SON İKİ YILDA ASGARİ ÜCRETİN AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRINA ORANI

Yayınlama: 02.01.2024
96
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Asgari ücret Ocak 2022-Aralık 2023 arasındaki son 24 ayda sadece 1 kez açlık sınırının üzerine çıktı. Asgari ücret son 19 senede ise sadece 8 ay dört kişilik bir ailenin gıda harcamasına yetti.

Asgari ücret 2024 yılında 17 bin 2 TL oldu. Böylece asgari ücret son iki senede tam olarak 4’e katlandı. 2022 başında 4 bin 253 lira olan asgari ücret yüzde 300 artış gösterdi. Ancak bu artış nominal. Yani bu hesapta enflasyon dikkate alınmıyor.

Oysa gıda ve kira başta olmak üzere halkın giderlerine de sürekli zam geliyor. Asgari ücret Ocak 2022-Aralık 2023 arasındaki son 24 ayda sadece bir kez açlık sınırının üzerine çıktı. Bu 23 ay boyunca dört kişilik bir ailenin karnının doymaması demek.

Ocak 2024’te asgari ücretin yeniden açlık sınırının üstüne çıkması bekleniyor. Ancak beklentiler bunun sadece iki üç ay süreceği yönünde. Sonra tekrar açlık sınırının altına düşecek.

Zaten Ocak 2005’ten bu yana son 19 senede, yani 228 ayın sadece 8 ayında asgari ücret açlık sınırını aştı. Kalan 220 ayda asgari ücret dört kişilik bir ailenin gıda harcamasına yetmedi. Açlık sınırı hesabını yapan da Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ).

Kaynak: TÜRK-İŞ ve ÇSGB • (4 kişilik ailenin gıda harcaması; *Aralık 2023 tahmini)

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan 1 Ocak 2024’ten itibaren geçerli aylık net asgari ücretin 17 bin 2 lira olacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “2024 yılında asgari ücret yüzde 49 artışla net 17 bin 2 Türk lirası olarak uygulanacaktır. Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun” açıklaması yaptı. Bu miktarın 700 lirası asgari ücret desteği olarak karşılanacak.

Peki, açlık sınırı ve yoksulluk sınırı AK Parti iktidarında nasıl değişti? Bir ailenin aç kalmaması için aylık mutfak masrafı ne kadar?

AK Parti iktidarında son yıllara kadar asgari ücrete senede bir defa zam yapılırken hızla yükselen enflasyonun etkisiyle 2022 ve 2023 ortasında da zam geldi.

Yetkililer, yapılan son zammın ardından 2024’te asgari ücrette ara artış olmayacağını duyurdu. Ancak işçi tarafı yüksek enflasyon nedeniyle şimdiden ara zam için bastırmaya başladı.

Henüz Ocak 2024 açlık ve yoksulluk sınırı verileri yok

TÜRK-İŞ son olarak kasım ayına ilişkin açlık ve yoksulluk verilerini açıkladı. Aralık ayı da bu hafta açıklanacak. Ocak 2024 verileri ise ocak sonunda ortaya çıkacak. Bundan dolayı zamlanan asgari ücreti açlık sınırı ile kıyas etmek için bir ay daha beklemek gerekecek.

Bundan dolayı hesap ve analizler Aralık 2023’ü kapsıyor. Buna göre Aralık 2021 ile Aralık 2023 arasında aylık net asgari ücret 2 bin 826 liradan 11 bin 402 liraya yükseldi. Bu da son iki senede yüzde 303 artış demek. Ocak 2022 ile Ocak 2024 arasındaki artış da tam yüzde 300. Yani son iki senede asgari ücret dörde katlandı.

TÜRK-İŞ’in Kasım 2023 için açıkladığı açlık sınırı 14 bin 26 TL oldu. Peki, açlık sınırı ne anlama geliyor? Açlık sınırı; “Ankara’da 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı” demek. Buna konut, giyim, faturalar, eğitim, sağlık ve ulaşım gibi diğer masraflar dahil değil.

Aralık 2021-Aralık 2023 arasında açlık sınırı sadece bir kez asgari ücretin üzerine çıktı. O da Ocak 2022 sadece 3,5 liralık bir fazlalık. Zaten o ay için asgari ücretin açlık sınırına oranına bakıldığında yüzde 100,1. Yani, kıl payı bir geçiş. Geri kalan 23 ayda ise asgari ücret 4 kişilik bir ailenin gıda harcamasına yetmedi.

Kaynak: TÜRK-İŞ • (*4 kişilik ailenin gıda gideri)

Asgari ücretin açlık sınırına daha uzun bir dönemde incelendiğinde 2016 başından itibaren ciddi bir iyileşme dikkat çekiyor. Ancak son yıllarda enflasyonun rekor kırması ile birlikte iniş çıkışlar başlıyor. Yani ocak ve temmuz ayında asgari ücret artınca bir iyileşme sağlansa da birkaç ay içinde hemen bu oran ciddi geriliyor.

Ocak 2005-Aralık 2023 dönemini kapsayan 228 ayın sadece 8 ayında asgari ücret açlık sınırını aştı. Asgari ücret 2019 başında bin 603 liradan 2 bin 21 lira çıktı. Bu ayda açlık sınırı ise 2 bin 14 lira oldu. Böylece 2005 başından bu yana ilk kez asgari ücret açlık sınırını aşmış oldu. Buna rağmen “yeni ekonomi modeli” döneminde en kötü oran da görüldü. Haziran 2022’de asgari ücretin açlık sınırına oranı yüzde 66,6 oldu. Bu oran Ocak 2005’te yüzde 67,3 idi.

Ocak 2024’te asgari ücretin açlık sınırının üzerinde olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Mart veya nisan ayında ise asgari ücret yeniden açlık sınırının altına düşebilir. Merkez Bankası’nın iyimser enflasyon beklentisi bile dikkate alındığında asgari ücretin açlık sınırının altına düşmesi bekleniyor.

Kaynak: TÜRK-İŞ

Asgari ücret yoksulluk sınırının üçte birini bile karşılamıyor

TÜRK-İŞ’in tanımına göre yoksulluk sınırı ne demek? Ankara’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcamasının yanı sıra konut (kira, elektrik, su, yakıt), giyim, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutara yoksulluk sınırı adı veriliyor.

Kaynak: TÜRK-İŞ • (*4 kişilik aile)

Asgari ücretin yoksulluk sınırına oranı 2005 başında yüzde 20 seviyesindeydi. Yani, asgari ücret 4 kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarının sadece beşte birine yetiyordu. 2018 yılında bu oran yüzde 30 seviyesine çıktı. 2021 başında yüzde 33 ile en yüksek oran görüldü. 2023 sonunda yüzde 25’in altına indi.

Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI

Yazarın Son Yazıları
2024 ULUSAL EĞİTİM İSTATİSTİKLERİ GİRİŞ Türkiye’nin eğitim alanındaki gelişmeleri, ülkenin sosyoekonomik kalkınmasının en önemli göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Eğitimde elde edilen ilerlemeler hem bireylerin hayat kalitesini yükseltiyor hem de toplumun genel refahına büyük katkı sağlıyor. 2024 yılına ait ulusal eğitim istatistikleri, özellikle yükseköğretim mezuniyet oranları, okuryazarlık düzeyi ve ortalama eğitim süresi gibi temel parametrelerde dikkate değer değişimler olduğunu ortaya koyuyor. Bu kapsamlı analizde, 2008 yılından günümüze uzanan eğitim verileri ışığında, Türkiye’de eğitimde yaşanan gelişmelerin boyutlarını ayrıntılı şekilde ele alacağız. Ayrıca OECD ülkeleriyle kıyaslamalar yaparak, Türkiye’nin uluslararası alandaki konumunu da değerlendireceğiz. 1. YÜKSEKÖĞRETİM MEZUN ORANINDAKİ DRAMATİK ARTIŞ 2008 yılında 25-34 yaş grubundaki genç nüfusun sadece %13,5’i yükseköğretim mezunu iken, bu oran 2024 yılında %44,9’a yükselmiştir. Bu artış, Türkiye’de yükseköğretime erişimde ve tamamlamada ciddi bir dönüşümün yaşandığını gösteriyor. Kadın ve erkek nüfusun eğitimdeki ilerlemesine baktığımızda ise kadınlarda daha dikkat çekici bir gelişme gözlemlenmektedir. 2008’de kadınlarda yükseköğretim mezun oranı %12,5 iken, 2024’te %48,9’a kadar çıkmıştır. Erkeklerde ise %14,6’dan %41,1’e yükselme söz konusudur. Bu veriler, kadınların eğitim fırsatlarına erişiminin ve eğitimdeki başarılarının arttığını, cinsiyet eşitliği yönünde önemli bir yol alındığını göstermektedir. Ayrıca bu artış, iş gücü piyasasında kadınların daha aktif rol almasını da desteklemektedir. 2. TÜRKİYE VE OECD ÜLKELERİ ARASINDAKİ YÜKSEKÖĞRETİM MEZUNİYETİ KARŞILAŞTIRMASI OECD’nin 2022 yılı verilerine göre, 25-34 yaş grubunda yükseköğretim mezunlarının oranı ortalama %47,4’tür. Türkiye ise %42,9 ile bu ortalamaya oldukça yaklaşmıştır. Bu, Türkiye’nin eğitimde yakaladığı ilerlemenin uluslararası platformda da karşılık bulduğunun bir göstergesidir. OECD ülkeleri arasında en yüksek yükseköğretim mezuniyet oranı %69,6 ile Güney Kore’ye aitken, en düşük oran %27,3 ile Meksika’da görülmektedir. Türkiye’nin bu skalada orta-üst seviyede yer alması, eğitim politikalarının doğru yönde ilerlediğini ve genç nüfusun eğitimde daha donanımlı hale geldiğini işaret eder. 3. 25 YAŞ VE ÜZERİNDEKİ NÜFUSTA EĞİTİM DÜZEYİ Sadece genç nüfus değil, 25 yaş ve üzerindeki genel nüfusta da yükseköğretim mezun oranı son 16 yılda ciddi artış göstermiştir. 2008’de %9,8 olan bu oran, 2024’te %25,3’e ulaşmıştır. Bu, yetişkin nüfusun da eğitim seviyesinin yükseldiğini gösterir. Ortaöğretim ve üzeri eğitim düzeyini tamamlayanların oranı ise 2008’de %26,5 iken, 2024’te %49,4’e yükselmiştir. Bu da Türkiye’de genel eğitim seviyesinin her yaş grubunda arttığını, eğitimde süreklilik ve yaygınlık sağlandığını ortaya koyar. 4. ORTALAMA EĞİTİM SÜRESİ VE BÖLGESEL FARKLILIKLAR 2024 yılı verilerine göre, Türkiye’de 25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresi 9,5 yıldır. Kadınların ortalama eğitim süresi 8,8 yıl olurken, erkeklerde bu süre 10,2 yıldır. Bu fark, eğitimde cinsiyet eşitliğine ulaşmak için atılması gereken adımların halen olduğunu göstermektedir. Bölgesel farklılıklar ise dikkat çekicidir. Ortalama eğitim süresi en yüksek olan il Ankara’dır (10,8 yıl). İstanbul, Eskişehir, Kocaeli ve İzmir gibi büyükşehirler de yüksek eğitim süresi ortalamasıyla bu listeyi takip etmektedir. Buna karşılık Ağrı, Şanlıurfa, Muş, Kastamonu ve Van gibi illerde ortalama eğitim süresi görece düşüktür (7,5 yıl ile Ağrı en düşük). Bu durum, bölgeler arası eğitim fırsatları ve erişiminde eşitsizliklerin devam ettiğini göstermektedir. Devlet politikalarının bu farklılıkları azaltmaya yönelik odaklanması önem taşımaktadır. 5. EĞİTİM SÜRESİNDEKİ SON 10 YILLIK ARTIŞ 2015-2024 yılları arasında ortalama eğitim süresinde en yüksek artış %51,6 ile Şırnak’ta gerçekleşmiştir. Bunu %42,1 ile Hakkâri, %39,9 ile Muş, %38,5 ile Şanlıurfa ve %37,3 ile Bingöl takip etmektedir. Bu illerdeki artışlar, bölgesel kalkınma çabalarının eğitim alanında da olumlu sonuç verdiğine işaret ediyor. Öte yandan, Ankara, Eskişehir, Tekirdağ, İzmir ve İstanbul gibi büyükşehirlerdeki artış oranları %13-16 arasında kalmıştır. Bu illerde zaten eğitim süresi yüksek olduğu için artış oranı daha düşük görünmektedir. 6. OKURYAZARLIK ORANI YÜKSELDİ 6 yaş ve üzeri nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2008’de %91,8 iken, 2024 yılında %97,8’e yükselmiştir. Bu oran, kadınlarda %86,9’dan %96,2’ye, erkeklerde ise %96,7’den %99,3’e çıkmıştır. Okuryazarlık oranındaki bu artış, temel eğitime erişimin yaygınlaşmasının yanı sıra, özellikle kadınlarda eğitim hakkının önemli ölçüde genişlediğini gösteriyor. Okuryazarlık, bireylerin toplumsal hayata katılımı ve ekonomik faaliyetlere dahil olması açısından hayati bir beceridir. 7. EBEVEYNLERİN EĞİTİM DÜZEYİ VE BİREYLERİN EĞİTİM BAŞARISI 2024 verileri, ebeveynlerin eğitim düzeyinin çocukların eğitim başarısı üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu ortaya koyuyor. Annesi yükseköğretim mezunu olan fertlerin %84,4’ü yükseköğretimi tamamlamışken, bu oran babası yükseköğretim mezunu olanlarda %80,3 olarak tespit edilmiştir. Annesi ortaöğretim mezunu olanların %64,3’ü, babası ortaöğretim mezunu olanların ise %55,7’si yükseköğretim mezunudur. Ebeveynlerin daha düşük eğitim seviyesine sahip olması durumunda ise yükseköğretim tamamlama oranları belirgin biçimde düşmektedir. Bu veriler, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve ailelerin eğitim seviyesinin yükseltilmesinin, ülkenin genel eğitim düzeyini artırmada kritik öneme sahip olduğunu göstermektedir. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Türkiye’nin eğitim alanında son 16 yılda yaşadığı dönüşüm gerek genç nüfus gerekse genel nüfus açısından oldukça olumlu ve cesaret vericidir. Yükseköğretim mezun oranlarının önemli ölçüde artması, okuryazarlık oranlarının yükselmesi ve ortalama eğitim süresindeki gelişmeler, ülkemizin eğitimde ileriye doğru sağlam adımlar attığını gösteriyor. Ancak bölgesel farklılıklar, cinsiyetler arası eşitsizlikler ve ebeveynlerin eğitim seviyesine bağlı değişkenlikler gibi konular, dikkatle ele alınması gereken alanlar olarak kalmaya devam ediyor. Eğitimde kaliteyi artırmak ve fırsat eşitliğini sağlamak adına özellikle dezavantajlı bölgeler ve gruplar için hedeflenmiş politikalar önem arz etmektedir. Sonuç olarak, Türkiye’nin eğitimde yakaladığı başarı, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biridir ve bu alandaki gelişmelerin takip edilmesi, ülkenin geleceği için kritik öneme sahiptir. Kaynak: TÜİK ZAFER ÖZCİVAN Ekonomist-Yazar zozcivan@hotmail.com
30.05.2025
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.