Hepimizin günlük hayatımızda kullandığımız” Her şeyin başı sağlık, Sağlıktan ötesi yok, sağlık olsun” gibi cümleleri söylediğimiz bir gerçektir. Ancak bu sözlerin önemini kavrayabiliyor muyuz, sağlığımız için gerekenleri yapıyor muyuz sorularının cevabı genelde olumsuz sonuçlanmaktadır.
Yaşamımızı idame ettirmek, kendimizin ve ailemizin ihtiyaçlarını karşılamak, çocuklarımızı geleceğe hazırlamak, vatana millete faydalı olmak için hepimiz çalışmak zorundayız ve ortak amacımız kazanmak olduğu bir gerçektir. Özellikle genç yaşlarda 20-45 arasında sağlık konusunda hiç önlem almadan, hiçbir sağlık sorununu gündem yapmadan var gücümüzle kendimizi işe veriyoruz ve amacımız yukarıda da bahsettiğim gibi varsa yoksa kazanmak. Oysa önlem almadığımız zaman ileride büyük sağlık sorunlarıyla karşılaşmak gibi çok büyük bir risk alıyoruz ama başımıza gelinceye kadar bunun önemini kavrayamıyoruz. Tıpta son derece önemli olan “erken teşhis” kavramını hiç düşünmeden iş hayatına devam etmeye çalışıyoruz.
Kendimden örnekle devam etmeye çalışayım. İlkokul 2.sınıfta manavın yanında çıraklıkla iş hayatına başladım. Kısaca ilk, orta ve lise yıllarında inşaat işçiliği, toptancı halde hamallık gibi işlerde okulla birlikte çalışarak liseyi bitirdim dönemde üniversite sınavı her ilde olmadığından 1977 yılında sınav için İstanbul’a geldim. Gelir gelmez de Tahtakale’de tezgahtarlığa başlamıştım. Derken İstanbul Üniversitesi işletme fakültesini kazanınca işi bırakmak zorunda kalmıştım ama gene de kazanmak, çalışmak zorunluluğu devam etmekteydi. İstanbul’da hayat koşulları oldukça ağır ve bir yerde yaşam savaşı vermek durumundaydım. Çalıştığım sırada edindiğim piyasa çevresinin kredisini kullanmak üzere işletme fakültesi 2.sınıfta toptan hırdavat ticaretine başladım yıllarda ülkedeki ekonomik koşullar gereği enflasyon had safhada ve satmak için ürün bulmak zordu ve satacak ürününüz olduğu taktirde müşteri bulmak bir nevi kolaydı. Anadolu’nun çeşitli illerine gidip gelerek satış ve tahsilat yapıyordum ve borçları zamanında ödeme gayreti temel amaçtı. Bu şekilde devam ederek üniversite bitti ve kısa dönem askerliği de tamamlamış aynı işime dönmüştüm. Artık okul da bittiğinden bütün mesaimi işime harcamaktaydım.2000 yılına geldiğimde ekonomik koşulla ağırlaşmış, benim gibi sermayesiz işletmelerin geleceği olmayacağına kanaat getirerek o yıllarda kurulan büyük bir fabrikaya satış müdürü olarak geçmiştim. Görevim, gene benzer şekilde Anadolu’da bayiler ağı kurmak ve fabrikanın tüm satış işini üslenmekti. Çok sevdiğimden ve göreve bağımlılık gereği hiç tatil yapmadan ayda ortalama 11.000 km. direksiyon sallayarak tüm bayiler ağını kurmayı başarmıştım ve tabii ki patronlar da bu durumdan çok memnundu. Ancak hep dışarda yemek, otellerde kalmak sonucu olsa gerek önce bek fıtığı ardından buna bağlı olarak 2008 yılında kronik böbrek hastalığına yakalandım. Sağlık olayı veya kontrol yaptırmak aklıma bile gelmiyordu. Daha sonra tedavi devam ederken iş hayatına devam ettim ve grup müdürlüğü, satış direktörlüğü gibi birkaç işletmede görev almıştım.2013 yılında ise diyaliz tedavisi zarureti hâkim oldu ve bugüne kadar devam etti ve ömür boyu devam edecek.
Bunları neden yazdığıma gelince; İş hayatında bulunan özellikle genç arkadaşlarıma mümkünse altı ayda bir, değilse yılda bir sağlık kontrolünden geçmelerini şiddetle tavsiye edeceğim. Çünkü kronik böbrek hastalığı çok sinsi ve belirti vermeyen bir sağlık problemidir. Benzer şekilde başka hastalıklar da olabilir. Bunları erken teşhis edip gereğini yapmak belki de ömrümüzü uzatacak, çocuklarımızla ailemizle daha uzun birlikte olacağımızı sağlayabilir. Şimdilerde haftada 3 gün diyaliz tedavisi aldığımdan çalışamıyorum, gazete ve dergilere ekonomi makaleleri yazıyorum. Bazen bazı TV kanallarında ekonomi yorumları yapıyorum. Yani sağlık sorunları yüzünden iş hayatım sona erdi diyebilirim ve hiçbir iş insanının yaşadıklarımı yaşamasını kesinlikle istemem. Onun için kontrolü elden bırakmamak gerektiği aşikardır.
Temel kural işimizle aşımızı birlikte yürütmektir. Yani iş hayatımızda başarılı olmak için çalışırken ailemiz ve sağlığımızı paralel götürmek zorundayız. Kısaca biri geldiği zaman diğeri gitmemelidir.
Bir başka konu da iş sağlığı ve güvenliği kavramıdır ve ülkemizde her geçen zaman önemi artarak devam etmektedir. Konu önemli ve uzun anlatım gerektirdiğinden başka bir yazıda ele alacağım.
Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından yayınlanan 2023 yılı ölüm ve ölüm nedenleri istatistikleri yayınladı. Aşağıda aynen aktarıyorum.
Ölüm sayısı 2023 yılında 525 bin 814 oldu
Ölüm sayısı 2022 yılında 505 bin 269 iken 2023 yılında %4,1 artarak 525 bin 814 oldu. Ölen kişilerin 2023 yılında %53,9’unu erkekler, %46,1’ini kadınlar oluşturdu.
Kaba ölüm hızı binde 6,2 oldu
Bin kişi başına düşen ölüm sayısını ifade eden kaba ölüm hızı, 2022 yılında binde 5,9 iken 2023 yılında binde 6,2 oldu. Diğer bir ifade ile 2022 yılında bin kişi başına 5,9 ölüm düşerken 2023 yılında bin kişi başına 6,2 ölüm düştü.
Kaba ölüm hızının en yüksek olduğu il, binde 18,0 ile Adıyaman oldu
Kaba ölüm hızının en yüksek olduğu il, 2023 yılında binde 18,0 ile Adıyaman oldu. Bu ili binde 17,1 ile Hatay, binde 14,8 ile Kahramanmaraş, binde 10,6 ile Kastamonu izledi. Kaba ölüm hızının en düşük olduğu il ise binde 2,3 ile Şırnak oldu. Bu ili binde 2,5 ile Hakkâri, binde 3,0 ile Batman ve Van izledi.
Ölüm nedenleri arasında dolaşım sistemi kaynaklı hastalıklar ilk sırada yer aldı
Ölümler nedenlerine göre incelendiğinde, 2023 yılında %33,4 ile dolaşım sistemi hastalıkları ilk sırada yer aldı. Bu ölüm nedenini %15,0 ile iyi huylu ve kötü huylu tümörler, %13,2 ile solunum sistemi hastalıkları izledi.
Deprem kaynaklı ölümlerin de yer aldığı dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler kaynaklı ölümlerin oranı %12,3 oldu. 6 Şubat tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerde ölen Türk vatandaşlarının sayısı 45 bin 784 oldu.
Dolaşım sistemi hastalıkları kaynaklı ölümlerin %42,4’ünü iskemik kalp hastalığı oluşturdu
Dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklı ölümler alt ölüm nedenlerine göre incelendiğinde, ölümlerin %42,4’ünün iskemik kalp hastalıkları, %24,1’inin diğer kalp hastalıkları, %18,6’sının serebro-vasküler hastalıklar kaynaklı olduğu görüldü.
Dolaşım sistemi hastalıkları kaynaklı ölümlerin en yüksek olduğu il, %50,2 ile Çanakkale oldu
Dolaşım sistemi hastalıkları kaynaklı ölümler illere göre incelendiğinde, 2023 yılında bu hastalıklara bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu ilin %50,2 ile Çanakkale olduğu görüldü. Bu ili %45,6 ile Kırşehir, %44,7 ile Balıkesir, %43,0 ile Kırıkkale izledi. Bu hastalıklara bağlı ölüm oranının en düşük olduğu ilin ise %10,9 ile Adıyaman olduğu görüldü. Bu ili %12,6 ile Hatay, %13,5 ile Kahramanmaraş, %27,8 ile Kilis izledi.
Tümörden kaynaklı ölümlere en çok gırtlak ve soluk borusu/bronş/akciğer tümörü neden oldu
İyi ve kötü huylu tümörlerden kaynaklı ölümler alt ölüm nedenlerine göre incelendiğinde, ölümlerin %29,2’sinin gırtlak ve soluk borusu/bronş/akciğerin kötü huylu tümörü, %7,7’sinin kolonun kötü huylu tümörü ile lenfoid ve hematopoetik kötü huylu tümörü kaynaklı olduğu görüldü.
İyi ve kötü huylu tümörlerden kaynaklı ölümlerin en yüksek olduğu il, %22,0 ile Tunceli oldu
İyi ve kötü huylu tümörlerden kaynaklı ölümler illere göre incelendiğinde, 2023 yılında bu hastalıklara bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu ilin %22,0 ile Tunceli olduğu görüldü. Bu ili %21,0 ile Ardahan, %20,9 ile Erzurum, 20,6 ile Van izledi. Bu hastalıklara bağlı ölüm oranının en düşük olduğu ilin ise %3,4 ile Adıyaman olduğu görüldü. Bu ili %3,5 ile Hatay, %4,1 ile Kahramanmaraş, %8,8 ile Gaziantep izledi.
Bebek ölüm hızı binde 10,0 oldu
Bebek ölüm sayısı, 2022 yılında 9 bin 555 iken 2023 yılında 9 bin 575 oldu. Bin canlı doğum başına düşen bebek ölüm sayısını ifade eden bebek ölüm hızı, 2022 yılında binde 9,2 iken 2023 yılında binde 10,0 oldu.
Beş yaş altı ölüm hızı binde 14,5 oldu
Doğumdan sonraki beş yıl içinde ölme olasılığını ifade eden beş yaş altı ölüm hızı, 2022 yılında 11,2 iken 2023 yılında binde 14,5 oldu.
AÇIKLAMALAR
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2009 yılından itibaren Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) veri tabanında yer alan ölüm verisi ile Sağlık Bakanlığı, Ölüm Bildirim Sistemi’nden elde edilen ölüm nedeni verisini kullanarak Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistiklerini yayımlamaktadır. Ölüm nedeni verisi, Ölüm Bildirim Sistemi’nden elde edilen ölüm bildirim formlarının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Hastalık Sınıflamasına (UHS-10) göre ölümün altta yatan nedeni kodlanarak oluşturulmaktadır.
Geçici koruma statüsüyle ülkede bulunan Suriyeliler Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistiklerine dâhil değildir.
Kaynak: TÜİK
Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI