Günümüzde “ekonomik büyüme” veya “rekabetçilik” dendiğinde artık sadece üretim, enerji ya da işgücü maliyetleri konuşulmuyor. Bu kavramların içine hızla bir başkası yerleşti: dijital güvenlik. Artık ekonomiler yalnızca ne kadar çok ürettikleriyle değil, bu üretimi ne kadar güvenli bir dijital ortamda gerçekleştirdikleriyle de değerlendiriliyor.
Bireysel alışverişten uluslararası ticarete kadar neredeyse tüm ekonomik faaliyetler artık dijital altyapılar üzerinden gerçekleşiyor. Ancak bu dijital altyapılar ne kadar güvenli? Bu soruya verilecek yanıt, önümüzdeki yıllarda ülkelerin sadece ekonomik performanslarını değil, jeopolitik rollerini bile belirleyebilir.
DİJİTAL GÜVENSİZLİK, EKONOMİLERİ NASIL FELCE UĞRATIYOR?
Siber saldırıların sayısı ve şiddeti her yıl katlanarak artıyor. Fidye yazılımlar, kimlik avı saldırıları, DDoS saldırıları ve daha birçok dijital yöntem hem özel sektörde hem kamuda milyonlarca dolarlık kayıplara neden oluyor.
Örnek: Colonial Pipeline (ABD)
2021 yılında ABD’nin en büyük petrol boru hatlarından biri olan Colonial Pipeline, bir fidye yazılım saldırısıyla durduruldu. Bu olay sadece şirkete değil, ülkenin doğu yakasındaki yakıt tedarik zincirine darbe vurdu. Benzin istasyonları kapandı, fiyatlar fırladı ve kamu güvenliği tehdit altına girdi.
Örnek: WannaCry Salgını (Küresel)
2017 yılında çıkan WannaCry fidye yazılımı, İngiltere’den Çin’e kadar yüzlerce hastane, banka ve kamu kuruluşunu vurdu. Microsoft’un eski açıklamasına göre bu saldırının temelinde, uzun süredir güncellenmeyen sistem açıkları vardı. Ekonomik kayıp milyarlarca dolar seviyesindeydi.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, dijitalleşme konusunda hızlı adımlar atıyor. E-devlet sistemleri, dijital vergi altyapıları, dijital bankacılık uygulamaları yaygınlaşıyor. Ancak uzmanlara göre bu hızlı dönüşüm, çoğu zaman siber güvenlik altyapıları tamamlanmadan gerçekleşiyor.
Siber güvenlik uzmanı Dr. Serdar Aksoy şöyle diyor:
“Türkiye’de KOBİ’lerin %80’i temel siber güvenlik protokollerinden habersiz. Özellikle finansal veri barındıran şirketler için bu durum çok ciddi riskler doğuruyor.”
Ayrıca Türkiye gibi ülkeler, küresel hacker gruplarının sık sık hedefi haline geliyor çünkü bu pazarlarda hem altyapı zafiyeti hem de düşük denetim seviyesi söz konusu.
Dijital ekonominin yeni oyuncuları olan kripto paralar ve blockchain teknolojileri, bir yandan güvenli sayılırken, diğer yandan siber saldırganların da radarına girmiş durumda.
Blockchain sistemleri teknik olarak oldukça güvenli; ancak kullanıcı hataları, merkezi borsa zafiyetleri ve kötü niyetli yazılımlar, bu sektörü de tehdit ediyor.
Örnek: Mt. Gox (2014)
Dünyanın en büyük Bitcoin borsası olan Mt. Gox, hacklenerek 850.000 Bitcoin çaldırdı. Bu olay sektöre büyük darbe vurdu ve hâlâ emsal olarak gösteriliyor.
Bugün bile büyük kripto para borsaları her yıl milyonlarca dolarlık saldırıya uğruyor. Bu da dijital finans dünyasına olan güveni zedeliyor.
Artık siber saldırılar sadece para çalmak ya da sistemleri durdurmak için yapılmıyor. Bazı ülkeler, rakip ekonomilere siber savaş yöntemleriyle zarar veriyor. Özellikle enerji, sağlık, finans ve ulaşım sistemleri bu saldırıların temel hedefleri arasında.
NATO Siber Savunma Merkezi raporuna göre:
“Bir ülkenin enerji altyapısına yapılacak bir siber saldırı, savaş eylemi olarak değerlendirilebilir.”
Bu da gösteriyor ki dijital güvenlik artık sadece şirketlerin değil, ulusal güvenliğin de merkezinde yer alıyor.
EKONOMİK GÜVENLİK İÇİN YENİ STRATEJİLER
Peki dijital güvenlik bu kadar önemli hale gelmişken, neler yapılmalı?
Her ülke, dijital altyapılarını korumak için kapsamlı ve güncel bir siber güvenlik planı oluşturmalı. Bu plan sadece kamu kurumlarını değil, özel sektörü, finans kuruluşlarını ve vatandaşları da kapsamalı.
Küçük işletmeler dijital güvenlik için yeterli bütçeye sahip değil. Devlet destekli güvenlik yazılım hibeleri, eğitim programları ve denetimler bu işletmeleri koruyabilir.
Siber güvenliğin en zayıf halkası, her zaman insan faktörüdür. Dolandırıcılık, oltalama ve kimlik hırsızlığı gibi yöntemlerle yapılan saldırıların çoğu, bireysel hatalardan kaynaklanır. Bu nedenle vatandaşların bilinçlendirilmesi ekonomik güvenliğin ilk adımıdır.
Siber tehditler sınır tanımaz. Bu nedenle ülkeler arası bilgi paylaşımı, ortak savunma protokolleri ve güvenlik anlaşmaları hayati önemde.
SONUÇ: GÜVENLİK YOKSA EKONOMİ DE YOK
Ekonomi artık sadece fabrika üretiminden, emtia ticaretinden veya borsa hareketlerinden ibaret değil. Tüm bu unsurlar dijital sistemlerle yönetiliyor. Bu sistemlerin güvenliği sağlanmadıkça, en gelişmiş ekonomi bile bir gecede çökebilir.
Dijital ekonomide güvenlik bir “ekstra” değil, zorunlu bir altyapı yatırımıdır. Bunu göz ardı eden devletler ve şirketler, sadece bugünlerini değil, yarınlarını da kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı