekonomisi son birkaç yıldır ilginç bir tablo çiziyor. Uzun süre boyunca “istikrarlı kuzey, kırılgan güney” dengesiyle anılan kıta ekonomisi, bugünlerde bu ezberi bozan bir dönüşüm sürecinden geçiyor. İstihdam oranları, büyüme dinamikleri ve bölgesel kalkınma göstergeleri, güneyin artık sadece turizmle değil, daha geniş bir üretim ve hizmet kapasitesiyle ayağa kalktığını ortaya koyuyor.

Eurostat’ın 2024 yılı verilerine göre, Avrupa Birliği genelinde 20-64 yaş arası nüfusta istihdam oranı yüzde 75,8’e ulaşarak tarihî bir seviyeye çıktı. Bu oran, 2021’e göre 2,7 puanlık bir artışa denk geliyor. Yani Avrupa, 2030 yılına kadar ulaşmayı hedeflediği yüzde 78’lik istihdam hedefine şimdiden oldukça yaklaşmış durumda.

Kuzey Avrupa hâlâ zirvede ama tablo değişiyor

Bugün hâlâ Avrupa’nın en yüksek istihdam oranına sahip bölgesi, Finlandiya açıklarındaki Åland Takımadaları. Baltık Denizi’ndeki bu küçük İsveççe konuşan ada topluluğu, yüzde 86,4’lük istihdam oranıyla AB’nin zirvesinde yer alıyor. Onu Varşova (86,2), Bratislava (85,4) ve Budapeşte (85,3) gibi Orta Avrupa başkentleri izliyor.

Bu durum, aslında Avrupa’nın ekonomik ağırlık merkezinin giderek doğuya doğru kaydığını da gösteriyor. Artık istihdam başarısı yalnızca kuzeyde değil, Orta Avrupa’nın üretim ve teknoloji merkezlerinde de güçlü bir biçimde hissediliyor.

Ancak tabloya biraz daha yakından bakıldığında, “kuzeyin konforu”nun yavaş yavaş sarsılmaya başladığı görülüyor. Almanya, İsveç ve Litvanya gibi ülkelerde bazı bölgelerde istihdam oranları düşüyor. Orta İsveç’te yüzde 2,1, Orta-Batı Litvanya’da yüzde 1,4 gerileme yaşandı. Almanya’nın birçok bölgesi ise hâlâ sanayi kaynaklı bir durgunlukla boğuşuyor.

Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nden Prof. Claus Schnabel, bu durumu şu sözlerle özetliyor:

“Almanya artık dış pazarlarda eskisi kadar güçlü değil. İhracat temelli büyüme modeli yavaşladı, yenilikçilik kapasitesi zayıfladı. Bu da imalat sektöründeki istihdamı doğrudan etkiliyor.”

Yani, Avrupa’nın lokomotifi sayılan ülkelerde işgücü piyasası artık eskisi kadar canlı değil. Buna karşın, uzun yıllar boyunca istihdam açığıyla anılan Güney Avrupa bölgeleri sahneye geri dönüyor.

Güney Avrupa’nın dönüşü: Turizmle başlayan, reformla güçlenen büyüme

Son üç yılda en hızlı istihdam artışı Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya gibi ülkelerde yaşandı. Bu artış, büyük ölçüde COVID-19 sonrası dönemde yeniden canlanan turizm ve hizmet sektörlerinden kaynaklanıyor.

Yunanistan’da, özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarındaki bölgelerde istihdam oranları belirgin biçimde yükseldi. Trakya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Theodore Koutroukis, bu gelişmeyi şu sözlerle açıklıyor:

“Konaklama, yiyecek hizmetleri ve perakende sektörü, son dört yılda yaratılan yeni işlerin yarısından fazlasını oluşturdu. Sadece turizm, 2024’te yaklaşık 401 bin kişiye istihdam sağladı.”

Bu güçlü ivmenin ardında yalnızca turizmin yeniden canlanması değil, aynı zamanda hükümetin işgücü piyasasına yönelik yaptığı yapısal düzenlemeler de var.

Yunanistan’da son yıllarda:

Asgari ücret artırıldı,

İşgücü üzerindeki vergiler azaltıldı,

Kadınlar ve 45-64 yaş arası bireyler için istihdam teşvikleri getirildi.

Ayrıca dijitalleşme yatırımları, yeşil dönüşüm projeleri ve bölgesel kalkınma politikalarında desantralizasyon (merkezden yerele kaynak aktarımı) gibi uygulamalar, bölgesel istihdamın güçlenmesine katkı sağladı.

Benzer biçimde Portekiz’in kuzeyi, İspanya’nın doğu kıyıları ve İtalya’nın güneyinde de önemli toparlanmalar yaşanıyor. Özellikle Lizbon, Napoli, Valencia ve Atina çevresinde hizmet sektörüne ek olarak teknoloji girişimleri ve yenilenebilir enerji yatırımları yeni istihdam alanları oluşturuyor.

Nitelik tartışması: Artış var ama iş kalitesi zayıf

Yine de rakamların arkasındaki gerçek, daha temkinli bir yorum gerektiriyor. Güney Avrupa’da yaratılan yeni işlerin önemli bir bölümü mevsimlik, geçici ve düşük ücretli işlerden oluşuyor. Bu nedenle istihdam oranındaki artış her zaman “kalıcı refah” anlamına gelmiyor.

Prof. Koutroukis, bu konuda şu uyarıyı yapıyor:

“Yunanistan’da istihdam artışı yüksek olsa da bu işlerin maaş, özerklik ve çalışma koşulları açısından nitelikli işler sayılıp sayılmayacağı tartışmalı. Asıl hedef, yalnızca daha çok istihdam değil, daha iyi istihdam olmalı.”

Bu uyarı aslında tüm güney ülkeleri için geçerli. Avrupa’nın güneyi, yıllardır genç işsizlik, düşük gelir ve kayıt dışı çalışma sorunlarıyla mücadele ediyor. İstihdam oranındaki artış, bu yapısal zorluklar çözülmeden uzun vadeli bir kalkınmaya dönüşemeyebilir.

Ayrıca turizmde yaşanabilecek dalgalanmalar –örneğin savaşlar, iklim krizi veya ekonomik durgunluklar– bu bölgelerin kırılganlığını artırabilir. Nitekim uzmanlar, turizmin “zirve noktasına” ulaşmış olabileceğini, bundan sonraki büyümenin daha çok yenilikçi sektörlerden gelmesi gerektiğini vurguluyor.

Avrupa’nın yeni denklemi: Kuzey’in doygunluğu, Güney’in dinamizmi

Kıta genelindeki tabloya bütüncül bakıldığında, Avrupa işgücü haritası yeniden şekilleniyor. Kuzey, hâlâ güçlü bir yapıya sahip olsa da doygunluk sınırına ulaşmış durumda. Güney ise reformlar, dış yatırımlar ve turizm gelirleri sayesinde ivme kazanıyor.

Eurostat verilerine göre 243 bölgeden 113’ü artık Avrupa’nın 2030 istihdam hedefi olan yüzde 78 oranını yakalamış durumda. Hollanda, İsveç, İrlanda, Danimarka ve Çekya gibi ülkelerde tüm bölgeler bu eşiği aşarken, Almanya’da üç bölge hâlâ geriden geliyor.

İtalya ise hâlâ AB’nin en zayıf halkalarından biri. Calabria, Campania ve Sicilya gibi bölgelerde istihdam oranı hâlâ yüzde 50’nin altında. Buna rağmen, son yıllarda bu bölgelerde de yeşil enerji ve sürdürülebilir turizm yatırımlarıyla istihdamda yavaş ama istikrarlı bir artış gözleniyor.

Sonuç: Avrupa istihdamında yeni bir dönem

Sonuç olarak, Avrupa’nın işgücü dengesi artık tek merkezli değil. Güney Avrupa’nın yükselişi, kuzeyin dolgunlaşmasıyla birleşince kıta genelinde daha dengeli ama daha kırılgan bir tablo ortaya çıkıyor.

AB, 2030’a kadar istihdam oranını yüzde 78’e çıkarma hedefinde ilerliyor. Ancak bu yalnızca “kaç kişinin çalıştığıyla değil, aynı zamanda “nasıl çalıştığıyla da ölçülecek. Çünkü geleceğin Avrupa’sını tanımlayacak olan şey, rakamların ötesinde bir kavram: İstihdamın niteliği.

Güneyin yakaladığı bu ivme kalıcı bir dönüşüme dönüşürse, belki de ilk kez Avrupa tarihindeki kuzey-güney uçurumu gerçekten kapanma yoluna girecek. Ancak bu sürecin sürdürülebilir olabilmesi için, kısa vadeli büyüme yerine uzun vadeli istihdam kalitesine odaklanmak şart. Aksi halde, bugün elde edilen kazanımlar yarının krizlerine dönüşebilir.

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.