Mart 2025 dönemine ilişkin inşaat üretim verileri yayımlandı ve sektördeki son durumu ortaya koyan önemli rakamlarla karşı karşıyayız. Genel hatlarıyla baktığımızda, inşaat sektöründe yıllık bazda güçlü bir büyüme olduğunu görüyoruz. Ancak aylık bazda yaşanan düşüş, sektörün kısa vadeli dinamiklerine dair dikkat edilmesi gereken bazı sinyaller veriyor.
TÜİK’in açıkladığı inşaat üretim endeksine göre, Mart 2025’te inşaat üretimi bir önceki yılın aynı ayına kıyasla %10,5 oranında artış gösterdi. Bu artış, sektörün özellikle son yıllarda yaşadığı dalgalanmalardan sonra toparlanmaya devam ettiğinin açık bir göstergesi. İnşaat gibi pek çok farklı dinamiğe bağlı olan bir sektörde bu seviyede bir artışın yakalanması, oldukça olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Alt sektörleri incelediğimizde bu olumlu tablo daha net ortaya çıkıyor. Özellikle bina inşaatı tarafında %12,9’luk bir yıllık artış söz konusu. Bu artışın arkasında, artan konut ihtiyacı, kentsel dönüşüm projeleri ve yatırım amaçlı gayrimenkul alımlarının önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Özellikle büyük şehirlerde hem yeni konut ihtiyacı hem de eski yapıların dönüşümü sektörü canlı tutuyor. Ayrıca, deprem gerçeği de vatandaşların yeni, güvenli konutlara yönelmesini sağlıyor.
Bina dışı yapıların inşaatı da %5,8 oranında artmış durumda. Bu alanda büyümenin bir miktar daha düşük olması, kamu projelerinin veya altyapı yatırımlarının özel sektöre kıyasla biraz daha yavaş ilerlediğine işaret edebilir. Fakat yine de bu oran, sektördeki canlılığın sadece konutla sınırlı kalmadığını, altyapı projeleri, sanayi tesisleri ve kamuya yönelik yapıların da üretime katkı sağladığını gösteriyor. Özel inşaat faaliyetlerinde ise %6,0 oranında bir artış var. Bu da demek oluyor ki; bireysel girişimler, müteahhitlerin üstlendiği projeler ve özel sektör yatırımları sektöre olan güvenin sürdüğünü ortaya koyuyor.
Ancak bu olumlu tabloya rağmen, aylık bazdaki değişimlere baktığımızda işler biraz farklı. Mart ayında, Şubat 2025’e göre inşaat üretimi %2,5 oranında azalmış. Yani kısa vadede sektörde bir yavaşlama söz konusu. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerle hesaplanan bu düşüş, aslında geçici bir durgunluğun habercisi olabilir. Mart ayı bazı bölgelerde kötü hava koşullarının hâkim olduğu bir dönem olabilir; bu da saha çalışmalarını aksatmış olabilir.
Bina inşaatı aylık bazda %3,2 oranında gerilemiş. Bu düşüş, büyük ölçüde ruhsat süreçlerinin yavaşlaması, maliyet artışları ya da krediye erişimde yaşanan zorluklar gibi nedenlerden kaynaklanıyor olabilir. Yatırımcının beklemeye geçmesi veya tüketicinin yüksek fiyatlar nedeniyle alımı ertelemesi, bu alandaki üretimi doğrudan etkiler. Bina dışı yapıların inşaatı da Mart ayında bir önceki aya göre %0,5 oranında azalmış. Bu sınırlı azalış, büyük projelerdeki istikrarın sürdüğünü, ancak yeni projelerin başlamasında bir yavaşlama yaşandığını düşündürüyor.
Özel inşaat faaliyetleri de aylık olarak %1,2’lik bir gerileme yaşamış. Bu veri, özel sektör projelerinde bir miktar duraksama olduğunu gösteriyor. Müteahhitler, belki de yeni projelere başlamak konusunda temkinli davranıyor ya da finansal olarak daha dikkatli hareket etmeye çalışıyor olabilirler. Yine de, bu düşüşlerin geçici olduğunu ve yılın geri kalanında sektörün tekrar yukarı yönlü hareket edebileceğini düşünüyorum.
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse; yıllık bazda inşaat sektörü güçlü bir performans sergiliyor. Özellikle konut üretimi, sektörün lokomotifi olmaya devam ediyor. Altyapı ve özel sektör yatırımları da bu büyümeye eşlik ediyor. Ancak aylık bazda yaşanan düşüşler, dikkatli olunması gerektiğini gösteriyor. Bu tarz dalgalanmalar sektör için yeni değil; ancak sürdürülebilir büyüme için kamu desteklerinin, uygun kredi politikalarının ve yatırımcı güveninin korunması gerekiyor.
İnşaat sektörü, sadece kendisiyle sınırlı kalmayan; demir-çelikten çimentoya, işçiden taşımacılığa kadar birçok alanı etkileyen büyük bir yapı. Bu nedenle sektördeki her hareketlilik, ekonominin genel dinamiklerine de yansıyor. Mart ayı verileri bize gösteriyor ki; sektör uzun vadede umut verici sinyaller vermeye devam ediyor, fakat kısa vadede bazı riskler ve zorluklar da var.
Önümüzdeki aylarda yayınlanacak verilerle birlikte bu eğilimlerin nasıl şekilleneceğini daha net göreceğiz. Eğer Nisan ve Mayıs aylarında tekrar bir toparlanma yaşanırsa, Mart’taki düşüşün geçici olduğu anlaşılır. Ancak düşüş eğilimi devam ederse, daha kapsamlı tedbirler gerekebilir.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı