İŞÇİNİN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI PAY

Yayınlama: 20.10.2023
21
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

En basit tanımıyla gelir dağılımı, ülkelerin milli gelirinin toplumla paylaşılması anlamına gelir. Millî gelir, bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin toplamı demektir. Fert başına milli gelir ise milli gelirin toplam nüfusa bölünmesi ile elde edilir.

Gelir dağılımı ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılıdır. Yani gelir dağılımında adalet ilkesi sağlanmış ise o ülkede gelişmişlik seviyesi yüksek demektir. Kaynakların adil. Eşit ve dengeli bir şekilde paylaşımı ülkenin toplumsal huzur ve refahı ile doğrudan ilişkilidir. Gelir dağılımının bozuk olduğu bir ülkede toplumsal huzur ve refahtan söz etmek mümkün değildir. Kısaca söylemek gerekirse ekonomik kalkınma o ülkenin bireyleri ile birlikte olmalıdır. Belirli bir kesimin milli gelirden daha fazla pay alması, kalan kısmın çok az veya hiç almaması toplumda sosyal ve kültürel farklılıklara yol açacağından bir takım demografik sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Bir ülkede gelir dağılımı adaletli değilse, daha fazla ekonomik büyüme sağlayabilir. Çünkü elde ettiği milli gelirin en az bir kısmını dağıtmıyor demektir ve kaynakları elinde bulundurduğu için ekonomik büyüme sağlayacaktır. Ekonomisi gelişmiş ülkelerde gelir dağılımın adaletli yapıldığı bir gerçektir. Yani gelir dağılımı ile ülkenin ekonomik büyümesi doğru orantılıdır. Doğal olarak adalet yerini bulunca o ülkede iktisadi ve sos yo kültürel hayat daha düzenli, huzurlu ve toplumsal refahın yüksek olduğu gözlenebilir. Gelir dağılımlıdaki adalet sistemi, toplumsal olayların en az düzeye indirilmesi, sosyal farklılıkların ortadan kalkması gibi konularda yardımcı olmaktadır.

Gelir dağılımını adaletsiz olduğu, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımının sonuçları gelişmiş ülkelere göre önem arz eder. Gelir dağılımı adaletsiz bir ülkede iktisadi ve sosyal hayat çeşitli sorunlar içerir.

Ülkemizde gelir dağılıma bakacak olursak, adaletli bir gelir dağılımı olmadığını söylemek doğru olacaktır. Asgari ücretin 11400 TL olduğu bir dönemde en düşük emekli maaşının 7500 TL olması tam bir adaletsizlik örneğidir. Ayrıca 2000 yılından önce emekli olanlar ile 2000 yılından sonra emekli olanlar arasında neredeyse iki kat fark vardır. Öte yandan toplumun ancak %3 ü rahat geçindiğini ifade etmekte buna mukabil %37 gibi büyük bir kesim ise geçinemediğini beyan etmektedir. Ekonomik krizi aşmaya çalıştığımız şu dönemde mesela İstanbul’da bazı semtlerde yiyecek içecek mekanlarında yer bulunamaz iken başka bir semtte ise masalar tamamen boştur. Tabii ki çalışan kazanır ilkesini de unutmamalıyız. Birleşmiş milletler raporuna göre ülkemizde 14,8 milyon kişi açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir.

Gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde emeğin karşılığı hak ettiği yerde değildir ve bunun için gayret gösterilmektedir. Maalesef bu tür ülkelerde emek ve çalışmanın getirisi büyük bir kısmı belli bir kesim tarafından paylaşılmaktadır. Gelirin elde edilmesinde büyük pay sahibi olan kesim ise milli gelirin en az kısmını alabilmektedir. Dolayısıyla bu durumun sonucu olarak ülkelerin gelişmişlik düzeyi olumsuz etkilenmekte ve toplum huzurunun bozulması ve yaşam seviyesinin bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırmak için ise ülkeler vergi sistemlerini değiştirmekte, sosyal yardım planlarını uygulamaya sokmaktadır.

Gelir dağılımının adaletli olması, bir ülkenin uygulamaya koyduğu ekonomik programlara bağlıdır. Verilen kamu hizmetlerini seviyesi, üretim araçlarının verimli kullanılması, kaynakların en faydalı şekilde kullanılması, toplumsal ve sos yo kültürel ilişkiler, ülkedeki siyasi yapı ve bunların değişim göstermesi gelir dağılımını etkileyen faktörler arasındadır.

Yüksek enflasyonu uzun süre yaşayan ülkelerde gelir dağılımının bozulması normal sonuçtur. Çünkü zengin iyice zenginleşir, fakir iyice fakirleşir. (İçinde bulunduğumuz dönem gibi)

Aşağıdaki bilgiler euronews sitesinden kopyadır.

İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2019’de yüzde 31,3 iken bu oran 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar geriledi. Aynı dönemde patronların payı ise 42,7’den yüzde 48,1’e yükseldi. Türkiye’de işçilerin milli gelirden aldığı pay giderek azalırken patronların payı yükseliyor. İşçilerin payındaki en sert düşüş ise rafa kaldırılan “yeni ekonomik model” döneminde oldu.

İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2021’de yüzde 26,8 iken bu oran 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar geriledi. Bu oran 2019 yılında yüzde 31,3 idi. Buna göre son üç yılda işçiler milli gelirden aldıkları her 4 liranın 1 lirasını kaybetti

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri halk arasında milli gelir olarak bilinen GSYH’nin nasıl paylaşıldığını gösteriyor. Buna göre Türkiye’nin 2022 yılı GSYH’si 15 trilyon 11 milyar 776 milyon TL oldu. Bunun 3 trilyon 536 milyarı işgücü ödemelerine gitti. Net işletme artığı/karma gelir ise 7 trilyon 2015 milyar lira oldu. Yani, milli gelirin yüzde 23,55’i işgücü ödemelerine giderken net işletme artığı/karma gelirin payı yüzde 48,06 oldu. Bu hesaplamalar gelir yöntemiyle GSYH verilerine dayanıyor.

2009’dan bu yana en düşük işçi payı

TÜİK’in 2009’dan bu yana son 14 yılı kapsayan verilerine bakıldığında işgücü ödemelerinin payının en düşük olduğu yıl 2022 oldu. İşçilerin payı bu süre zarfında son yıla kadar yüzde 26,4’ün altına düşmemişti. En büyük pay ise yüzde 32 ile 2016’da gerçekleşti.

Kaynak: TÜİK

Patronlar olarak adlandırılan “net işletme artığı/karma gelir” in payı ise son 14 yılda en yüksek orana 2022’de ulaştı.

2019 yılından bu yana her sene milli gelirden işçilerin aldığı pay azalırken “net işletme artığı/karma gelir “in payı her sene yükseldi.

2019 yılında işgücü ödemelerinin payı yüzde 31,3 idi. Bu sırasıyla her sene yüzde 29,3; yüzde 26,8 ve son olarak yüzde 23,6’ye kadar geriledi.

Net işletme artığı/karma gelirin payı ise 2022’de ilk kez yüzde 48 bandını aştı.

Merkez Bankası’nın faiz düşürdüğü, döviz kurlarının yükseldiği, buna çare olarak Kur Korumalı Mevduatın (KKM) uygulandığı ve enflasyonun zirve yaptığı “yeni ekonomik model” in hâkim sürdüğü 2022 ise işçiler için en kötü yıl oldu. İşgücü ödemelerinin payı sadece bir yılda yüzde 26,8’den yüzde 23,6’ya geriledi.

Kaynak: TÜİK • (*GSYH)

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilen Mehmet Şimşek, görev devir teslim töreninde Nureddin Nebati’nin yanında yaptığı açıklamada ” Rasyonel bir zemine dönme dışında seçenek kalmamıştır” demişti.

Türkiye’nin milli geliri kaç dolar?

Peki, Türkiye’nin milli geliri son 2000 yılından bu yana nasıl seyretti.

Kaynak: IMF (Eylül 2023) • (*GSYH)

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre 274 milyar dolar olan GSYH 2022 yılında 906 milyar dolar yükseldi. IMF’nin Nisan 2023 tahminine göre Türkiye’nin 2023 sonunda GSYH’si 1 trilyon 29 milyar dolar olacak.

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.