Ülkemizde fikri ve sınai mülkiyet hakları alanında son yıllarda önemli bir ivme kaydetti. Özellikle pandemi ve sonrasında bu durumu daha net bir şekilde görebiliyoruz. Yerli solunum cihazı başta olmak üzere bu dönemde katma değeri yüksek ürünler geliştirildi ve geliştirilmeye devam ediyor. Fikri ve sınai mülkiyet alanında yapılan başvurular inişli çıkışlı olmada ticarileştirme oranı yüksek olan buluşların ekosistem daha fazla yer aldığını görmek mümkün. Özellikle sanayicilerimizin hem ihtiyaca dönük ürünlere yönelik özgün çalışmalar yapması hem de ithalatı önlemek adına yeni ürünler geliştirmesi çabası katma değerli buluşların fikri ve sınai mülkiyet tarafındaki niceliğin daha fazla artmasına zemin hazırlıyor.
Marka mı arsa mı?
Global şirketlerin aktiflerini incelediğimizde ise toplam malvarlıkları içerisinde fikri ve sınai mülkiyet haklarının oranı yüzde 80’den fazla paya sahip. Yanı sıra ülkemizde de global marka kimliğine kavuşmuş birçok üretici arsa ve üretime yatırım yapmanın dışında marka, patent ve Ar-Ge kısımlarına odaklanarak özgün ürünler geliştiriyor. Velhasıl, arsa ve üretim kapasitesini artırma çalışmaları sanayicilerimiz için ne kadar önemliyse Ar-Ge ile fikri ve sınai mülkiyet hakları alanındaki çalışmalar da en az o kadar önemli olmalı.
Kilogram başı ihracatı artırmanın yolları
Bugün Çin’in kilogram başı ihracat değeri 4 dolara, Almanya’nın 5 dolara ve ABD’nin de 4 doların üzerine çıkmış durumda. Bu ülkeleri incelediğimizde aralarındaki ortak noktalardan birisinin de patent alanında yaptıkları başvuruların milyonlar seviyesinde yer alması. Bu durum Japonya, Güney Kore ve Rusya içinde geçerlidir. Bizim de gelişmekte olan ülke statüsünden gelişmiş ülke statüsüne yükselmemizde şüphesiz ki patent, faydalı model ve tasarım çalışmaları yadsınamaz bir yere sahip.
Yılın ilk dört aylık karnesi
Ülkemizde gerçekleştirilen patent başvurularını incelediğimizde ise ilk dört aylık dönemde toplamda 4 bin 361 başvuru yapılmış durumda. Faydalı modelde 824, tasarımda 13 bin 934, markada 56 bin 124 ve coğrafi işaret konusunda da 136 başvuru yapılmış. Verileri değerlendirdiğimizde ise bu rakamların ilerleyen dönemlerde daha da artacağını söylemek mümkün. Özellikle yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik alanında yapılan patent çalışmalarının giderek yaygınlaşması bize bu yönde önemli ipuçları veriyor. Birçok sektörün şu anki ana gündem maddesi bu. Fikri ve sınai mülkiyet alanındaki başvuruları incelediğimizde ise başvuru yoğunluğunun sürdürülebilirlik tarafında olduğunu görmek mümkün.
Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI