İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİNE İL DÜZEYİNDE BAKIŞ 2023

Yayınlama: 01.08.2024
25
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

İşsizlik denince hepimizin aklına iş arayıp da bulamayan kesim gelmektedir. Hâlbuki işsizlik oranları hesaplanırken 15 yaşından daha büyük,15 gün içinde çalışmaya hazır kişiler baz alınmaktadır. İş bulmaktan ümidini kesmiş olanlar, engelliler, öğrenciler bu hesaba dahil edilmemektedir.

Türkiye istatistik kurumu her ay işsizlik rakamlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. TÜİK bu hesaplamaları yaparken uluslararası emek örgütünün hesaplama yöntemini kullanmaktadır. İşsizlik hesapları yapılırken geniş tanımlı işsizlik, dar tanımlı işsizlik, farklı yaş gruplarına göre işsizlik, cinsiyete göre işsizlik hesaplamaları da yapılmaktadır.

15 yaş ve üzerinde ve 15 gün içinde işe başlamaya hazır olanların sayısı dar tanımlı işsizlik olarak tanımlanır. Geniş tanımlı işsizlik ise mevsimlik işsizler ile iş aramaktan vazgeçenlerin de eklenmesi ile bulunan işsizlik oranıdır.

TÜİK in hesaplamalarında son üç ayda iş arayan ve 15 gün içinde istihdamı sağlanacak kişiler hesaba dahil edilir. Bu hesaplamalar yapılırken iş bulma ümidi olmayan ve 3 aydır iş aramayı bırakan, iş bulursa çalışacak kişiler, mevsimlik işçiler, hali hazırda işi olduğu için iş aramayanlar, ev kadını olanlar, öğrenci olanlar, engelli oldukları için çalışamayanlar ve emekli vatandaşlar ise işsiz tanımı içinde yer almamaktadır. Formüle edilecek olursa;

İşsizlik Oranı = Son 3 ayda iş arayan ve 15 gün içinde işe başlayabilecek durumda olanlar / Toplam iş gücü

TÜİK sisteminde sadece son üç ay içinde iş arayanlar işsizlik rakamlarına dahil edildiği için sonuç gerçek işsiz sayısından uzak olabilir.

İşsizlik oranı hesaplamaları bir ülkenin ekonomik olarak geleceğe dair kararlar verilmesinde etkilidir. İşsizlik oranının yüksek olması ülkede ekonomik gelişmelerin olumsuz olduğunu, işsizlik oranının düşük olması ise ekonomik açıdan olumlu gelişmedir. Özellikle yabancı yatırımcılar açısından önemli bir makro göstergedir.

İşsizliğin düşürülebilmesi için devlet tarafından iş alanlarının açılması, özel sektörün özellikle üretim işletmelerinin faaliyetlerinin genişlemesi için teşvik alanlarının genişletilmesi gerekir. Ayrıca iş gücüne dahil olan insanların eğitimi de işsizliğin azalmasında önemli bir faktördür. İşletmelerin kredi veya eğitim ile desteklenmesi, yeni iş olanaklarının doğmasına ve işsizliğin azalmasına sebep olacaktır.

Günümüzde personel eğitimleri bazı kurum hüviyetine gelmiş işletmeler tarafından yapılmaktadır. Ancak genellikle patron işletmelerinde bu konuya verilen önem yeterli değildir. Hâlbuki eğitimli bir personelin işgücüne katkı sağlayacağı kesindir.

Ülkemizde 213 tane üniversitemiz yurdun dört bir yanına dağılmış durumdadır ve bu üniversitelere bağlı birçok fakülte çeşitli branşlarda her yıl binlerce mezun vererek iş hayatına katılım sağlamaktadır. Ancak her üniversite mezunu iş bulmakta şanslı veya yeterli olmayabilir. Çünkü her üniversite mezunu en az bir yabancı dil bilmektedir ve rekabetin hızlı olduğu bir ortamda aranan eleman olabilmek için en az 2 yabancı dil, mastır hatta doktora gerekmektedir. Dolayısıyla her şeyi devletten beklemek yerine öğrencilerimizin üniversite yıllarında zamanlarını iyi değerlendirmeleri, çok çalışarak kendilerini geleceğe hazırlamaları gerekmektedir.

Ülkemizde ara eleman yani tekniker, teknisyen sıkıntısı olduğu sanayicilerimiz tarafından zaman zaman dile getirilmektedir. Her yıl üniversite sayımız artmasına rağmen endüstri meslek liseleri yetersiz kaldığı sonucu çıkarılabilir. Millî eğitim bakanlığımız bu konuda çalışmalarını hızlandırmalıdır.

İşsizlik rakamlarının artmasında ülkemize gelen sığınmacıların da etkili olduğu yazılı ve görsel basında yer almaktadır. Bunların birçoğu asgari ücretten daha düşük veya sigortasız (kayıt dışı) çalıştırıldıkları için bazı iş insanlarımız tarafından tercih nedeni olabilir. Bu sebeple kendi insanımız iş ararken yabancıların çalıştırılması ise düşündürücüdür.

İçinde bulunduğumuz dönemde faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle özellikle üretim işletmeleri krediye ulaşmakta zorlanmakta, krediye ulaşsa dahi geri ödeme maliyeti yüksek olduğundan işten çıkarılan eleman yerine yeni personel almamayı hatta üretimlerini azaltmayı tercih eder duruma gelmiştir. Son seçimlerden bu yana politika faizlerinin bir yılda %8,5 dan %50 ye kadar yükselmesi sonucunda imalat sanayisinde de son üç aydan bu yana daralma gözlenmiştir ve PMI oranı %50 nin altındadır. Düşük faiz döneminden vazgeçilmesi ekonomik açıdan en başta enflasyonla mücadele için olumlu bir karardır ama maalesef düşük faiz uygulaması uzun süre devam etmiş ve karardan dönülmesi geç kalınmış bir durumdur. Hal böyle olunca faizler yükseldiğinden sanayicilerimiz zor durumdadır. Bir başka etken de özellikle ihracat yapan işletmelerimiz, tedarik maliyetleri sürekli olarak artmasına rağmen döviz kurlarının yaklaşık üç aydan bu yana yatay seyretmesidir. Bu yüzden fiyat artırımı yapamayan ihracat işletmeleri zorlanmakta, ihracat siparişleri azalmaktadır. Tüm bu faktörlerin sonucunda maliyetleri minimuma indirmek için işçi çıkarma ve üretimi azaltma yolunu zorunlu olarak seçmişlerdir. İşsizlik rakamları bu yüzden negatif yönlüdür. Önümüzdeki süreçte enflasyon oranının baz etkisiyle de olsa düşme eğilimine girmesi büyük ihtimaldir ve politika faizleri enflasyon oranına yaklaştığı zaman faizler düşmeye başlayacak ve üretim maliyetleri de aşağı yönlü hareketleneceğinden işçi alımları tekrar başlayacağında işsizlik oranı azalacaktır.

Aşağıda TÜİK tarafından yayınlanan 2023 YILI İL DÜZEYİNDE İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ   yer almaktadır. Ancak aylardır hatta yıllardır TÜİK in enflasyon hesaplarının güvenilirliği tartışılır duruma gelmişti. Geçtiğimiz günlerde ekonomim gazetesi yazarı Sn. Alaattin Aktaş’ın ortaya çıkardığı TÜİK in enflasyon hesaplarında baz aldığı fiyatlar bu kuruma güvensizliği arttırmıştır. Bu durumda işgücü ve diğer istatistiki bilgiler doğru mudur? Tartışma konusudur.

İşgücü istatistiklerine mikro açıdan (illere göre bakıldığında ise 1980 li yıllara yani sanayi devriminin başlamasına kadar tüm üretim merkezleri neredeyse başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerimizde genelde şehir içlerinde toplanmıştı. Aradan geçen zaman içinde ülkenin her köşesine yayılan üretim işletmeleri illerin kalkınmasına yardımcı oldukları gibi işsizliğin de azalmasına ön ayak olmuşlardır. Burada esas sebep devletin sanayiciye sağladığı çeşitli desteklerden başka bir şey değildir. Örneğin belli bölgelere yatırım yapanlara bedava arsa desteği, vergi avantajı, bazı yasal sorumluluklardan muaf tutulması gibi devlet destekleri sayılabilir. Yatırım konusunda öne çıkan illerimizde ise işgücüne katılım oranı oldukça yükselmiştir.

Sanayi işletmelerinin tüm Anadolu kentlerimize yayılmasına rağmen çok üretim, en çok ihracat İstanbul’da yapılmakta ve devletin en büyük vergi geliri de İstanbul’dan toplanmaktadır. Ancak son yıllarda organize sanayi bölgelerinin artması ve devletin verdiği teşvikler sayesinde iş merkezleri şehir dışını işgal etmemekte sanayi bölgelerine taşınmaktadır.

TÜİK tarafından yayınlanan 2023 YILI İL DÜZEYİNDE işgücü istatistikleri aşağıdadır.

Hane halkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre işgücü istatistikleri, yıllık olarak Türkiye ve İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) Düzey 2 detayında 26 Bölge için yayımlanmaktadır.

İl düzeyine ilişkin temel işgücü göstergeleri ise 2008-2013 yılları arasında model yaklaşımları ile üretilmiş; ancak model kısıtlarının sağlanmaması nedeniyle il düzeyinde göstergelerin üretilmesine ara verilmiştir. Örnekleme tasarımında 2022 yılında gerçekleştirilen son düzenlemeler ile birlikte il düzeyinde temel işgücü göstergeleri doğrudan araştırma verileri kullanılarak yeniden üretilmeye başlanmıştır.

Bu bülten ile birlikte 2022 ve 2023 yılları için il düzeyinde işgücüne katılım oranı, istihdam oranı ve işsizlik oranı tahminleri ile bu tahminlere ilişkin %95 anlamlılık düzeyinde güven aralıkları da verilmektedir. İstatistiksel tablolarda ve meta veride detaylı bilgiler yer almaktadır.

İşsizlik oranı en yüksek il Hakkâri oldu

Türkiye genelinde, 2023 yılı için işsizlik oranı %9,4 olarak tahmin edildi. İşsizlik oranı en yüksek il %23,3 ile Hakkâri iken, işsizlik oranı en düşük il %4,8 ile Sinop oldu.

İstihdam oranı en yüksek il Ardahan oldu

Türkiye genelinde, 2023 yılı için istihdam oranı %48,3 olarak tahmin edildi. En yüksek istihdam oranı %58,2 ile Ardahan ilinde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise %35,5 ile Siirt ilinde oldu.

İşgücüne katılma oranı en yüksek il Ardahan oldu

Türkiye genelinde, 2023 yılı için işgücüne katılma oranı %53,3 olarak tahmin edildi. En yüksek işgücüne katılma oranı %61,7 ile Ardahan ilinde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise %38,5 ile Siirt ilinde oldu.

Kaynak: TÜİK

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.