Yapay Zekâ Çağında Türkiye’nin Teknoloji Hamlesi: Üretimden Hikmete Uzanan Bir Yolculuk
Türkiye, küresel dönüşüm çağında sadece teknolojiyi takip eden değil, onu üreten ve yön veren bir ülke olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Bu kararlılığın en güçlü göstergelerinden biri, bu yıl 7’ncisi düzenlenen Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nda bir kez daha gözler önüne serildi. Ankara Bilim Üniversitesi’nin öncülüğünde, kamu ve özel sektörün güçlü desteğiyle ATO Congresium’da kapılarını açan fuar; yalnızca yüksek teknoloji ürünlerinin sergilendiği bir etkinlik olmanın ötesine geçerek, Türkiye’nin teknoloji vizyonunu toplumsal ve kültürel bir derinlikle tartışmaya açtı.
Yapay Zekâ Bir Araç mı, Yoksa Yeni Bir Medeniyet Dili mi?
Bu yılki teması “Yapay Zekâ Teknolojileri” olan fuar, bize yalnızca teknik ilerlemeyi değil, aynı zamanda insanın bu ilerleme karşısındaki konumunu da yeniden sorgulatıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un fuar açılışında söylediği gibi, “Yapay zekaya hayranlıkla değil, hikmetle yaklaşmalıyız.” Bu ifade, teknolojiye olan yaklaşımımızı yeniden çerçevelememiz gerektiğine dair güçlü bir çağrı niteliğinde.
Yapay zekâ ve ileri teknolojiler yalnızca algoritmalarla, veri setleriyle ya da üretim verimliliğiyle sınırlı değil. Bu dönüşümün merkezinde insan, toplum ve etik yer almalı. Türkiye’nin teknoloji hamlesi, salt üretim değil; aynı zamanda insani değerleri koruyan, adaleti gözeten bir anlayışı da beraberinde taşımalıdır.
Savunmadan Sivil Yaşama: Stratejik Derinlik ve Milli Yetkinlik
Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün’ün konuşmasında belirttiği gibi, yapay zekâ, kuantum, soğuk atom gibi yüksek teknoloji alanlarında yürütülen AR-GE projeleri artık stratejik bir zorunluluk. Bu projeler yalnızca dışa bağımlılığı azaltmakla kalmıyor; aynı zamanda sivil yaşamda da verimlilik, güvenlik ve sürdürülebilir kalkınma açısından büyük bir sıçrama potansiyeli taşıyor.
Yürütülen “Milli Yetkinlik Hamlesi” ise bu teknolojik atılımı insan kaynağıyla besleme amacını taşıyor. Türkiye, artık yalnızca cihaz ithal eden değil; beyin gücüyle, bilgisiyle ve mühendisliğiyle geleceğin teknolojilerini inşa eden bir ülke olma yolunda ilerliyor. Asıl mesele, bu yüksek teknolojik kapasiteyi toplumsal refahla, eğitimle, eşitlikle ve fırsat adaletiyle buluşturabilmekte.
Büyük Dil Modelleri ve Dijital Bağımsızlık
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın müjdesini verdiği yerli büyük dil modeli projesi, Türkiye’nin dijital egemenlik yolunda attığı önemli adımlardan biri. Kendi dilinde, kendi verisiyle, kendi ihtiyaçlarına göre eğitilmiş yapay zekâ sistemleri; Türkiye’nin kültürel kodlarını, toplumsal değerlerini ve yerli üretim gücünü koruma noktasında stratejik bir hamledir.
Bugün geldiğimiz noktada, dijitalleşme artık yalnızca bir dönüşüm değil; bir bağımsızlık mücadelesidir. Verinin, bilginin ve teknolojinin üreticisi olan ülkeler, yarının dünyasında söz sahibi olacak. Türkiye bu bilinçle hareket ediyor ve sadece büyük teknoloji firmalarının değil, teknoparkların, üniversitelerin, kamu kurumlarının ve genç girişimcilerin de bu dönüşümde aktif rol almasını hedefliyor.
Verimlilik ve Etik: Birlikte Yürümek Zorunda
Yüksek teknolojinin yarattığı üretkenlik, zaman ve kaynak kullanımındaki verimlilik, ancak etik ilkelerle birleştiğinde insanlığın yararına sonuçlar doğurabilir. Sayın Kurtulmuş’un da belirttiği gibi, “Teknoloji sadece veriden, algoritmadan değil; adaletten, merhametten ve insan onurundan da beslenmelidir.” Bugünün teknolojik devrimi, insanı dışarda bırakan bir hızla değil; insanı merkeze alan bir bilinçle yönetilmek zorundadır.
Bu nedenle Türkiye’nin teknoloji vizyonu, yalnızca bir “inovasyon” hikâyesi değil; aynı zamanda bir medeniyet tasavvurudur. Bu tasavvurun temelinde; bilginin, emeğin ve insan onurunun kutsandığı bir gelecek inşa etme arzusu yer alıyor.
Teknoloji Üreten Bir Toplum, Değer Üreten Bir Medeniyet
Bugün Ankara’da açılan bir fuar, aslında sadece bir vitrin değil, bir zihniyet değişiminin ifadesi. Türkiye artık sadece üreten değil, yöneten; sadece takip eden değil, yönlendiren bir ülke olma yolunda. Bunu yalnızca makinelerle, yazılımlarla değil; aynı zamanda hikmetle, irfanla ve adaletle başarabileceğimize inanıyorum.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı