Ekonomik Bağımsızlık ve Sürdürülebilir Üretim: Türkiye’nin Geleceği İçin Kritik Adımlar

Yayınlama: 17.02.2025
2
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni

Ekonominin temeli üretimdir. Bir ülke, üretim yapamadığı takdirde sadece ekonomik olarak değil, aynı zamanda siyasal ve sosyolojik açıdan da bağımlı bir hale gelir. Ekonomik bağımsızlık mücadelesi, yıllar içinde çeşitli dış etkenler ve iç ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Ancak, doğru ve üretime dayalı politikalarla bu mücadeleyi sürdürülebilir bir hale getirebiliriz. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek temel faktör, üretim odaklı bir ekonomiye geçiş yapabilmesidir.
Son yıllarda Türkiye’de uygulanan ekonomik politikalar, üretimden ziyade hizmet, ticaret ve inşaat gibi sektörlere dayalı bir yapıya bürünmüştür. Bu politikalar, ekonomiyi sadece belirli sektörlere bağlı kılarak sürdürülebilir büyüme hedefini zorlaştırmaktadır. Üretim odaklı politikaların eksikliği, ekonominin diğer alanlarında ciddi aksaklıkların yaşanmasına sebep olmuştur. Hem vatandaşlar hem de sermaye, bu dengesiz ekonomik yapının olumsuz etkilerini hissetmektedir.
Bugün Türkiye’de işçi, emekli ve genç iş gücünün istihdam edilebilmesi için doğru stratejiler geliştirilmelidir. Ancak, bu hedeflere ulaşmak her geçen gün daha zor hale geliyor. Sanayi üretimi, iş dünyası ve büyük sermaye patronları, uygulanan ekonomi politikalarından olumsuz etkileniyor. Çalışan kesimler ve sanayiciler arasındaki bu uçurum, uzun vadede sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi engellemektedir.
Türkiye’nin üretim kapasitesini artırabilmesi ve ekonomik bağımsızlığını pekiştirebilmesi için vergi politikalarının, sadece belirli sektörlere odaklanmak yerine, geniş bir yelpazeye yayılması gerekmektedir. Kayıt dışı faaliyetler ve sektörel eşitsizlikler, sadece vergi mükellefleri açısından değil, tüm toplumu etkileyen büyük sorunlara yol açmaktadır. Bu bağlamda, vergi politikaları, daha kapsamlı bir şekilde uygulanmalı ve ekonomi genelinde sürdürülebilir büyüme sağlayacak tedbirler alınmalıdır.
ABD Politikaları ve Küresel Ekonomi Üzerindeki Etkisi
ABD’nin ekonomik ve dış politika stratejileri, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’nin de ekonomisini büyük ölçüde etkilemektedir. Son yıllarda, ABD Başkanı Donald Trump’ın yürüttüğü politikalar, sadece siyasal değil, aynı zamanda ekonomik alanlarda da büyük değişikliklere yol açmıştır. Trump, ABD’nin küresel ticaret ve üretim politikalarına dair birçok radikal adım atmış, dünya ticaretini kendi çıkarlarına göre şekillendirme çabası içine girmiştir. Bu politikalar, sadece ABD ekonomisi için değil, dünya genelindeki tüm gelişmekte olan ekonomiler için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Trump’ın uyguladığı “America First” politikası, küresel ticaretin yeniden yapılandırılması gerektiği mesajını veriyor. Özellikle Çin ve Avrupa ile olan ticaret savaşları, dünya ekonomisini derinden etkileyen unsurlar haline geldi. Türkiye de bu etkileşimden nasibini almakta ve ABD’nin aldığı kararlar, Türk sanayisi üzerinde doğrudan etkiler yaratmaktadır. Türkiye’nin büyük bir kısmı, sanayi ve üretim alanında dışa bağımlı bir yapıya sahip olduğundan, küresel ticaret savaşları ve uluslararası politikalar, ülke ekonomisini doğrudan etkilemektedir.
ABD’nin ticaret savaşı başlattığı Çin ile yaptığı müzakereler, dünya çapında bir ekonomik yeniden yapılanma sürecini de başlatmıştır. Çin’in ithalat ve ihracat düzenlemeleri, yalnızca Çin’in ekonomisini değil, küresel tedarik zincirlerini de değiştirmektedir. Bu durum, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ticaret politikalarına yeni bir bakış açısı getirmektedir. Özellikle dışa bağımlı sanayilerin bu sürecin olumsuz etkilerinden korunması için daha güçlü ve yerli üretimi destekleyen politikalara yönelmek gerekmektedir.
Sanayi Üretimi ve Sürdürülebilirlik İçin Kritik Adımlar
Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını güçlendirebilmesi ve sürdürülebilir büyümesini sağlayabilmesi için, üretim ve sanayi odaklı politikalara daha fazla ağırlık vermesi gerekmektedir. Bu anlamda, sanayi üretiminin artırılması, yalnızca iç piyasada değil, aynı zamanda dış ticaret alanında da Türkiye’nin rekabet gücünü artıracaktır. Sanayi Bakanlığı, daha etkili politikalar geliştirerek üreticilerle daha yakın işbirliği yapmalı ve yerli üretimin teşvik edilmesi için adımlar atmalıdır. Aynı zamanda, Türkiye’nin küresel pazarlarda rekabetçi olabilmesi için, sanayi üretiminin kalitesinin arttırılması, teknolojik gelişmelere ve Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi büyük bir gerekliliktir.
Ancak, tüm bu adımlar, küresel ticaretin yeni yönelimlerine ve dünya liderlerinin aldığı kararlara göre şekillenecektir. Trump’ın küresel ticaret politikaları, yalnızca ABD’nin ekonomik çıkarlarını korumayı değil, aynı zamanda dünya genelinde tedarik zincirlerini yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Türkiye, bu dönemde doğru bir dış ticaret stratejisi izlemeli, yalnızca büyük güçlerin ticaret politikalarına bağlı kalmadan kendi stratejilerini oluşturmalıdır.

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.