Küresel piyasalarda belirsizlikler artarken, Türkiye ekonomisi kendi iç gündemine yoğunlaşmış durumda. ABD Merkez Bankası’nın faiz patikasına dair net olmayan mesajları, Avrupa’daki enerji krizleri ve Çin’in büyüme temposundaki yavaşlama, bütün gelişen piyasaları baskılıyor. Türkiye’de ise tabloya eklenen en kritik unsur, açıklanan yeni ekonomi paketi oldu.
Kapalıçarşı’da dolar 41,24 liradan, euro ise 48,37 liradan kapanış yaptı. Gram altın 4 bin 758 lira seviyesinde gün sonunu gördü. Küresel jeopolitik riskler ve içerideki güven arayışı birleşince altın yatırımcısına kazandırmaya devam etti. Borsa İstanbul ise 10 bin 729 puandan kapanarak günü eksiyle tamamladı. Bankacılık hisseleri baskı altında kalırken, sanayi tarafında seçici toparlanma vardı.
TÜFE yıllık bazda %58 seviyesinde açıklanırken, üretici maliyetlerindeki artış dikkat çekiyor. Buna karşın sanayi üretiminde aylık artışın sürmesi, ekonominin üretim kapasitesinde henüz ciddi bir kayıp olmadığını gösteriyor. Ancak tablo hâlâ kırılgan. Hanehalkının enflasyon beklentilerinde ise düşüş eğilimi dikkat çekiyor. Bu eğilim, toplumun orta vadede fiyat istikrarına dair umut taşıdığını ortaya koyuyor.
Enerji başlığı bu dönemde öne çıkan bir diğer konu oldu. Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Soma Termik Santrali’nin yeniden devreye alınacağını duyurdu. Kasım–aralık döneminde yapılacak rüzgâr ve güneş enerjisi ihaleleri ise Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecinde kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak bu dönüşümün yönetimsel zorlukları da beraberinde getireceği vurgulanıyor.
Tarımda Türkiye, un ihracatındaki liderliğini sürdürürken; küresel gıda fiyatları durağan seyretti. Buna rağmen içerde fiyatların yükselmesi, üretim ve lojistik maliyetlerinin baskısını yansıtıyor. Sosyal alanda ise Eylül ayında yaşlı ve engelli aylıkları için 7,1 milyar liralık ödeme yapılması öne çıktı.
Finans cephesinde KOBİ’lere yönelik destekler yeniden gündeme taşındı. TOBB’un “Nefes Kredisi” uygulaması küçük işletmelere can suyu oldu. İkinci çeyrekte girişim sermayesi yatırımlarının 857,9 milyon dolara ulaşması ve sanayide kişi başına üretimin %7,9 artması, reel sektörün dirençli olduğunu gösterdi. Yurt dışı ÜFE’deki %28’lik artış ise ithalat maliyetlerindeki baskıyı gözler önüne serdi.
Haftanın en çok konuşulan başlığı ise Cevdet Yılmaz’ın açıkladığı ekonomi paketi oldu. Paket, KOBİ’lere kredi imkânı, ihracatçılara vergi teşviki ve enerji verimliliği yatırımlarına fon sağlanmasını içeriyor. Orta Vadeli Program’da %4 büyüme hedefi ve tek haneli enflasyona dönüş vizyonu, paketin en iddialı kısımlarını oluşturuyor. Yılmaz’ın özellikle vurguladığı nokta, mali disiplinin para politikasıyla eşgüdüm içinde yürütüleceği oldu.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi kritik bir yol ayrımında. Döviz ve altındaki dalgalanmalar, borsadaki kırılganlık ve yüksek enflasyonun gölgesinde güven arayışı devam ediyor. Eğer yeni ekonomi paketi kararlılıkla uygulanırsa, hem içerde hem dışarda güven tazelenebilir. Aksi halde, piyasalardaki inişli çıkışlı seyir bir süre daha gündemin merkezinde kalacak.
Ekonomi yalnızca rakamların toplamı değil; beklentilerin, güvenin ve kararlılığın birleşimidir. Türkiye, bu üç eksenin buluştuğu noktada geleceğine dair yeni yolunu çiziyor.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı