Türkiye’nin gündeminden düşmeyen en kritik başlıklardan biri kentsel dönüşümdür. Deprem gerçeğiyle yaşayan bir ülke olarak, yapı stokumuzun güvenliğini sağlamak artık bir tercih değil, zorunluluk hâline gelmiştir. Bu noktada kentsel dönüşüm projelerinin başarısı yalnızca bina yenileme hızına değil, kullanılan malzemelerin niteliğine ve özellikle beton kalitesine bağlıdır. Çünkü beton, bir yapının taşıyıcı sisteminin en temel unsurudur ve doğrudan insan hayatını etkileyen bir güvenlik unsurudur.
Betonun Dayanıklılığı: Yapının Ömrü ve Güvenliği
Beton, çimento, su, agrega ve katkı maddelerinin belirli oranlarda karıştırılmasıyla elde edilen bir yapı malzemesidir. Ancak her beton aynı değildir; karışım oranları, malzemenin kalitesi ve uygulama tekniği betonun dayanıklılığını belirler. Niteliksiz malzemelerden üretilmiş düşük dayanımlı beton, yapıyı dış etkilere karşı savunmasız bırakır.
Özellikle deprem gibi doğal afetler sırasında düşük kaliteli beton kullanılan binalarda kolon ve kirişler kırılır, taşıyıcı sistem çöker. Bu durum, can kayıplarının en önemli sebeplerinden biridir. Oysa yüksek dayanımlı beton, yalnızca deprem anında değil, uzun vadede de yapının ömrünü uzatır. Nem, don, aşınma gibi çevresel etkenlere karşı direncini korur.
Türkiye’nin Yapı Stokunda Beton Problemi
Yapılan araştırmalar, ülkemizdeki eski yapıların önemli bir kısmında beton dayanımının standartların altında olduğunu göstermektedir. 1980’li ve 1990’lı yıllarda yapılan binalarda kullanılan betonun çoğunlukla elle karıştırıldığı, denetimden geçmediği ve çimento oranının yetersiz olduğu bilinmektedir. Bu nedenle milyonlarca konut riskli kategoride yer almakta ve kentsel dönüşüm projeleriyle yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır.
Burada temel mesele yalnızca eski binaları yıkıp yenilerini yapmak değildir. Eğer yeni binalarda kullanılan betonun kalitesi denetlenmezse, aynı sorunlar birkaç on yıl içinde tekrar karşımıza çıkacaktır. Yani “kentsel dönüşüm” bir defalık bir süreç değil, sürdürülebilir bir yapı güvenliği anlayışıyla yürütülmelidir.
Beton Kalitesinde Denetimin Önemi
Kentsel dönüşüm projelerinin başarıya ulaşabilmesi için beton kalitesinin bağımsız kurumlarca sürekli denetlenmesi gerekir. Bugün birçok şantiyede hazır beton kullanılsa da bu betonun şantiyeye ulaşana kadar doğru koşullarda taşınıp taşınmadığı, yerinde döküm sırasında kurallara uyulup uyulmadığı kritik bir sorudur.
Beton dayanımı laboratuvar testleriyle ölçülmeli, her projede belirli aralıklarla numune alınarak standartlara uygunluk kontrol edilmelidir. Ayrıca, betonun yalnızca basınç dayanımı değil, işlenebilirliği, su geçirimsizliği ve uzun vadeli dayanıklılığı da dikkate alınmalıdır.
Bu noktada hem belediyelere hem de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na büyük sorumluluk düşmektedir. Denetimlerin gevşetildiği bir ortamda kentsel dönüşüm amacına ulaşamaz; yalnızca estetik olarak yenilenmiş ama güvenlik açısından riskli binalar ortaya çıkar.
Ekonomik ve Sosyal Boyut
Beton kalitesine yatırım yapmak başlangıçta maliyetli gibi görünse de uzun vadede hem ekonomik hem de sosyal kazanç sağlar. Düşük kaliteli beton kullanılan yapılar daha çabuk yıpranır, onarım masrafları artar ve yeniden dönüşüm ihtiyacı doğar. Oysa kaliteli betonla yapılan sağlam yapılar uzun yıllar dayanır, bakım maliyetlerini düşürür ve ülke ekonomisine yük bindirmez.
Ayrıca toplum psikolojisi açısından da güvenli yapılarda yaşamak büyük önem taşır. İnsanlar depreme karşı güvenli evlerde oturduklarını bildiklerinde sosyal huzur artar. Dolayısıyla beton kalitesi, sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir refah unsurudur.
Sonuç: Kentsel Dönüşümde Başarı, Betonla Başlar
Türkiye’nin deprem kuşağında bulunduğu gerçeği değişmeyecektir. Değişmesi gereken, yapı üretimindeki anlayıştır. Kentsel dönüşüm yalnızca eski binaları yıkmak ve yerine yenilerini yapmak değildir; asıl mesele güvenli, dayanıklı ve kaliteli malzemelerle uzun ömürlü yapılar inşa etmektir.
Bu çerçevede beton kalitesi, kentsel dönüşümün en kritik halkasıdır. Denetimsiz, düşük kaliteli beton kullanımı, dönüşümün amacını ortadan kaldırır. Dolayısıyla hem kamu kurumları hem müteahhitler hem de vatandaşlar bu konuda bilinçli olmalı; geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa etmenin yolu olarak beton kalitesini öncelikli mesele haline getirmelidir.
Türkiye, güçlü denetim mekanizmaları, modern üretim teknikleri ve bilinçli toplum desteğiyle bu dönüşümü başarıyla gerçekleştirebilir. Unutulmamalıdır ki; sağlam şehirler, sağlam betonla kurulur.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı